Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1223 E. 2022/1088 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1223 – 2022/1088
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1223
KARAR NO : 2022/1088

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2022
NUMARASI : 2021/464 – 2022/381 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu ve ileriki yıllardaki desteği ……’ın 27/11/2007 tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu 58 ED 773 plakalı aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, müteveffanın vefatına sebebiyet veren aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, murisin vefatından sonra geride destekten yoksun kalan olarak müvekkilinin kaldığını, bu kazada desteğini kaybeden müvekkilinin yaşadığı ve yaşayacağı acıyı tarif etmenin mümkün olmadığını, vefat eden desteğinden hem bedeni hem de maddi ve manevi olarak yardım alan ve alacak olan bu desteğe muhtaç olan ve olacak olan müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara maruz kaldığını beyan ederek müvekkili için 10.000 TL (belirsiz alacak) destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından davacıya 21.02.2008 tarihinde ödeme yapıldığını, taraflar arasında imzalanan ibraname gereğince müvekkil şirketin söz konusu borçtan ibra edildiğini, ibraname ve ödeme tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra dava açıldığı gözönünde bulundurularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, kusur oranının ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması gerektiği, aksi takdirde asgari ücret esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacının davasının bedel artırım dilekçesi dikkate alınarak kabulü ile, 68.216,00 TL’nin kısmi ödeme tarihi olan 21/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından müteveffa …..’ın vefatı nedeniyle 21/02/2008 davacı ….’a 8.854 TL, dava dışı …’a ise 2.930 TL ödeme yapıldığını ve ibraname imzalandığını, ibranamenin imzalandığı tarihten itibaren 2 yıllık süre geçtikten sonra dava açıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mevzuata aykırı olduğunu, müteveffanın 18 yaşından itibaren gelir kazanacağı gözetilerek hesaplama yapılması gerekirken 2 yaşında vefat eden müteveffa için kaza tarihinden itibaren 16 yıllık süre için tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, hesaplamanın progresif rant yöntemi yerine aktüeryal yöntemlerle yapılması ve %1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili müvekkilinin oğlunun 27/11/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu vefat ettiğini belirterek şimdilik 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatını faiziyle davalıdan tahsilini istemiş;
Davalı vekili ise kazadan sonra ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, KTK 111. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir.
Davalı vekili aşamalarda kazadan sonra davacıya ve eşine ödeme yapıldığını ve karşılığında ibraname aldığını ısrarla ileri sürmüş ancak mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığı gibi gerekçede de buna ilişkin bir değerlendirme yoluna gidilmemiştir.
Davalı tarafından kazadan sonra 21/02/2008 tarihinde davacının hesabına 8.854 TL ödeme yapılmış olup bu paranın belirtilen tarihte ödendiği hususu taraflar arasında ihtilaf konusu da değildir. Her ne kadar dosyada mevcut ibranamede tarih belirtilmemiş ise de, ibranamenin en geç ödeme tarihi olan 21/02/2008 tarihinde düzenlenmiş olduğunun kabulü gerekmiştir. Davacı vekili böyle bir ibraname vermediklerini, ibranamedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia etmiştir.
2918 sayılı KTK.’nun 111. maddesinde, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceği düzenlenmiştir. KTK’nın 111. maddesindeki düzenlemenin açıkça “anlaşmalar veya uzlaşmalar”a yönelik olduğu unutulmamalıdır. Dosyadaki ibranamenin kimin tarafından düzenlendiği ihtilaf konusudur. Davalı vekili ibranamenin davacı tarafından düzenlendiğini belirtirken davacı vekili ise müvekkilinin herhangi bir ibranameye imza atmadığını belirtmiş hatta böyle bir ibraname varsa imza inkarında bulunduklarını ileri sürmüştür. Bu iddialara rağmen mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Davacının desteği çocuk …. kaza tarihinde 2 yaşındadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ölenin 2 yaşından itibaren toplam destek süresinin 71 yıl olduğu belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında ölenin çocuk olması halinde 18 yaşından itibaren çalışmaya başlayarak destek olacağı (Yargıtay 17 HD’nin 2015/14592 Esas, 2018/7575 Karar sayılı ilamı) kabul edilmesine rağmen bu uygulamaya aykırı olarak düzenlenen rapora itibar edilmesi de yerinde olmamıştır.
Davalı vekili ölenin çocuk olduğu dolayısıyla yetiştirme giderlerinin tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini belirtmesine rağmen mahkemece bu hususta da bir araştırma yapılmamıştır. Desteğin çocuk olarak ölmesi halinde anne ve baba çalışıyor ise destek tazminatından %5 oranında yetiştirme giderinin düşülmesi gerektiği, şayet çalışmıyorlar ise yetiştirme giderinin tazminattan düşülemeyeceği Yargıtay’ın tazminat dairelerinin yerleşik içtihatları gereğidir. Bu itibarla mahkemece davacının çalışıp çalışmadığı araştırılmamış, yetiştirme gideri konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Ölenin çocuk olduğu, davayı sadece annesi olan davacının açtığı ancak babası …….’ın da hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda babanın destek payının ayrılmaması da yerinde olmamış bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da kabulü gerekmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle davalı vekiline ibranamenin aslını sunması için kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde ibraname aslı sunulduğu taktirde davacının imza örneklerinin ilgili yerlerden getirtilip bir grafolog bilirkişiden ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı noktasında rapor almak, ibranamedeki imzanın davacıya aidiyeti tespit edildiği taktirde hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar vermek;
Şayet ibranamenin aslı sunulamaz veya sunulmasına rağmen imzanın davacıya aidiyeti tespit edilemez ise ortada geçerli bir anlaşmanın olmadığı ve ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek dosyanın başka bir bilirkişiye tevdi edilerek ilk olarak öncelikle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi için ödeme tarihindeki veriler yani 21/02/2008 tarihindeki veriler dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez yapılan ödemenin de güncellenmesi gerektiği dikkate alınarak, ölenin 18 yaşından itibaren destek olacağı ve hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması;
Bilirkişice tazminat hesabı yapılırken karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek; tazminat hesaplamasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek rapor tarihindeki veriler (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması;
Bulunacak tazminat miktarından davacının çalıştığı tespit edildiği taktirde %5 yetiştirme giderinin düşülerek karar vermekten ibarettir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/03/2022 tarih ve 2021/464 Esas, 2022/381 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı