Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/184 E. 2022/1269 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/184
KARAR NO : 2022/1269

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : 2021/417 – 2021/673 E.K.

DAVACI : … – -…- …
VEKİLİ : Av. …- [16080-80240-62566] UETS
DAVALI : … – -…
VEKİLİ : Av. …- [16156-51881-70715] UETS
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 09/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/09/2022

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu sözleşme ile müvekkili ile dava dışı Hayati YAVUZ arasında imzalanan ve her iki tarafında ortak muvafakat ile atadıkları vekil Şenol YAVUZ’un, hem müvekkilinden hemde dava dışı Hayati YAVUZ’dan boş teminat senedi adı altında imza atmak suretiyle birer adet boş bono aldığını, sözleşmede belirtilen koşullar doğrultusunda vekil olarak görev yapan Şenol YAVUZ’un her iki tarafın mal paylaşımı ve şirket tasfiyeleri ile görevlendirildiğini, tasfiye devam ederken dava konusu sözleşmenin beşinci maddesinde belirtilen taşınmaza ilişkin olarak taşınmazın yarı yarıya pay edilmesi aşamasına gelmeden bu taşınmazların vekil olarak görev yapan dava dışı Şenol YAVUZ’un isteği doğrultusunda yediemin olarak Recep KÖSE’ye devir ve temlik edildiğini, yarı yarıya pay edilecek bu taşınmazların böylelikle her iki taraf üzerinde kalmaması ve güvence altına alınması amacıyla vekil tavsiyesi ile bu işlem yapıldığını, vekil sıfatı ile tasfiye işlemleri yapılırken müvekkilinin başka bir iş nedeni ile tapuya gittiğinde yediemin olarak tapu kayıtlarının devir edildiği Recep KÖSE nin taşınmazları müvekkilin ortağına hiçbir şekilde müvekkil haber ve bilgisi olmadan, taşınmazları dava dışı Hayati YAVUZ’a devir ve temlik ettiği bilgisine ulaşıldığını, dava konusu sözleşme hükümlerini ihlal edenin dava dışı Hayati YAVUZ olduğunu, bu nedenle hiçbir şekilde müvekkiline sözleşmede belirtili davalı alacağına ilişkin bildiri yapılmadan muvazaalı olarak taşınmazların devir edilmesi, sözleşmenin geçersizliğini ve müvekkilinin kusuru olmadan sözleşmenin tek taraflı feshi sonucunun oluşturulduğunu, vekil olarak görevlendirilenin boş olarak aldığı bonoları ilgililerine iade etmesi gerekirken müvekkili dışında davalıya bono haline suç olacak şekilde getirilerek devir ve teslim edilmesi, müvekkili …’un mağduriyeti ile sonuçlandığını, müvekkilin, vekil ile ve diğer taraf ile görüşmek istediğini, sürekli kaçamak cevaplar aldığını, bu durumun ve sonrasında teminat olarak verilen boş bononun da vekil tarafından yetkisiz bir biçimde evrakta sahtecilik yapılarak doldurulduğunu, sözleşmede adı geçen davalıya teslim edildiğini, ilgililer aleyhine Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, teminat olarak boş ve imzalı verilen dava konusu bonoların vekil tarafından tanzim tarihi olmadan doldurulup sözleşme alacaklılarından davalıya teslim edildiğini, boş olarak verilen bononun 18/02/2019 ödeme tarihli şekilde 710.000,00TL bedel şeklinde doldurulduğunu, tanzim tarihi bulunmadığını, bu nedenlerle dava açmak zorunda kaldıklarını, dava konusu teminat senedine ilişkin, ciro edilmemesini, icra takibine konu edilmemesini ve ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesini, yargılama neticesinde bono miktarı ile borçlu olunmadığının tespiti ile bononun iptaline, İcra İnkar Tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kardeş olan davacı ile müvekkili arasında adi borç ilişkisinin mevcut olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kambiyo vasfı bulunmayan senedin iptali için Ticaret Mahkemesinde dava açılamayacağını, müvekkilinin elinde bir senet olmadığını, davaya konu senedin tanzim tarihi bulunmadığı için bono değil, adi borç senedi vasfını haiz olduğunu, müvekkilinin 18/02/2019 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkilinin dava konusu sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkilinin sözleşme ile yüklendiği bir edimin olmadığını, müvekkilinin alacak miktarını gösteren bir delil niteliğinde olduğunu, tarafların, müvekkiline olan ortak borçlarının kim tarafından ve ne kadar ödeneceği konusunda anlaştıklarını, davacının belirttiği taşınmazların 2017 yılında, tasfiye sözleşmesinin imzalandığı tarihten iki yıl önce Recep Köse’ye devredildiğini, tasfiye sözleşmesinin tarihi 2019 yılı olduğuna göre 2 yıl önce devredilmiş taşınmazların, davacının zararına devredildiği iddiasının gerçek dışı olmadığını, Recep KÖSE ile Hayati Yavuz arasındaki taşınmaz devirlerinin müvekkilinin alacağı ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin elinde bir senet olmadığını, Senet sözleşmenin tarafları ve müvekkilin amcasının oğlu olan, sözleşmenin taraflarının tasfiye için beraberce hakem tayin ettikleri dava dışı Şenol YAVUZ’un uhdesinde olduğunu, teminat mektubunun iptali için gereken şartların oluşmadığını, davacı …’un müvekkiline borçlu olduğunu, davacının tüm uyarı, ihtar ve icra takibine rağmen borcunu ödemediğini, borcunu ödemeyen davacıya, müvekkilinin isteği üzerine, kardeş olduklarından yasal yollara başvurmadan önce Whatsapp üzerinden 26/08/2021 tarihinde, müvekkiline olan borçlarını 30/08/2021 tarihine kadar ödemesi için mesaj gönderildiğini, davacının bu davayı açtığını, müvekkilinin dava dışı diğer kardeşi Hayati YAVUZ’a ve tasfiye sözleşmesinde hakem olarak görevlendirdikleri Şenol YAVUZ hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, dava konusu senedin kambiyo vasfının olmadığını, borcunu yerine getirmeyen davacının senedin iptalini isteme hakkı olmadığını, dava konusu olayda davacının, müvekkiline olan borçlarını ödemediği için, senedin teminat fonksiyonu devam ettiği için, davacının teminat senedinin iptalini isteme hakkı olmadığını, müvekkilinin elinde bir senet olmadığını, sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşme ve senet imzalanırken sözleşmenin tarafları ile birlikte olmadığı için bu durumu bilecek durumda olmadığını, davanın görev yönünden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, bu dava nedeni ile davacının % 20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Somut olayın, davacı ile dava dışı ortağı Hayati Yavuz arasında, hissedarı oldukları Yavuz Profesyonel ve Endüstriyel Mutfak Şirketindeki ortaklıklarını sonlandırma sözleşmesine istinaden verilen teminat senedinden dolayı borçlu olup olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, çekişmesiz yargı işi olmadığı izahtan varestedir.
Mutlak ticari davalar ise başta TTK olmak üzere yasalarda tahdidi olarak sayılmış kanun maddelerinden kaynaklanan ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gereken davalardır. Somut olayımızda her ne kadar davacı, davasını bono olduğunu iddia ettiği senede dayandırmış ise de; bononun şekil şartları TTK 776. maddesinde sayılmıştır. TTK 776/1-f maddesi uyarınca düzenlenme (tanzim) yeri ve tarihi bononun zorunlu unsurlarından olup, TTK777/1 maddesinde ise bu maddenin 2 ila 4 fıkralarında yazılı haller saklı kalmak kaydıyla TTK 776 maddesinde gösterilen unsurlardan birini içermeyen senedin bono vasfında olmayacağı belirtilmiştir. Yine TTK 777/2-3-4 fıkraların ise vade ve ödeme yerine ilişkin hükümler içerdiği, tanzim tarihine ilişkin bir hüküm içermediği görülmektedir. Bu nedenle tanzim tarihi ve yeri yazılmamış olan bir senet bononun diğer zorunlu unsurlarını taşısa dahi bono vasfında kabul edilmeyecektir. Böylelikle davacının davasına dayanak yaptığı ve bono olduğunu iddia ettiği senedin tanzim tarihini içermemesi nedeni ile bono vasfını haiz olmadığı açıktır. Kaldı ki davanın kambiyo senedine dayandırılmış olması tek başına davayı mutlak ticari dava da yapmayacak olup kambiyo senedinin tanzim edilmesine dayanak hukuki ilişkinin niteliğine göre davanın mutlak ticari dava olup olmadığı belirlenmek durumundadır (Yargıtay 15. H.D. 2018/1592-3866 E-K.). Somut olayımızda taraflar arasındaki borç; şirket tasfiyesinden kaynaklanmamaktadır. Zira davalı, davacının ortağı olduğu şirketin bir diğer ortağı değil alacaklısıdır, taraflar arasındaki borç adi borç niteliğindedir. Bu nedenle davanın mutlak ticari dava olduğunun kabulü de mümkün değildir.
Nispi ticari davalar ise, tacir olan dava tarafları arasında, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili çıkan uyuşmazlıklardan kaynaklana davalardır. Yani bir davanın nispi ticari dava olabilmesi için davanın her iki tarafının da tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın, mevcut ve ticari faaliyetine devam eden ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Somut olayımızda, görülmekte olan dava (dosyada gerçek kişi tacir olduğuna dair herhangi bir iddia ve delil bulunmayan) gerçek kişi …’a karşı açılmıştır, yani davamızın davalısı, hakkında gerçek kişi tacir olduğuna dair iddia dahi bulunmayan …’dur. Davamız davacısı da gerçek kişi tacir olduğuna dair iddia dahi bulunmayan … olduğu, dava dilekçesi incelendiğinde davacının bir ticari şirket olmayıp … olduğu açıkça görülmektedir. Davacının bir ticari şirketin ortağı, sahibi veya yetkilisi olması davacıya tacir sıfatı kazandırmayacak olup tacir sıfatı davacının ortağı, sahibi veya yetkilisi olduğu dava dışı ticari şirkete ait olmaya devam edecektir. Bu nedenle dava taraflarının tacir sıfatına haiz olduklarına dair bir kanıt bulunmadığı, tacir sıfatı bulunmayan ve bu yönde davacı tarafça herhangi bir iddia dahi ileri sürülmeyen şahsa karşı açıldığı ve şahsı adına açılmış olması karşısında görülmekte olan davanın nispi ticari dava olduğundan da bahsedilmesi mümkün değildir.
Bu nedenlerle görülmekte olan davada Mahkememizin değil, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmış,” gerekçeleriyle davanın mahkememiz açısından göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, mahkememize görevsizliğine, taraflardan birinin 6100 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli ve yetkili Trabzon Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafa teslim edilip vekil tarafından davacı müvekkile ödeme amaçlı çağrı yapılan teminat bonosu ile ilgili borçlu olunmadığının tespitine ilişkin bir dava olduğunu, müvekkilinin tacir olduğunu, davalı tarafca iddia edilen alacakta tasfiye yürüten vekilin davalı tarafa alacak kazandırmak amacıyla düzenlediği bir belge olduğunu, bu nedenle Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Mahkemece dava konusu bononun zorunlu unsurlarının eksik olması ve tarafların tacir olmadıkları gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de verilen karar yerinde değildir. Zira davaya konu bono icra takibine konu olmadığı gibi davalı tarafından da dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki davalı taraf kendilerinde böyle bir bononun bulunmadığını beyan etmişlerdir. Dolayısıyla bu haliyle eksik düzenlenmiş ancak henüz dolaşıma sokulmamış bir bonodan bahsedilebilir. Eksik tanzim edilen bir bononun eksik kısımları doldurularak pek ala dolaşıma sokulması mümkündür. Bu durumda kıymetli evrakın zorunlu unsurlarının bulunmaması halinde geçerli olup olmadığını değerlendirme görevi görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde olması gerekir. Buna göre TTK’nın 4 üncü maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğindeki davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, açıklanan bu durum karşısında mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmış verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-3. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜYLE Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2021 tarih ve 2021/417 Esas, 2021/673 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a-3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 09/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

… … … …
Başkan-… Üye-… Üye-… Katip-…
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı