Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/760 E. 2021/882 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/760 – 2021/882
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/760
KARAR NO : 2021/882

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2021
NUMARASI : 2016/36 – 2021/82 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR :
VEKİLLERİ : Av.

İHBAR OLUNANLAR :
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 26/09/2014 tarihinde halsizlik ve hafif karın ağrısı şikayeti ile Trabzon Kanuni Hastanesine müracaat ettiğini, yapılan tetkik ve muayeneler sonucu Trabzon Ahi Evren Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini, dava dışı Doç. Dr. …. ile Dr. …..’ın Trabzon Kanuni Hastanesi ve Trabzon Çukurçayır Sağlık Ocağında yapılan tahlilleri inceleyerek ve kendileri tahlil yapmadan davacının kalbinde kitle olduğu ve kalp ameliyatı olması gerektiğine karar verdiklerini, reşit davacının ameliyat olmak istememesi üzerine davacının babasını hastaneye çağırdıklarını ve davacının ameliyat olmaz ise öleceğini söyleyerek ameliyat izni aldıklarını, davacının izni olmadan vücut bütünlüğüne yapılan müdahalenin hukuka aykırı olduğunu, ameliyattan sonra davacının 12-13 saat uyanmaması üzerine yapılan tetkiklerde davacının beyninin anadamarında pıhtı attığının tespit edildiğini, davacının yaşanan olaylar nedeniyle 1 yıl fizik tedavi gördüğünü sonrasında mahkemece kısıtlanarak vesayet altına alındığını, davacının bitkisel hayatta olmasının ve %100 sakat kalmasının ameliyat sonucu olduğunu, hastanede ameliyat ve tedaviler için alınan izinlerin hiçbirinin davacıya ait olmadığını, davacıyı ameliyat eden dava dışı doktorların davalı sigorta şirketleri tarafından Tıbbi Kötü Uygulama Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalandıklarını beyan ederek davacı için 400.000 TL manevi tazminat, 5.000 TL geçici – sürekli sakatlık – işgörememezlik zararı tazminatı ve 5.000 TL refakatçi – bakıcı giderinin – zararı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …… Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı Dr. ……’ın 04/08/2014 – 04/08/2015 tarihleri arasında Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava dışı sigortalının tıbbın gerektirdiği azami beceriyi gösterdiğini ve yapılabilecek en iyi tedaviyi yaptığını, aksini davacının kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafın tazminat taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu, tazminat hakkının doğabilmesi için hukuka aykırı eylem, bu eylem sonucu ortaya çıkmış zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, manevi tazminat talebinin zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ……. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı Dr……’ın dava konusu olay tarihi olan 26/09/2014 tarihi itibariyle müvekkili şirketin sigortalısı olmadığını, sigorta süresi dışında yapılan tıbbi müdahalenin poliçe kapsamı dışında olduğunu, dava dışı Dr. …’ın dava konusu olay tarihinde bir prim ödemesi bulunmadığını, dava konusu olayda davacıda meydana gelen sonuç ile dava dışı doktorun tıbbi uygulaması arasında bir illiyet kurulamadığını, dava dilekçesinde talep edilen tutarların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin rızası olmadan yapılan müdahalenin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinden ameliyat öncesi aydınlatılmış muvafakat, rıza ve onam alınmadığını, hasta haklarının hiç birisinin kullandırılmadığını, hasta yatış formu ve onam formlarındaki imzaların müvekkile ait olmadığının raporla sabit olduğunu, bu imzalar üzerinde ATK’dan rapor aldırılmasına yönelik taleplerinin mahkemece değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, tıbbi müdahaleden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince ana dosya olan 2016/36 esas sayılı dosya ile yine aynı mahkemenin 2017/148 esas sayılı dosyasının birleştirilmiş olduğu görülmüştür.
HMK’nın 166. ve devamı maddeleri uyarınca, davaların birleştirilmesine karar verilmesi halinde her bir dava bağımsızlığını koruyacak olup sadece birleşen davaların yargılaması birlikte yürütülecektir. Bu durumda mahkemece birleşen her bir dava için HMK’nın 297. maddesine uygun olacak şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ve sair hususlar her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir.
Somut olayda mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ortada tek bir dava varmış gibi düşünülerek, birleşen her bir davaya ilişkin ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece verilen kararın kanun yolu denetimine tabi tutulmasına da olanak bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, asıl ve birleşen davalar için ayrı ayrı ve infazı kabil şekilde hüküm kurulması, harç, vekalet ücreti, yargılama giderleri ve sair hususların asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen kararın HMK’nın 297, 355 ve 353/1-a-4 maddeleri gereğince re’sen kaldırılmasına, dava dosyasının yukarıda yapılan açıklamalara uygun yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2021 tarih ve 2016/36 Esas, 2021/82 Karar sayılı ilamının HMK’nun 297, 355 ve 353/1-a-4 maddeleri uyarınca re’sen KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVACIYA İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 08/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı