Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1661 E. 2022/1684 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1661 – 2022/1684
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1661
KARAR NO : 2022/1684

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2022
NUMARASI : 2020/186 – 2022/265 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : AXA SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/07/2017 tarihinde davalı şirket tarafından sigortalanan sürücü …. sevk ve idaresindeki 61 … plakalı aracın müvekkilinin annesi …. sevk ve idaresindeki 61 … plakalı araca çarpması sonucu 61 … pakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, meydana gelen zincirleme kazada müvekkilinin annesi de dahil 4 kişinin vefat ettiğini, 7 kişinin ise yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sürücü ….’nun tam kusurlu olduğunu, ceza yargılamasında bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olmaktan mahkum edildiğini, müvekkilinin yaralanması dolayısıyla uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesi amacıyla araç sürücüsü ve işleteni hakkında Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/153 esas sayılı dosyasında, müvekkilin annesi ….’nun ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemiyle Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/516 esas sayılı dosyasında davalar açıldığını, 2018/153 esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada KTÜ Adli Tıp Anabilim Dalı’nca düzenlenen rapor ile müvekkilinin iyileşme süresinin 6 (altı) aya kadar uzayabileceği ve bu sürede %100 malul sayılması gerektiği ve sürekli toplam özürlülük oranının %7 (yüzde yedi) olduğu sonucuna varıldığını, aktüerya raporunda ise müvekkilinin hak edeceği maddi tazminat miktarının 98.298,32 TL olarak hesaplandığını, davalı şirkete bu miktarın tazmini için yapılan başvurudan olumlu sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 98.298,32 TL (belirsiz alacak) maddi tazminatın davalı şirkete müracaat tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kusur ve maluliyet oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Açılmış bulunan davanın kabulü ile, 207.091,081 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 04/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açmada hukuki yararının bulunmadığını, dosyada kusur oranlarının tespiti hususunda bir rapor alınmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan sözde maluliyet oranlarını gösterdiği ileri sürülen raporların hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, aktüer raporunda TRH %1,8 teknik faizle hesaplama yapılması gerektiğini, kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ıslahla talep edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, kesinleşmiş bir mahkeme ilamı ve miktar olarak belirlenmiş bir tazminat tutarı bulunmasına karşın bu tutarı aşan miktarda bir tazminat hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen tazminat miktarına davalı şirkete müracaat tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini ancak mahkemece yasal faize hükmedildiğini, bilirkişi raporunda müvekkilin gelir düzeyinin asgari ücret üzerinden hesaplanmasının hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, maluliyete dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, toplanıp değerlendirilen delillere, mahkemenin gerekçesine nazaran davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
04/07/2017 tarihinde 61 … plakalı araç ile davacının içinde bulunduğu 61 … plakalı aracın çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonucu davacının yaralandığı sabittir. Davacı açmış olduğu bu dava ile davada kusurlu olduğu belirtilen 61 …. plakalı aracın ZMMS olan davalı şirketten tazminat istemektedir. Mahkemece aktüerya raporu alınmış ve bu raporlar ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davayı 207.091,081 TL üzerinden kabul etmiştir. Dava dilekçesinde davacı vekili olayları açıkladıktan sonra Trabzon 1. ASHM’nin 2018/153 Esas sayılı dosyasında aynı kazaya ilişkin olarak sürücü ve işleten hakkında aynı şekilde tazminat taleplerinin bulunduğunu belirterek birleştirme talep etmiş ancak mahkemece yargılamanın hiçbir aşamasında bu talep olumlu veya olumsuz bir şekilde değerlendirilmemiştir. Halbuki her iki dosya arasında çok sıkı bir bağlantı olduğu görülmektedir. Nitekim Trabzon 1. ASHM’nin 2018/153 Esasında görülen bu dava yargılama sırasında 28/01/2021 tarihinde karara çıkmış ve bu karar da nihayetinde 23/09/2021 kesinleşmiştir. Trabzon 1. ASHM’nin bu davasında da davacı kazadan kaynaklanan maluliyete dayalı tazminat istemiş ve mahkeme 98.298,32 TL üzerinden davayı kabul etmiştir. Aynı olaya ilişkin olarak müteselsil borçlular hakkında farklı kararlar verildiği artık kesin olarak anlaşılmaktadır.
KTK’nın 91.maddesi ile davalı Trafik Sigortacısının sorumluluğu açısından “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü getirilmiştir. Aracın ZMM Sigortası bulunması halinde, sigorta şirketi de, zarar görenin zararlarından, zarara neden olan sürücü, işleten ve diğer zarar sorumluları ile birlikte (kanun ile sıralı sorumluğu kabul edilen sorumlular hariç) müştereken ve müteselsilen, sigorta limiti ile sınırlı olarak sorumludur.
Diğer yandan müteselsil borç ilişkisinde alacaklı ve borçlular arasındaki borç ilişkisinin sona ermesi ve müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen TBK’nın 166. maddesinde “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiş, bu doğrultuda müteselsil borç nedeniyle alacaklıya halef olmayı düzenleyen TBK’nın 168/2 maddesinde de “Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek, bir borçlu lehine yapılacak olan iyileştirmenin, diğer borçluların aleyhine olması halinde, iyileştirmenin aleyhine olduğu, diğer borçluların da bundan istifade edeceği kabul edilmiştir.
Müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduklarından borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam edeceğinden, zarar gören alacağını bir borçludan almamışsa ödemede tekerrür olmamak kaydıyla diğer sorumlulara dava açmasına engel bir durum yoktur. Zira zarar görenin tatmini oranında tazminat borcu sona erer.
Zarar görenin kesinleşen miktarı aşan zararı olduğunu, davalıya karşı ileri sürüp süremeyeceğine ilişkin olarak ise, kural olarak, aktüer hesaplamaya dayalı iş göremezlik zararı karar tarihine en yakın tarihe göre hesaplanması gerekir ise de; aynı zarardan sorumlu olanlardan birisi hakkında verilen karar ile tazminat miktarı kesinleşmiş ise zarar görenin talep edebileceği azami tazminat miktarının kesinleşmiş olan karar ile kesinleşmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı, aynı zarardan sorumlu olanlar hakkında açtığı davada hükmedilen tazminata itiraz etmemiş yahut itiraz etmesine rağmen itirazı kabul görmeyerek kesinleşmesi halinde, diğer sorumludan ancak kesinleşen miktarı talep edebilir. Kesinleşen kararda hüküm altına alınan miktarı aşan zarardan, hakkında hüküm verilenin kurtulmuş olması nedeniyle, daha sonra hakkında dava açandan da talep edilememesi gerekir. Aksi takdirde; bu durum ilk davanın Sigorta Şirketi hakkında açılması ve tazminatın kesinleşmesinden sonra işleten hakkında dava açılması durumunda işletenin sigorta limitleri içerisinde kalmakla beraber, daha önce sigorta şirketi hakkında verilen miktarı aşan miktarda tazminata hükmedilmesi halinde, sigorta ilişkisi çerçevesinde aşan miktarı yukarıdaki düzenlemeler ve sigortanın sorumluluğunun kesin hükümle daha önce mahkeme kararı ile belirlenmiş olması nedeniyle, sigortacısından rücuen talep edemeyecektir. İlk davanın işleten hakkında açılması ve kesinleşmesi halinde ise, işletenin zararlarından sorumlu olan sigorta şirketi, işletenin mahkeme kararı ile kesinleşen sorumluluğunu aşan zarardan sorumlu tutulması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle zarar görenin, zararı mahkeme kararı ile belirlenerek ve kesinleşmiş ise (söz konusu belirlemeden sonra artan maluliyet olmadıkça) davacı aynı zarardan sorumlu olanlardan ancak kesinleşen kararda hüküm altına alınan miktarı aşmamak üzere gerçek zararını talep edebilir.
Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/958 E. 2016/1860 K. sayılı ilamında; “Aynı davacılar tarafından aynı kazadaki davacıların desteğine çarparak ölümüne sebep olan aracın trafik sigortacısına karşı açılan, 13/09/2012 tarihinde kesinleşen Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/302 Esas – 2012/242 Karar sayılı dava dosyasındaki destek raporundan ayrı yeni rapor alınarak mahkemece daha fazla tutara hükmedilmesi hatalıdır. Kesinleşen bahsi geçen ilk davada kusur indirimsiz toplam üç davacı için hesap edilen tutar; 115.524,50 TL, %70 orana tekabül eden kısmı üç davacı için toplamda 80.867,15 TL’dir. Mahkemece yapılacak iş, davacıların talep edebileceği tazminat tutarının Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas, 2012/242 Karar sayılı dava dosyasındaki aktüer raporu verileri dikkate alınarak yeni bir bilirkişi hesabı yaptırılması, çıkacak sonucun Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas, 2012/242 Karar sayılı dosyasından alınan hesap raporunda belirlenen tazminat miktarından fazla olması halinde; Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas, 2012/242 Karar sayılı dosyasındaki kusur indirimsiz tutar esas alınarak bu tutar üzerinden kusur oranlarına göre ayrıştırmanın yapılması kusur indiriminin yapılarak gerçek zararın belirlenmesi; sonucun Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas, 2012/242 Karar sayılı dosyasından alınan hesap raporunda belirlenen tazminat miktarından düşük çıkması halinde ise; bu çıkan miktar üzerinden kusur oranlarına göre ayrıştırmanın yapılması kusur indiriminin yapılarak gerçek zarar belirlenmesi gerekmektedir.” denilerek, davacının ilk davasından sonra aynı zarardan sorumlu olan diğer davalı açısından talep edebileceği zararın, kesinleşen miktarı aşamayacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Trabzon 1. ASHM’nin 2018/153 Esas sayılı dosyasında aynı olay ve sebeple ilgili olarak işleten ve sürücü hakkında dava açıldığı ve mahkemece 98.298,32 TL üzerinden davanın kabul edildiği, bu kararın istinaf edilmeyerek kesinleştiği, dolayısıyla davacının müteselsil borçlulardan biri olan davalı sigorta şirketi aleyhine açtığı işbu davada kesinleşen 98.298,32 TL dışında bir tazminat alması mümkün olmadığı, iş bu davada alınan aktüerya raporunda tazminat miktarının Trabzon 1. ASHM’nin 2018/153 Esas sayılı dosyada alınan aktüerya raporundaki miktardan fazla çıktığı, her iki raporun da usulüne uygun olduğu, dolayısıyla mahkemece 98.298,32 TL üzerinden tahsilde tekerrür olmamak üzere davacı lehine karar verilmek gerekirken bu miktarı aşar şekilde tazminata hükmedilmesi yerinde olmamış, bu itibarla davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/1-b-2. maddesi uyarınca kaldırılıp, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
1.a)İstinaf başvurusu sırasında alınan peşin harcın mahsubu ile başka harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
1.b)İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
1.c)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
2)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2022 tarih ve 2020/186 Esas, 2022/265 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA,
3)Kaldırılan hükmün yerine;
“3.a)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 98.298,32 TL tazminatın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 04/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine,
3.b)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 6.714,75 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslahla alınan 707,33 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.007,42‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3.c)Davacı tarafından yapılan toplam 691,45 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı (%47) uyarınca hesaplanan 324,98 TL’si ile harç toplamı olan 761,73 TL olmak üzere toplam 1.086,71 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
3.d)Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3.e)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 15.727,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3.f)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/3 maddesi gereğince 15.727,68 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3.g)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.540 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul-ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 723,80 TL’sinin davalıdan, 816,20 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3.h)Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesinin 1. fıkrası gereğince davacı ve davalı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla davacıya iadesine,”
şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
4)İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının davalıya İADESİNE,
5)İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 220,70 TL başvuru harcı ve 105,50 TL posta masrafının davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
6)İstinaf aşamasında duruşma yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7)Kararın tebliğ, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerinin mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’a TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 10/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı