Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/27 E. 2022/1107 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/27 – 2022/1107
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/27
KARAR NO : 2022/1107

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES İ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2021
NUMARASI : 2016/467-2021/491 E.K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Şirket Müdürünün Azli-Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 12.08.2015 tarihinde davalı, dava dışı …… ile birlikte ……. Ltd. Şti.’yi kurduklarını, şirket müdürü olarak davalının atandığını, davalının şirket müdürü olarak şirketin iş ve faaliyetleri hususunda ortaklara bilgi sunmadığını, şirket kayıtlarını usulünce tutmadığını, şirketi zarara uğratacak neviden muvazaalı iş ve eylemlerde bulunduğunu, ortaklar genel kurulunu toplantıya çağırmadığı gibi şirketi gayri faal hale getirip acze düşürdüğünü ileri sürerek davalının şirket müdürlüğü görevinden azline, davalının şirkete ve müvekkiline verdiği zararların tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00-TL’nin müvekkiline ve şirkete eşit oranlarda ödenmesine, müvekkilince davalıya şirketin işlerinde kullanılmak üzere gönderilen paranın şirket faaliyetlerinde kullanılmadığının tespiti halinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.05.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını; davalının müdürlükten azline, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla davalının vermiş olduğu zarara binaen 3.350,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline/şirkete ödenmesine, müvekkilince davalıya gönderilen ve şirket defterlerine kaydedilmeyen 10.310,00 Euro karşılığı 103.400,00-TL’nin ıslah tarihi olan 06.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Dava konusunun, davacının ortak olduğu dava dışı …… Limited Şirketinin müdürlüğünden davalının azli ve şirket ve ortaklarının uğradığı zararın tazmini ile davacının davalıya şirket işleri için göndermiş olduğu meblağların şirket için kullanılmamış olması durumunda davacıya iadesine ilişkindir.
Somut olayın; davacı, davalı ve dava dışı ortak ……. tarafından dava konusu ……. Ticaret Limited Şirketinin 300.000,00-TL sermaye ile ve eşit hisselere sahip olunacak şekilde kurulduğu, davalının bu şirkete münferiden yetkili müdür olarak seçildiği, şirketin ticari faaliyet alanının ahşap ev satışı olduğu, bu bağlamda 2 adet ahşap evin teşhir amaçlı olarak satın alınarak kurulduğu, şirketin faaliyet süresi boyunca hiçbir ticari faaliyet yapamadığı, yani hiç satış yapamadığı, davalı şirket müdürü tarafından teşhir amaçlı satın alınan ve kurulan ahşap evin (KTÜ Orman End. Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. …..in 16/11/2020 havale tarihli ek raporundan anlaşıldığı üzere) şirketi 6.700,00 TL zarara uğratacak şekilde piyasa fiyatının atında ikinci el olarak satıldığı, ayrıca davacı şirket ortağı tarafından davalı şirket müdürüne şirket işleri için kullanılmak üzere gönderildiği dava dilekçesi ekindeki dekontlarla sabit olan 14.500,00 EURO’dan, yalnız 4.190 EURO’sunu davalı şirket müdürü tarafından şirket ticari defterlerine kaydedildiği ve bakiye 10.310,00 EURO’nun ticari defterlere kaydedilmediği gibi nereye ne için harcandığının da izah edilemediği tüm dosya kapsamından anlaşılmış ve somut olay bu şekilde kabul edilmiştir.
Öncelikle şirket müdürünün azli yönünden değerlendirilme yapılacak olur ise; şirket müdürünün azli TTK 630. maddesinde düzenlenmiş olup, TTK 630/2. maddesi uyarınca; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmü amir olup, bu hükümden de anlaşıldığı üzere şirket ortaklarına şirket yöneticisinin azli için dava açma hakkı, “haklı nedenlerin varlığı” şartına bağlanmış TTK 630/3. Maddesinde ise yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlarda ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetilmesi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak düzenlenmiştir. Somut olayımızda davalı şirket müdürünün yönetimi altındaki şirket hiçbir ticari faaliyette bulunamadığı gibi, şirkete ait olan örnek ahşap ev ikinci el piyasa fiyatının altında bir rakama satılarak şirket ve ortakları zarara uğratılmış ve ayrıca davalı, davacının şirket işleri için gönderdiği 14.500,00 EURO’nun, 10.310,00 EURO’sunu ticari defterlere kaydetmediği gibi nereye ne için harcandığını da izah edememiş ve bu şekilde de şirket ve ortaklarının zararına sebebiyet vermiş böylelikle, yöneticinin şirket ana sözleşmesinden doğan yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal ettiği, bağlılık ve özen yükümlülüğüne uymadığı, diğer ortakların zararına yol açtığı anlaşılmak ve kabul edilmekle şirket müdürlüğünden azli talebinin kabulü gerekmiştir.
Davacı şirket ortağı tarafından şirket işleri için kullanılmak üzere davalı şirket müdürüne 14.500,00 EURO paranın gönderildiği, dava dilekçesi ekinde suretleri sunulan ve davalı tarafça da itiraza uğramayan dekontlarla sabittir. Dava konusu şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda sunulan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarından da anlaşıldığı gibi, davalı şirket müdürü bu paranın yalnız 4.190,00 EURO tutarlı kısmını şirket ticari defterlerine kaydetmiş ve şirket işleri için kullanmış iken bakiye 10.310,00 EURO tutarlı kısmını ise ticari defterlere kaydetmediği gibi nereye ne için harcandığını da izah edememiştir. Bu nedenle davacının, 10.310 EURO’nun ıslah tarihi olan 06/05/2021 tarihindeki karşılığı olan 103.400,00 TL’nin kendisine (sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında) iadesine dair davasının da kabulü gerekmiştir.
Bunların haricinde, davacı şirket müdürü tarafından dava konusu şirkete ait örnek ahşap bir ev ikinci el piyasa değerinin 6.700,00 TL altında bir fiyata atılmış ve bu durum, KTÜ Orman End. Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi …….in 16/11/2020 havale tarihli ek raporundan anlaşılmıştır. Bu zararın giderilmesi için açılmış olan davada öncelikle aktif dava ehliyetinin değerlendirilmesi gereklidir. Zira şirket mallarının ederinden düşük fiyata satılması sonucunda davacı şirket ortağı dolaylı yoldan zarara uğratılmış ise de, hissedarlarından ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olan şirket doğrudan zarara uğrayan kişidir. Bu nedenle şirket hissedarları şirketin uğratıldığı zararın doğrudan kendilerine ödenmesini isteyemez ise de; bu zararın şirkete ödenmesini dava yolu ile isteyebileceklerdir, Yargıtay 11. H.D., 15/06/2010 tarh, 2010/5650-6933 E-K sayılı ilamında; “Asıl davayla birleşen 2005/30 E sayılı dava, davalı limited şirket müdürü hakkında açılan sorumluluk davasına ilişkindir. Davacı davalı müdürün şirkete verdiği zararın şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir. TTK’nun 556. maddesinde “Şirketin kuruluşuna iştirak edenlerle şirketin idare veya murakabesine memur edilen kimselerin ve tasfiye memurlarının mesuliyeti, cezai mesuliyetler ve şirketin vekaletlerce murakabesi hakkında anonim şirketin bu hususlara mütaallik hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer almaktadır. Anonim şirketlere ilişkin TTK’nun 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile, yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma oluşmuşsa, TTK’nun 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi gerekmektedir. Somut olayda da dolayısıyla uğranılan zararın tazmini istenilmiş olup, hükmolunacak tazminatın şirkete ödenmesi talep edilmekle davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun düşünülmemesi hatalı olduğu gibi …” şeklinde karar vererek bu hususu teyit etmiştir. Somut olayımızda davacı vekili 06/05/2021 havale tarihli ıslah dilekçesi sunmuş ve davasını tam ıslah ederek, örnek ahşap evin piyasa fiyatının altında satılması sebebi ile doğan zarardan 3.350,00 TL tutarlı kısmının “davacıya/şirkete” ödenmesini istemiştir. Islah sonrası sunulan dava dilekçesindeki “davacıya/şirkete” ibaresinden istemin terditli olduğu davacıya ödenmesi talebinin kabul edilmemesi halinde şirkete ödenmesinin istendiği sonucu çıkarılarak aktif husumet ehliyetinin mevcut olduğu anlaşılmış ve bu yöndeki davanın da “3.350,00 TL’nin şirkete ödenmesine” şeklinde kabulü gerekmiştir.
Son olarak değinilmesi gereken husus ise; her ne kadar ilk dava dilekçesinde davacı, davalı şirket müdürünün aynı zamanda şirketin hissedarı olması nedeni ile hisselerinin diğer ortaklara devrini de talep etmiş ise de; 06/05/2021 havale tarihli ıslah dilekçesi sunarak davasını tam ıslah etmiş yeni sunduğu dava dilekçesinde bu yöndeki talebini yinelememiştir. Bu sebeple davalının hisselerinin diğer ortaklara devri hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Yukarıda yapılan tüm anlatım, açıklama ve kabuller doğrultusunda davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
” şeklindeki gerekçelerle;
1-Davanın ıslah edilmiş hali ile KABULÜ ile;
A)Davalının, dava konusu şirket müdürlüğünden azli ile, Trabzon SMMM Odasınca ismi bildirilen SMMM …….’un dava konusu ……… Şti.’ne ortaklar genel kurulu toplanıp yeni şirket müdürü seçene kadar yönetim kayyumu olarak atanmasına, Kayyım için aylık 1.000,00 TL ücret takdirine, Kayyım Ücretinin şirket tarafından ödenmesine,
B) Davacı tarafından, davalıya şirket ticari işleri için kullanmak üzere gönderilip de şirket hesaplarına aktarılmayan 10.310,00 EURO karşılığı 103.400,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
C) Davalının, dava konusu …….. Ltd. Şti.’ni zarara uğratmış olması nedeni ile 3.350,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak dava konusu ………. Ltd. Şti.’ne VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalının kısmi feragat beyanı dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, şirketin zarara uğramasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mahkemece eksik araştırma ve hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, limited şirket müdürünün azli ve müdürün sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; şirket müdürü olan davalının ortaklara hesap verme yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde hareketlerde bulunmasına, şirket defter ve belgelerinin usulünce tutulmamasına, şirkete ait malların ederinin altında satılmasına, zarar miktarının yargılama sırasında alınan raporlar uyarınca ortaya çıkmasına, TTK’nun 630/2 maddesi gereğince, her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını isteyebilmesine, azil davasının azli istenen müdüre yöneltileceğinin yerleşik yargı uygulaması olmasına, ortak tarafından açılan sorumluluk davasında ortaklar genel kurulunun iznine gerek bulunmamasına, limited şirket müdürünün sorumluluğu davasında şirkete husumet düşmemesine göre; davalı vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak, dava şirket ortağı tarafından yönetici (müdür) aleyhine açılmış sorumluluk davası niteliğindedir. TTK’nun 644/1-a maddesi yollamasıyla uygulanması gereken 553. ve 555. maddeleri uyarınca limited şirket ortaklarının, “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve koşuluyla sorumluluk davasını açabilmeleri mümkündür. Somut olayda davacının şirket işlerinde kullanılmak üzere davacıya havale ettiği, ancak şirket kayıtlarına geçilmediği anlaşılan 10.310,00 Euro (103.400,00-TL) nedeniyle oluştuğu iddia edilen zarar davacının doğrudan zararı olmayıp dolaylı zarar niteliğindedir. Bu nedenle bu zarar kalemi yönünden davacının tazminatın bizzat kendisine ödenmesini istemiş olduğu gözetildiğinde dinlenebilirliği olmayan bu talep yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılarak yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekillinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.10.2021 tarih ve 2016/467 Esas-2021/491 Karar Sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın ıslah edilmiş hali ile KISMEN KABULÜ ile;
A)Davalının, dava konusu şirket müdürlüğünden azli ile, Trabzon SMMM Odasınca ismi bildirilen SMMM ……’un dava konusu ……… Ltd. Şti.’ne ortaklar genel kurulu toplanıp yeni şirket müdürü seçene kadar yönetim kayyumu olarak ATANMASINA, kayyım için aylık 1.000,00 TL ücret TAKDİRİNE, kayyım ücretinin şirket tarafından ÖDENMESİNE,
B)Davacının şirket ticari işleri için kullanmak üzere davalıya gönderdiği ancak şirket hesaplarına aktarılmayan 10.310,00-EURO karşılığı 103.400,00-TL yönünden açmış olduğu DAVANIN REDDİNE,
C)Davalının, dava konusu …….. Ltd. Şti.’ni zarara uğratmış olması nedeni (Şirket mallarının ederinin altında satılmasından kaynaklı zarar) ile 3.350,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak dava dışı ……… Tic. Ltd. Şti.’ne VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 309,53-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 1.542,69-TL’nin talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 309,53-TL harcın (PH, BVH) davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen (5.100,00-TL azil davası+3.350,00-TL tazminat davası yönünden) 8.450,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE, reddedilen kısım yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama gideri toplamı olan 2.009,10-TL’den kabul-red oranına göre hesaplanan 64,00-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
6-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından İBAN numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, İBAN numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
IV-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın DAVALIYA İADESİNE,
V-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 162,10-TL BVH, 64,50-TL posta ve tebligat gideri toplamı 226,60-TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
VIII-Gerekçeli kararın Dairemizce TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 04/07/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.