Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/736 E. 2022/779 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/736 – 2022/779
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/736
KARAR NO : 2022/779

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI : 2018/264-2019/482 E.K.

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine, dava dışı ……. Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkili banka ile imzaladığı Genel Ticari Kredi sözleşmesine ilişkin müteselsil kefaletinden kaynaklı borcu uyarınca Trabzon İcra Müdürlüğünün 2018/4274 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, söz konusu takibin davalının haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde durduğunu, dava dışı asıl borçlunun kredi sözleşmesi uyarınca müvekkiline 149.590,60-TL borcunun bulunduğunu, davalının da 30.02.2013 tarihli sözleşmedeki kefaleti uyarınca bu borçtan mesul olduğunu ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; kredi sözleşmesinde müvekkiline atfen atılan imzanın sahte olduğunu, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına aykırı olması nedeniyle geçersiz sayılması gerektiğini, öte yandan kefalete ilişkin eş rızasının da alınmadığını savunarak davanın reddiyle, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacı banka tarafından dava dışı ……….. Ltd Şti.’ye kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi sebebi ile Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2018/4274 esas sayılı takip dosyası kapsamında asıl borçlu, davalı kefil … ve diğer kefiller aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe süresi içinde itiraz edilerek kendisi yönünden takibin durdurulduğu ve bu nedenle davacı banka tarafından görülmekte olan davanın açıldığı, dosyanın yargılaması devam ederken 17/09/2019 tarihli celsede davacı vekilinin dava konusu alacağın haricen tahsil edildiği, tamamen ödenerek takip dosyasının kapatıldığı, bu şekilde davanın konusuz kaldığı, davaya sadece icra inkar tazminatı ve yargılama gideri bakımından devam edeceğini beyan ettiği anlaşılmakla; itirazın iptali istemi yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve takip tarihi itibariyle varlığı belirlenen toplam 149.590,60-TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” şeklindeki gerekçeyle Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2018/4274 Esas sayılı icra takip dosyasında haricen tahsilat yapıldığı, tahsil harcı ödenerek dosyanın kapandığı davacı vekili tarafından bildirilmiş olmakla, itirazın iptali istemi yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, takip tarihi itibariyle varlığı belirlenen toplam 149.590,60-TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davacı yararına DAVALIDAN TAHSİLİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kanunda öngörülen geçerlilik şartlarının bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, ticari kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklı borç uyarınca başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; “Her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporu uyarınca kefalet sözleşmesinde yer alan imzanın davalıya ait olduğu saptanmış ise de dosya kapsamında yer alan kredi sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmenin tümünün tek bir kişi tarafından (muhtemelen banka personeli) tarafından yazıldığı, davalının kefaletine ilişkin bölümde kefalet tarihinin boş bırakıldığı görülmüştür. TBK’nun 583. maddesi uyarınca kefalet tarihinin sözleşmede belirtilmesi gerekli olup kefalet tarihinin de kefilin el yazısıyla yazılmış olması zorunludur. Bu husus kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartına ilişkin emredici nitelikte bir düzenleme olup taraflarca ileri sürülmese bile kefaletin geçerlilik şartlarının mevcudiyetinin mahkemece resen gözetilmesi gereklidir. Bu durum ve davalının kefalet sözleşmesini kabul etmemesi karşısında kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına uygun geçerli olduğundan bahsedilemez. Geçersiz kefalet sözleşmesine istinaden de davalı kefil aleyhine icra takibi yapılamaz. (Yargıtay 19. HD’nin 2018/2814-2020/348, 2018/1415-2020/720, 2018/1725-2020/251, 2018/2163-2020/72, 2017/5481-2019/5112 Esas-Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Dava konusu kredi ilişkisinde kredi kullandıran davacı banka, kredi müşterisi ve davalı kefil karşısında güçlü konumda olup TTK’nun 22. maddesi uyarınca basiretli işadamı (tacir) gibi davranmakla yükümlüdür. Zira kredi kullandırıp kullandırmama tamamen bankanın insiyatifindedir. Davacı banka davalının kefaletinin geçerliliğinin kanundaki düzenleme çerçevesinde davalının kendi el yazısına bağlı olduğunu bilecek durumdadır. Bu nedenle davacı banka, şekil şartı eksikliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu yargılama sırasında açıkça ortaya koymalıdır. Dosya kapsamıyla şekil noksanlığının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu davacı tarafından açıkça ortaya konulmamıştır. Bu durum karşısında şekil noksanlığına bilebilecek konumdaki davacı bankanın, davanın açılması sırasında haksız ve takipte kötü niyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu durum karşısında dava ve takibe konu kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı niteliğindeki şekil şartına uygun şekilde yapılmadığı, geçersiz sözleşmeye istinaden davalıdan alacak talebinde bulunulamayacağı, davacı bankanın basiretli tacir gibi davranıp sözleşmenin geçersizliğini takip ve dava öncesinde bilebilecek konumda olması nedeniyle davanın açılmasında ve icra takibi yapılması sırasında haksız ve kötü niyetli olduğu, dava sırasında takibe konu borcun dava dışı borçlular tarafından haricen ödenip icra dosyasının kapatılmış olmasıyla konusuz kalan davada, belirlenen bu haklılık durumu uyarınca yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden karar verilmesi ve davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin de buna göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçelerle davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca mahkemece verilen kararın kaldırılarak yerine esasa ilişkin hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Dairemizce verilen bu karar davacı vekilince temyiz edilmesi sonucunda “Her ne kadar, yargılama giderlerinin taksimi için yapılan inceleme sonucunda, icra takibinin açıldığı tarihte davacı alacaklı bankanın, davalı kefil açısından icra takibine girişmekte haksız olduğu anlaşılmış ise de, sadece bu durum tek başına davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunu ispatlayamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle bölge adliye mahkemesince verilen nihai kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmek suretiyle Yargıtay 11. Hukuk Dairesince verilen 17.01.2022 tarih 2020/6419 Esas-2022/335 Karar sayılı ilam uyarınca bozulmuştur.
Bozma kararı sonrasında Dairemizin yukarıda belirtilen esasına kaydolunarak yapılan yargılama sırasında bozma ilamına uyulması yoluna gidilmiştir.
Açıklanan bu durum ve bozma ilamında davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddedildiği, bozmanın sadece davacı aleyhine hükmedilen tazminata ilişkin olduğu, bozma ilamında davalı kefil yönünden icra takibine girişilmesi bakımından davacının haksız olduğuna da değinildiği gözetilmek suretiyle uyulan bozma ilamı doğrultusunda aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.12.2019 tarih ve 2018/264 Esas, 2019/482 Karar Sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;

“a)Trabzon İcra Müdürlüğünün 2018/4274 Esas sayılı icra takip dosyasında haricen tahsilat yapıldığı, tahsil harcı ödenerek dosyanın kapandığı davacı vekili tarafından bildirilmiş olmakla, itirazın iptali istemi yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b)Şartlar oluşmadığından davacı lehine icra inkar tazminatı ve davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
c-Alınması gereken 54,40-TL harcın mahsubuyla bakiye 2.500,24-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
ç)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
d)Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir olunan 18.161,11-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
e)Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan BVH 148,60-TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE, temyiz aşaması aşaması ve bozma sonrasında davacı vekilince yargılama gideri olarak yapılan 267,80-TL BVH, 115,70-TL toplamı 383,50-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Bozma sonrasında zorunlu olarak duruşma açıldığından bu aşama için taraflar yararına/aleyhine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
7-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 11/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.