Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/892 E. 2021/1252 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/892 – 2021/1252
T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/892
KARAR NO : 2021/1252

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2014/417 Esas 2021/61 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maktulün sevk ve idaresindeki …… plakalı araç ile yaptığı kaza sonrası vefat ettiğini, kaza neticesinde mirasçı müvekkilinin maddi zararı olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 97. maddesi gereğince kazaya sebebiyet verenin trafik veya kasko poliçesi hazırlayan sigorta şirketi tarafından müvekkilinin zararlarının karşılanması gerektiğini, olay neticesinde maddi/manevi zarar gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin yasal talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat destekten yoksun kalma, cenaze masraflarının haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin 2014/267 esas sayılı dosyasında dava konusu kazada vefat eden müteveffanın nikahsız eşi olduğunu iddia eden davacı tarafından dava açıldığını, müteveffanın babası tarafından İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/204 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, yargılama sonucunda verilen kararın temyiz edildiğini ve dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, dava dosyalarının birleştirilmesini, mahkeme aksi takdirde bekletici mesele yapılması talep ettiğini. Esasa ilişkin beyanlarında bedeni tazminat taleplerinin teminatı sigortalısının kusurlu olması halinde kusur oranı ile sınırlı olmak üzere kişi başı azami 225.000 TL olduğunu, kazada müvekkili şirkete sigortalı aracın sürücüsü olduğunu, kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, davacının taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi temanatı dışında olduğunu, trafik kazası sonucu ölen sürücünün desteğinden yoksun kalanların sorumluluğu sigortacısına yöneltebilecek yansıma yolu ile oluşan zararla ilgili tazminat istemlerinin tutarı işletene karşı ileri sürebilecekleri tutar kadar olduğunu, sürücünün ölümü nedeniyle davacılar yararına destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, murisin takması zorunlu emniyet kemerini takmadığını, bu nedenle müterafik kusuru bulunduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacı müteveffa oğlunun kullanmış olduğu ….. plakalı aracı ile trafik kazası sonucu oğlunun desteğinden yoksun kaldığından tazminat talebinde bulunduğu, müteveffanın babası yönünden Yargıtay tarafından onaylanarak kesinleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/204 Esas 2014/141 Karar sayılı dosyasında aldırılan kusur raporunda müteveffanın asli ve tek kusurlu olduğunun belirtildiği, kaza tarihinde ….. plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafınca sigortalandığı, aldırılan aktüerya bilirkişi raporunda davacının 52.736,23 TL tazminat bedeline hak kazandığının belirtildiği, bu bedelin poliçe sigorta limit sınırında kaldığı, bilirkişi raporunun denetime açık karar vermeye elverişli olduğu,hesaplama yönteminin de doğru olduğu dikkate alınarak aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar karar duruşmasında işleyecek faiz yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletileceği yönünde karar kurulmuş ise de bu durumun sehven yazıldığı, 52.736,23 TL’nin dava tarihi olan 15.10.2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği” gerekçeleriyle Açılmış bulunan davanın kabulü ile, 10.000 TL’nin dava tarihi olan 15/10/2014 tarihinden, 42.736,23 TL’nin ıslah tarihi olan 10/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; 10.000 TL’nin dava tarihi olan 15/10/2014 tarihinden, 42.736,23 TL’nin ıslah tarihi olan 10/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesinin herhangi bir hukuki gerekçesi bulunmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olan 03.07.2012 olması gerektiğini, davalı tarafın davayı istinaf etmesinin hukuki bir yararı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulünü, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddini, Trabzon Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/417 E. ve 2021/61 K. sayılı kararının yalnızca faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasını, faiz başlangıç tarihinin kaza tarihi olan 03.07.2012 tarihinden itibaren hükmedilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm kurulması hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, KTÜ Farabi Hastanesi tarafından düzenlenen Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağından görüleceği üzere müteveffanın ölüm sebebi “Genel beden travmasına bağlı kafatası, fasiyal kemikler ve boyun omur kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve iç organ yaralanması” olarak belirtildiğini, bu hususlar göz önüne alındığında müteveffa eğer takılması zorunlu emniyet kemerini kullanmış olsaydı vefatının önüne geçilebileceğini, tazminat hesabı yapılırken en az %20 oranında indirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulünü, %20 müterafik kusur indirimi uygulanarak yeniden hüküm kurulmasını, aksi halde yeniden yargılanması için yerel mahkemeye gönderilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen ölümden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; 04/07/2012 tarihinde davacının oğlu ……’ın kullanmış olduğu ……. plakalı araç ile yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası sebebiyle vefat ettiği, müteveffanın babasının daha önce İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/204 Esas sayılı dosyasında dava açarak 18.287,34 TL ödenmesine karar verildiği, poliçe limitinin 222.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, mahkemesince dosyada aktüer bilirkişiden rapor alınarak davacının destekten yoksun kalma tazminatın 52.736,23 TL olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporu da baz alınarak bu miktara hükmedildiği ancak kısa kararda sehven yanlış yazıldığından gerekçeli kararın da kısa kararla uyumlu olması gerektiğinden, 10.000,00 TL’ye dava tarihinden, 42.736,23 TL’ye ıslah tarihi olan 10/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
İstinaf yoluna gelen davacı vekili, faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olması gerektiğini, o da olmaz ise dava tarihinden itibaren faiz verilmesi gerektiğini, mahkemenin de bu hususu yanlış yaptığını açıkladığını belirtmiştir. Dosya incelendiğinde olayın haksız fiilden kaynaklandığı, dava tarihinden önce sigorta şirketine her hangi bir başvurunun bulunmadığı, bu haliyle sigorta şirketine yönelik faiz talebinin dava tarihi itibariyle olması gerektiği görülmüş, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf yoluna gelen davalı vekilinin davada müterafik kusur indirimi yapılmadığı, müteveffanın emniyet kemerinin olmadığı, olsa idi zararın meydana gelmesini veya azaltılmasını sağlayabileceğini belirttiği görülmüştür. “…Davacıların, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı gözetildiğinde desteğin müterafik kusurunun da evleviyetle davacılara yansıtılamayacağının kabulü gerekir. (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK’nun 16.01.2013 gün ve 2012/17-1491 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca) Bu nedenle, desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağına ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında, davacıların, destekten yoksun kalma zararının tespitinde desteğin müterafik kusuru oranında tazminattan indirime gidilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir…”(Yargıtay 17. HD. 18/07/2021 tarih 2020/12901 Esas 2021/1573 Karar vb.). Bu ilamdan da anlaşıldığı üzere davacı salt ölenin mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan 3. Kişi sıfatıyla dava açmıştır, kaldı ki; desteğin müterafik kusurunun varlığına ilişkin tespit dosya da mevcut değildir. Bu husustaki ispat külfeti davalı sigorta şirketindedir. Tüm bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; davalı yönünden istinaf başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı taraf yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile yapılan yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından mahkemesince verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırılan karar yerine geçmek üzere yeniden esasa ilişkin hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf yasa yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE.
a-Alınması gerekli 3.602,41 TL harçtan istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan 900,61 TL peşin harcın mahsubu ile 2.701,80 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA.
b-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA.
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı aleyhine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA.
2-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının KABULÜ ile; Trabzon Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 03/02/2021 tarih, 2014/417 Esas 2021/61 Karar Sayılı hükmün HMK’nun 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Açılmış bulunan davanın KABULÜ ile, 52.736,23 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
b-Alınması gereken 3.602,41 TL karar ve ilam harcının peşin ve ıslahla alınan ‭180,17‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.422,24 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
c-Davacı tarafından yatırılan başvuru, peşin ve ıslah harcı toplamı olan 205,37 TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 7.655,71 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
e-Davacının yapmış olduğu yargılama gideri olan 1.071,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
f-Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE.” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE.
3-Davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan harcın talep halinde DAVACIYA İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan, istinaf kanun yoluna başvuru harcı, posta masrafı olmak üzere 232,60 TL’nin davalıdan tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE.
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davacı yararına vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA.
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı ikmali/iadesine ilişkin işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362-(1)/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 28/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye- Katip-
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı