Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1150 E. 2022/1024 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1150 – 2022/1024
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1150
KARAR NO : 2022/1024

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP : C

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : 2017/147 – 2022/200 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/08/2015 tarihinde sürücü ….’in sevk ve idaresinde bulunan 34 BD 5525 plakalı aracın tek taraflı yapmış olduğu trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, kazanın oluşumunda kusurlu bulunan 34 BD 5525 plakalı aracın sigortacısı olan davalı şirkete tazminat ödenmesi hususunda başvuru yapıldığını ve müvekkiline 17.972,54 TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin müvekkilinin mağduriyetini karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davalı sigorta şirketinin müvekkiline ödemekle mesul olduğu bedensel hasar tazminatının şimdilik 1.000 TL’lik kısmının davalıya yapılan başvurunun 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur tespitinin ATK tarafından belirlenmesi gerektiğini, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını ve yapılan hesap sonucundan müvekkil şirketçe yapılan ödemenin ve güncellenmiş faizinin mahsup edilmesi gerektiğini, bakiye tazminat hesaplanması halinde, faiz başlangıç tarihinin “borcun talep edilebilir hale geldiği” hesap raporu tarihi olarak dikkate alınmasını ve yasal faize hükmedilmesini, SGK’dan davacıya rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Açılmış bulunan davanın kabulü ile, davacının geçici iş gücü kaybı tazminatı olarak 2.731,29 TL, sürekli iş gücü tazminatı olarak 39.657,43 TL toplamda 42.388,72 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından kaza sonrası davacıya ödeme yapıldığını, müvekkilin poliçe hükümlerini yerine getirdiğini, karara dayanak bilirkişi hesap raporunda müvekkil tarafından yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılmadığını, ödeme tarihinden bugüne faiz güncellemesi yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, maluliyete dayalı maddi tazminat davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
30/08/2015 tarihinde 34 BD 5525 plakalı aracın Kurşunlu İlçesi istikametinden Çerkeş İlçesi istikametine seyir halinde iken tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazası sonucunda araç içerisinde bulunan davacının yaralandığı, yaralanma sonucu iş bu davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, kararı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna getirdiği anlaşılmıştır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’ine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından 23/08/2019 tarihli rapor alınmış, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen bu rapora itiraz üzerine tekrar aynı yerden 2. bir rapor alınmış ve bu rapora itibar edilerek aktüerya hesabı yapılmıştır. Aynı kurulun 15/11/2019 tarihli maluliyete ilişkin raporu Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe göre düzenlenmiştir. Halbuki kaza tarihinin 30/08/2015 olduğu gözönüne alındığında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin dikkate alınması gerekirken yanlış yönetmeliğe göre alınan maluliyet oranına itibar edilmesi yerinde olmamıştır.
Öte yandan mahkemece bu maluliyet raporundan sonra aktüerya bilirkişisi Funda Kul’dan kök ve ek raporlar alınarak sonuca gidilmiştir. Bu bilirkişinin düzenlediği raporlar PMF 1931 Yaşam Tablosu dikkate alınarak oluşturulmuştur. Yargıtay 4. HD’nin 2021/3173-2944 E.K. sayılı ilamında artık uygulamada TRH 2010 tablosunun uygulanmasının zorunlu olduğu belirtilerek bu şekildeki hesaplamada %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Dolayısıyla artık yerleşmiş uygulamaya aykırı olarak düzenlenen rapora itibar edilerek sonuca gidilmesi yerinde olmamış bu anlamda davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince tekrar KTÜ Adli Bilimler Enstitüsünden maluliyet raporu alındıktan sonra davacı için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek; tazminat hesaplamasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek rapor tarihindeki veriler (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması, ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin ödeme tarihine göre yeterli olup olmadığı, yeterli değil ise güncellemesinin yapılması ve nihai tazminat miktarının bulunması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 tarih ve 2017/147 Esas, 2022/200 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı