Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2244 E. 2022/1741 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2244
KARAR NO : 2022/1741

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2022
NUMARASI : 2022/439 – 2022/618 E.K.
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı şahıslara yapılan tazminat ödemesinin tahsili amacıyla Trabzon İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalı hakkında takibe girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip ve davanın husumet yönünden öncelikle kazayı yapan şoföre yöneltilmesi gerektiğini, kazaya karışan aracın kazayı yapan şoföre kiralama sözleşmesi ile kiralandığını, kaza tarihinden öncesinde ve kaza tarihinde oto kiralama işi ile iştigal ettiğini, dava konusu kazaya karışan …. plakalı aracın kazayı yapan ……’a kiralanması nedeni ile tarafına yükletilebilecek herhangi bir kusur ya da sorumluluk bulunmadığını, alacağın sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Tüm bu nedenlerle, somut olayımızda oto kiralama işi ile iştigal eden davalı araç maliki tarafından, kazaya karışan aracın uzun süreli (6 yıl) kira sözleşmesi ile kiraya verilmiş olması sebebi ile davalının artık uzun süreli kira sözleşmesi boyunca işleten sıfatını kaybettiği, işleten sıfatının aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralayana geçtiği anlaşılmakla, davalı aleyhindeki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davalı …’ın kazaya karışan aracın uzun süreli (6 yıl) kira sözleşmesi ile araç sürücüsü ….’a kiralayarak işleten sıfatını kaybetmiş olduğu anlaşılmakla davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının işleten sıfatına sahip olup olmadığının dava konusu uyuşmazlık açısından bir önemi bulunmadığını, 2918 sayılı Kanunun 95/2 maddesi uyarınca ödemede bulunan sigortacının başvuracağı kişinin, işleten sıfatına sahip olsa da olmasa da sigortalısı olduğunu, dolayısıyla sigorta şirketinin, yaptığı ödemenin ardından sadece sigorta ettirene başvurabileceğini, bu emredici hüküm uyarınca hem sigorta şirketinin, işleten sıfatını taşımasını öne sürerek aracı kiralayana rücu etmesinin yasaklandığını, hem de sigorta ettirenin işleten sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın sigorta ettirene rücu hakkı tanındığını, mahkemece davanın esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, sigorta sözleşmesine dayalı rücu alacağıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili ….plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, aracın 02/07/2019 tarihinde trafik kazasına karıştığını, bu kaza sonucu hak sahiplerine toplamda 157.148,10 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığını, aracın kullanan kişinin yetersiz ehliyete sahip olduğunu ve bunun rücu sebebi olduğunu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalının işleten olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta ilişkisinden kaynaklanan rücu davasıdır. Bu tür davalarda sigortacı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4. maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir.
Araç maliki ve sigorta şirketi arasındaki sigorta sözleşmesi gereğince sürücünün ağır kusuru, yeterli ehliyete sahip olmaması veya alkollü olması sonucu zarara neden olduğu takdirde sigortacı kendi akidine rücu hakkına sahiptir.
Davacı vekili, davalı tarafından sigorta ettirilen aracın davacı şirket tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödediği tazminatın sigortalısından tazminini talep etmiştir.
Sigortalı ve sigorta şirketi arasındaki sigorta sözleşmesi gereğince sürücünün yeterli ehliyete sahip olmaması sonucu zarara neden olduğu takdirde sigortacı kendi akidine rücu hakkına sahiptir.
Dosya kapsamında bulunan poliçe örneğine göre sigorta sözleşmesinin tarafı olarak davacı şirketin ismi yer almaktadır. Buna göre taraflar arasında sigortalılık konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı, davacının sigortalısı olup, sigorta sözleşmesinin tarafı olduğundan ve ZMMS tarafından açılacak rücu davaları da akide karşı açılacağından (Yargıtay 17. HD’nin 2016/10391 Esas, 2019/4112 Karar sayılı ilamı ile yine aynı Dairenin 2016/8412 Esas, 2019/3993 Karar sayılı ilamları) işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp gerektiğinde aktüerya hesabı yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2022 tarih ve 2022/439 Esas, 2022/618 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı