Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1229 E. 2022/1112 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1229
KARAR NO : 2022/1112

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ve diğer davalı … arasında düzenlenen 28.01.2014 harici satış sözleşmesi uyarınca Özçakıroğlu isimli balıkçı teknesinin satışı hususunda anlaşıldığını, 50.000,00-TL tutarında çek, 42.000,00-TL senet ve 40.000,00-TL peşin ve 133.000,00-TL banka borcu bitiğinde teknenin devir işlemlerinin yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin harici satış sözleşmesini şahit sıfatıyla imzaladığını, sözleşme uyarınca 15.03.2014 vadeli 22.500,00-TL ve 25.05.2014 vadeli 19.500,00-TL bedelli iki adet bono düzenlendiğini, müvekkilinin söz konusu bonoları kefil sıfatıyla imzaladığını, ancak tekne satışının şekil şartına aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğunu, tarafların edimlerini yerine getirmediklerini, bu nedenle sözleşmeye istinaden verilen senetlerde yer alan kefaletin de hükümsüz olduğunu, buna karşılık …’ın senetleri iadeye yanaşmadığı gibi yakın ilişki içerisinde olduğu kötü niyetli davalı …’a devrettiğini, … tarafından müvekkili aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğünün 2016/…Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkilince senet borçlarına ilişkin olarak davalı …’a ödemeler de yapıldığını ileri sürerek davalılara borçlu olunmadığının tespitini, sözleşme uyarınca ödenen paraların istirdatını, senetlerin iptalini ve davalılar aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dava konusu uyuşmazlık; davadan önce başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibindeki borçtan sorumlu olunmadığının tespiti ve istirdat talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde iddia edildiği üzere; davalı taraflar arasında yapılan tekne satış sözleşmesine davacının şahit sıfatıyla imza attığı, yine bu sözleşme doğrultusunda düzenlenen senetlere de davacının kefil olarak imza attığı, ancak tekne satış sözleşmesinin geçerli şekilde yapılmaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğu dolayısıyla buna bağlı olarak düzenlenen senetlerin de geçersiz olduğu gerekçesiyle takibe koyulan senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti talep edilmiştir. Davacı dava dilekçesi ekinde ilgili tekne satış sözleşmesini ve senetlerin fotokopisini de sunmuş olup, bu sözleşmeye göre davalı …’a ait Çakıroğlu isimli balıkçı teknesi davalı …’a 50.000 TL çek, 42.000, TL senet ve 40.000,00 TL peşin olmak üzere 133.000,00 TL’ye devredilmiştir. Dosya davacısı …’ın da bu sözleşmeye şahit sıfatıyla imza atmış olduğu ve senetleri de kefil olarak imzalamış olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla takip konusu senetlerin illetten mücerret olmadığı, sözleşme sebebine bağlı olduğu anlaşılmakla mahkemece çözümlenmesi gereken nokta, ilgili tekne satış sözleşmesinin kanuna göre geçerli olup olmadığıdır. Tekne satış devrinin ilgili hüküm gereği Liman başkanlıkları tarafından yapılması gerekmektedir. Bunun için öncelikle ilgili liman başkanlığına müzekkere yazılarak balıkçı teknesinin satışına ilişkin tüm sicil kayıtlarının mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. Trabzon Liman Başkanlığı’ndan gelen yazı cevabı ve akabinde müzekkere yazılan Samsun Liman Başkanlığı’ndan gelen yazı cevabından anlaşıldığı üzere; dava konusu balıkçı teknesi … tarafından 14/01/2016 tarihinde Resul ..’ye devredilmiştir. Bu müzekkere cevapları göstermektedirki; … ile … arasında yapılan adi yazılı satım sözleşmesine dayalı olarak ilgili tekne …’a hiç devredilmemiştir yani bu satım sözleşmesi kanuna uygun şekil şartlarını taşımadığından geçersizdir. Dolayısıyla, bu sözleşme nedeniyle yani tekne satımı karşılığında verilen senetler de sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle geçersiz olacaktır ve bu senetlere dayalı alacak talebinde bulunulamayacaktır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle; sözlemeye dayalı olarak geçersizliği tespit ve kabul olunan senetlerden dolayı davacı …’ın borçlu olmadığının tespitine ve davacı tarafından icra dosyasına ödenmiş olan 39.330,00 TL’nin davalıdan istirdadına karar vermek gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçelerle ;
1-Davacının davasının KABULÜ ile, Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı takip dosyasındaki konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının TESPİTİNE.
2-Davacı tarafından ödenmiş olan 39.330,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan İSTİRDATINA karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli hamil olmasına karşın hatalı hukuki değerlendirmelerle müvekkili aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda Trabzon İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyası üzerinden davacı ile birlikte davalı … ve … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, takip alacaklısının bu davanın davalısı … olduğu, takip dayanağının ise 25.05.2015 vadeli 19.500,00-TL ve 15.03.2014 vadeli 22.500,00-TL bedelli iki adet bono olduğu, bonoların keşidecisinin …, lehtarının … olduğu, her iki bononun kefil sıfatıyla davacı tarafından imzalandığı, davacının imza inkarında bulunmadığı, bonoların lehtarın cirosuyla takip alacaklısı …’a devredildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nun 778. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında uygulanması gereken aynı Kanun’un 701. maddesi gereğince; bononun yüzüne konulan her imza aval niteliğinde olduğundan ve bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu ibare, aval olarak nitelendirileceğinden, takip dayanağı senedi kefil sıfatıyla imzalayan davacı aval veren sıfatını taşır.
Bir kimsenin temel ilişkiye istinaden kambiyo taahhüdünde bulunmuş olması halinde, bu taahhüdünden dolayı kambiyo hukukuna ilişkin usul ve esaslar geçerli olacağından kambiyo senedinde “bonoda” keşideci lehine aval veren davacının taahhüdü kambiyo ilkelerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Aval, bir poliçe borcunun, ticari senetler hukukuna göre tekellüf edilmesidir. Aval ile güdülen amaç, poliçenin (bononun, çekin) ödeneceği hususunda verilen teminatla, ona tedavül kolaylığı sağlamaktır. Güvenilir bir imzanın, poliçenin ödeneceğini garantilemesi ve gerektiğinde bizzat ödemede bulunacağını belirtmesi, senede güven duyulmasını sağlar; hamilin bu senedi kolaylıkla devretmesine imkan verir. Aval, poliçe ile borç altına girmiş olanlardan birinin lehine verilerek, poliçenin ticari hayattaki tedavülünün kolaylaşması sağlanır. Aval, bir tür kefalet olmakla beraber, Borçlar Kanunundaki kefaletten farklı sonuçları içerir. Senet üzerine yazılan tek taraflı ve bağımsız bir kambiyo taahhüdüdür. Aval veren, poliçe nedeniyle sorumludur ve sorumluluğu fer’i değil, aval verdiği kişiyle aynı seviyededir. Aval verme, bir teminat niteliğinde olduğundan, avalist, lehine aval verdiği kişi hangi şartlarla senetten sorumlu ise, kendisi de borçtan o şekil ve kapsamda sorumlu olur. Sorumluluğu tali bir sorumluluk olmayıp, müteselsil sorumluluktur. Halbuki, kefalette önce asıl borçluya müracaat etmek mecburiyeti vardır.
TTK’nun 702/3. Maddesi gereğince aval veren kimse, bono bedelini ödediği takdirde bonodan dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kimseye karşı bonodan doğan hakları iktisap eder.

Davacı; davalı … ile … arasında imzalanan harici satış sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, dava ve takibe konu bonolar davacı tarafından avalist sıfatıyla imzalanmıştır. TTK’nun 702/2. maddesinin “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olduğu” hükmü karşısında avalis senetteki şekil eksikliği dışında asıl borçlu ile lehdar arasındaki ilişkiden dolayı menfi tespit talebinde bulunamaz.
İyi niyetli hamile karşı aval verenin sorumluluğu bu olmakla birlikte somut olayda davacı vekilince hamil …’ın senetleri devraldığı lehtar (aynı zamanda davalı) … ile birlikte hareket ettiği (senedin ödenmesini sağlamak amacıyla senedin devralındığı), bu haliyle bile bile borçlunun zararına hareket edildiği iddiasında bulunulmuştur. (TTK madde 687/1) Bu yöndeki iddianın ispatı her türlü delille mümkündür.
Hal böyleyken senet hamili davalı …’ın bile bile borçlunun zararına hareket ederek senedi devraldığına dair iddiaların ispatı yönünden tanık ve yemin deliline dayanıldığı gözetilerek bu yöndeki davacı delilleri toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; davalı hamil …’ın kötü niyetli hamil olduğuna ilişkin iddialar yönünden araştırma yapılıp (İlk derece mahkemesi kararına karşı sadece davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu da gözetilerek) hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece eksik araştırma ve hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden karar verildiği anlaşıldığından davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01.03.2022 tarih ve 2020/233 Esas-2022/321 Karar sayılı kararın, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 04/07/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.