Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/425 E. 2022/1495 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/425
KARAR NO : 2022/1495

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2021
NUMARASI : 2017/326-2021/653 E.K.

*
TRABZON
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sinema gösterim sektöründe en çok tanınan ve Türkiye’nin en fazla sinema salonu işleten firma olduğunu, davacının davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsilini Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/3791 E. sayılı dosyası ile talep ettiğini, davalının talep üzerine usulüne göre düzenlenerek gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, işbu itirazın haksız ve hukuka aykırı olup iptalinin gerektiğini, davacının davalıdan olan 25.814,77 TL alacağının cari hesap ekstresine dayandığını, ticari defter ve kayıtlarına aynı şekilde işlendiğini, davalının her ne kadar davacıya bir borcu olmadığını iddia etmekte ise de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve belgeleri ile cari hesap ekstrelerinde görüleceği üzere davacının davalıdan alacaklı olduğunu ve borcunu ödemeden kaçındığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu davanın ticari iş sonucu davalıya tebliğ olunan icra ödeme emrine itiraz sonucu itirazın iptali davası olsa da, davalıya usulüne uygun tebliğ olunan bir borç ödeme emri olmadığı için icra dairesinin yetkili olduğu mahkeme değil, davalının yerleşik olduğu yer mahkemeleri Of Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görev yapan Of Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olduğunu, bu sebeple öncelikle davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, davalıya usulüne uygun tebliğ olunan borç ödeme emri olmadığını, icra dosyasının tetkikinden dosyada ödeme emrine karşı yapılan bir itirazın olmadığını, açılan davanın itirazın iptali davası olduğu için bu davanın dinlenmesinde davacının hukuki yararı olmadığını, davanın bu sebeple itiraz olmadığı halde itirazın iptali davası olarak açılmasından dolayı ayrıca usulden reddi gerektiğini, davalı ile davacı arasında reklam konusunda sözleşmeler olduğunu, davalının yapılan iş karşılığında kendisine uygun yollar ile gönderilen faturaların tümünü ödediğini, bunları kendi ticari defterine işlediğini, davalının ayrıca bir ticari elektronik email adresi olmadığını, kendisine elektronik ortamda gönderilen bir fatura olmadığını, davacının bilgisi dışında kendi kendine ticari bir fatura düzenlemiş ise ve bu fatura davalı muhasebe kayıtlarında ve ticari işletme defterinde yok ise borçlu olamayacağını, taraflarının yaptığı tüm fatura karşılığı işlerin davacıya ödendiğini, davacıya böyle bir borcu olmadığını, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacı şirket cari hesap alacağından kaynaklı takip başlattığı, takibe yapılan itiraz sonucu açılan iş bu davada; taraf ticari defterleri üzerinden aldırılan bilirkişi raporunda; HMK 222.maddesi uyarınca davacı ve davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri lehine delil olma özelliğine haiz olduğunun, davaya konu olayda davacının davalıya reklam konusunda hizmetler verdiği, bu hizmetlere karşılık düzenlemiş olduğu hizmet faturalarını davalıya kargo yoluyla gönderildiği, bilirkişinin incelemiş olduğu ticari defterlere göre davacının kendi ticari defterlerinde 56.344,77 TL alacağının bulunduğu, davalının ise 30.530,00 TL ödeme yapmış olduğunun görüldüğü, 28.04.2016, 23.05.2016, 23.05.2016 tarihli 11.758,70 TL’lik faturaların davalıya tesliminin yapılamadığı bu nedenle cari hesap ilişkisine göre davacının bakiye alacağının 14.056,07 TL olduğu anlaşılmakla açılmış bulunan davanın kısmen kabulüne, İcra inkar tazminat talebinin alacağın likit ve belirlenebilir olmaması nedeniyle reddedilmiştir” gerekçeleriyle açılmış bulunan davanın kısmen kabulü ile, davalının Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2017/3791 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 14.056,07 TL devamına, icra inkar tazminatı talebinin alacak likit ve belirlenebilir olmadığından reddine” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmediğini, davalının defter kayıtlarının doğru şekilde tutulmadığını, tüm faturaların davalıya tebliğ edildiğini, bilirkişi raporunun hatalı değerlendirildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına, gerekçeli kararda yer alan tutarın dışında kalan 11.758,70 TL yönünden de alacaklı olduklarına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya 2 adet rapor sunulduğunu, her iki rapor birbirinden farklı olduğundan hakem raporu niteliğinde 3. bir raporun alındığını, bu raporda da değinildiği üzere davacının davalı müvekkile attığı bahsi geçen mail gereği borcu olmadığının ortaya konulduğunu, bu rapora göre davanın reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın cari hesaba dayanan alacağa ilişkin olduğu her iki tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi vasıtasıyla yapılan incelemede taraflar arasında cari bir ilişkinin olduğu ve bur durumun her iki tarafın kabulünde olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı tarafından düzenlenen ve ödemesi yapılmayan 6 adet e- fatura bulunduğu uyuşmazlığın temelinin bu fatura içeriklerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalıya ait ticari defterlerde yapılan incelemede ise söz konusu faturaların kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafın bu faturalara konu hizmeti almadıkları iddiası karşısında bu hususun ispatı şüphesiz davacı yana aittir. Mahkemece her ne kadar davacı tarafın ticari defter kayıtları ve uyuşmazlığa konu bir kısım faturaların davalıya gönderildiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar yerinde değildir. Zira HMK m.222/3 gereğince diğer tarafın kanunda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Yine fatura alan kişinin sekiz gün içinde itiraz etmemesi halinde, fatura içeriğini kabul etmiş sayılması (TTK m. 21/2) kanunî bir karinedir. Kanunî bir karineye dayanan taraf, karine temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır (HMK m. 190/2). Fatura, sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili bir belge olmayıp, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgilidir. Başka bir ifadeyle fatura edimlerin ifası aşamasında düzenlenerek edimlerin içeriğini gösterir. Faturayı alan muhatabın süresi içinde itirazda bulunmamış olması, fatura içeriğinde yer alan malın alıcıya teslim edildiğini göstermez. Dolayısıyla faturalara konu hizmetin yerine getirildiğine dair ispat yükü davacıdadır. Davacı taraf kendi ticari defterleri ve faturalar dışında başka bir delil sunamamıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Dosya içeriğine sunulan e-posta kayıtlarında tarafların cari ilişki sırasında mail yoluyla konuştukları ve bu mail içeriklerinin her iki tarafın da kabulünde olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf her ne kadar kullanılan e-posta hesabının kendilerine ait olmadığını ileri sürmüş ise de yargılama sırasında bu içeriklere delil olarak dayanması ve bu maillerden haberdar olması karşısında bu iddiaya itibar edilmemiştir. Dosya kapsamından, ilk derece mahkemesince, sunulan bu mesajlar üzerinde durulmadığı, diğer deliller kapsamında dosyanın ele alınıp sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 199.maddesinde belge kavramı ‘‘Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde davacı yanca delil olarak dayanılan e-posta kayıtlarının 6100 sayılı HMK’nun 199. maddesi anlamında belge niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafından davalı gönderilen mail içeriğinde 31/07/2017 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinin sıfır olduğu bildirilmiştir. Bu mail içeriği davacı tarafın da kabulünde olduğu ancak söz konusu mesajın kullanılan muhasebe sistemi tarafından otomatik olarak atıldığı, zira takibe konu alacağın ticari alacaklar hesabından şüpheli alacaklar hesabına aktarıldığı ileri sürülmüştür. Mahkemece davacı tarafın ticari defterleri üzerindeki incelemenin bahse konu mesajın atıldığı tarihten sonraki bir tarih olan 12/06/2018 tarihinde yapıldığı, rapor içeriğinde bu hususa ilişkin bir tespit yapılmadığı gibi takibe konu alacağın alıcılar hesabına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalının cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının sunulan ve davacı açısından bağlayıcı olan mail içeriklerinden anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup, yapılan değerlendirmeler neticesinde davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama gerekmediğinden HMK’nın 353/1-b-2 hükmü gereğince davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/12/2021 tarih ve 2017/326 Esas, 2021/653 Karar sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
1.a)İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının mahsubu ile başka harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
1.b)İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
1.c)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinafa başvuran davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
2)Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/12/2021 tarih ve 2017/326 Esas, 2021/653 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3)Kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere;
“3.a)Davanın REDDİNE,
3.b)Davacı tarafça yatırılan (311,86 TL PH + 439 TL Islah Harcı) 750,86 TL harçtan 80,70 TL’nin mahsubu ile kalan 670,16 TL harcın DAVACIYA İADESİNE,
3.c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
3.d)Davalı tarafından yapılan 174,65 TL yargılama giderinin davacı tarafından tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
3.e)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
3.f)Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı ve davalı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE, “şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
4)İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde DAVALIYA İADESİNE,

5)İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 220,70 TL başvuru harcı ve 116,10 TL posta masrafının davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
6)İstinaf aşamasında duruşma yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7)Kararın tebliğ, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerinin mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
8)İİK’nun 36/6 maddesi gereğince istinaf aşamasında davacı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince davacıya İADESİNE YER OLMADIĞINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde KESİN olmak üzere 14/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.