Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2053 E. 2022/1651 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/2053 – 2022/1651
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2053
KARAR NO : 2022/1651

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2022
NUMARASI : 2019/267 – 2022/77 E.K.
DAVACILAR : 1
2-
3-
4-
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …….’ın 31/01/2009 tarihinde sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yaptığı tek taraflı kazada vefat ettiğini, müteveffanın ölümüne sebebiyet veren aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkillerinin maruz kaldıkları destekten yoksun kalma zararlarının tamamının tazmininden kaza yapan araca trafik sigortası yapan sigorta şirketinin kaza tarihinde geçerli olan trafik sigortası poliçesi şartları gereği desteğin trafik kazasındaki kusurlarını destekten yoksun kalan 3. kişilere yansıtmadan teminatlar dahilinde sorumlu olduğunu belirterek müvekkilleri için ayrı ayrı 3.000’er TL belirsiz alacak destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacılar tarafından müteveffanın desteğinden yoksun kaldığının iddiasıyla işbu dava açılmış ise de; kazanın ….. plakalı araca fazla yüklenen kömürlerin aracın kapıdan çıkarken kömürlerin kapıya sürtmesi sonucu kapının monte edildiği duvarın yıkılması sonucu kapının üzerine düşmesi nedeniyle ……’ın vefat ettiği, meydana gelen olayda araçtan kaynaklı ve trafik riski nedeniyle araca zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi düzenleyen davalı şirketin kusurundan söz edilemeyeceği, bu nedenle iş kazasından kaynaklı davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla açılmış bulunan davanın reddine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın aynı zamanda bir trafik kazası olup ….. plakalı aracın işletilmesi esnasında meydana geldiğini, müvekkillerinin murisinin de kusurlu bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin aracın sigortacısı sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafından murisin vefatına dayalı olarak davalı aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı davası açılmış, mahkemece olayda davalı şirketin kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, zorunlu mali mesuliyet sigortası motorlu aracın işletilmesi sırasında 3. şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı işletene düşen hukuki sorumluluğu poliçe limiti çerçevesinde teminat kapsamına alan bir sigorta türüdür. Sigortacının sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle kazanın aracın işletilmesi sırasında ve karayolunda meydana gelmesi gerekir. Bu iki unsur yoksa sigortacı için zararı karşılama yükümlülüğü doğmaz.
Somut olayda, müteveffa kömür yüklenen kamyonun harekete geçip binanın duvarlarına çarpması sonucu yıkıntının altında kalarak vefat etmiştir. Şu halde aracın işletilme halinde olduğu tartışmasızdır.
Yukarıda değinildiği üzere bir rizikonun meydana getirdiği zararın sigorta kapsamına girebilmesi için, o rizikonun motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması zorunludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımlarla ilgili 3. maddesinde, karayolu; trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 2/2. maddesinde, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık alanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj yolu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrolü kara yollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımları da bu yasa uygulaması bakımından karayolu olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda, davaya konu kaza depo olarak kullanılan binada çıkışta meydana gelmiştir. Soruşturma aşamasında olay yeri krokisi düzenlenmiş olup bu krokide yoldan kooperatif bahçesine giriş kapısının bulunduğu ve bahçe içerisinde birden fazla aracın yer aldığı görülmektedir. Araçların bahçeye giriş çıkış yaptıkları dikkate alındığında söz konusu alanın karayolu ile bağlantısı bulunduğu tartışmasız olup KTK’nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre kazanın meydana geldiği yerin karayolu olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; olayın bir trafik kazası olduğu gözetilerek öncelikle kusura ilişkin rapor alınıp daha sonra önceki aktüerya bilirkişisinden Yargıtay 4. HD’nin 2021/3173 Esas, 2021/2944 E.K.sayılı ilamına uygun hesap raporu alınıp sonuca gitmekten ibarettir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/02/2022 tarih ve 2019/267 Esas, 2022/77 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı