Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/662 E. 2021/771 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/662
KARAR NO : 2021/771

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2020
NUMARASI : 2019/210 Esas-2020/69 Karar

DAVACI : … -…
Derecik Mah. Derecik Yeni Cad. No:13 İç
Kapı No:2 Akçaabat/ TRABZON
VEKİLİ : Av. … CURA
[16104-01843-29696] UETS
DAVALI : 1-…
Sahil Cad. Pazarkapı Mah. No:103
Ortahisar/ TRABZON
VEKİLİ : Av. …
[16377-73453-93190] UETS
DAVALI : 2-AYDIN TOPLU TEMİZLİK HİZMETLERİ VE İNŞAAT
TAAHHÜT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
Gülbaharhatun Mahallesi İnönü Caddesı
No:34/1 Ortahisar/ TRABZON

DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Aydın Toplu Tem. Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. adına Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/47 Esas sayılı dava dosyasında dava dışı SGK aleyhine dava açıldığını, yargılama sırasında davacı şirketin ticaret sicil kaydının davalı … Müdürlüğünce TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca re’sen terkin edildiğinin öğrenilmesi sonrasında taraf teşkilini sağlamak adına Aydın Toplu Tem. Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına ilişkin dava açmak üzere süre verildiğini, bu nedenle bu davanın açıldığını ileri sürerek Aydın Toplu Tem. Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına, ihya kararı verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası tarafından ihyası istenen şirketin üyelik işlemlerinin askıya alınması ve oda kaydının silinmesi nedeniyle ihyası istenen şirketin sicil kaydının TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca re’sen terkin edildiğini, terkin işlemlerinde usulsüzlük bulunmadığını, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından 6102 Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca resen Ticaret Sicilinden terkin edilmiş olan dava konusu Aydın Toplu Temizlik Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin ihyası için görülmekte olan, şirketin ihyası davası açılmış ise de; 6102 Türk Ticaret Kanununun geçici 7/15. maddesi uyarınca, ”Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü amir olup, 6102 Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicilinden resen terkin edilen şirket ve kooperatiflerin ihyası davası için terkin tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür.
Somut olayımızda dava konusu Aydın Toplu Temizlik Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. 21/06/2013 tarihinde 6102 Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca resen Ticaret Sicilinden terkin edilmiş olup 6102 Türk Ticaret Kanununun geçici 7/15. maddesi uyarınca öngörülen 5 yıllık ihya davası açma hak düşürücü süre 21/06/2018 tarihinde dolmasına rağmen görülmekte olan dava hak düşürücü süre dolduktan sonra 27/05/2019 tarihinde açılmış ve bu nedenle davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar vermek gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” şeklindeki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını, taraf teşkilinin sağlanması adına ihya kararı verilmesi gerektiğini, mahkemece hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, TTK’nun geçici 7. maddesine istinaden terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nun yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4. fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11. bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut olayda terkin işlemi öncesinde gerekli ilan ve tebligatların yapıldığı dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak ticaret sicil müdürlüğünce dosya kapsamına ibraz edilen belgeler ve ticaret sicil müdürlüğü vekilince sunulan cevap dilekçesinden terkin gerekçesi olarak sadece ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesinin gösterildiği görülmektedir.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30.12.2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayımlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18.5.2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali Tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek Tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316)
Davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/540-2019/1798, 2018/2834-5605, 2020/5321-4339 Esas-Karar sayılı ilamları).
Öte yandan 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılmış ise de davalı …’nün TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan yani esasen terkin sebebi yapılamayacak bir husus uyarınca terkin işlemini gerçekleştirdiğinden kanunda öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı … müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/47 Esas sayılı dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması adına bu davanın açıldığı, davacı vekilince şirketin tasfiyesi için tasfiye memuru atanması talebinde de bulunulmuş ise de taraf teşkilinin sağlanması adına ihya isteminde bulunulduğu gibi ihyası istenen şirketin tasfiyeye tabi tutulmasına bu aşamada gerek olmadığından tasfiye memuru atanmasına da ihtiyaç olmadığı, davacı vekilince 30.09.2019 havale tarihli dilekçe ile dava uyarınca yargılama gideri ve vekalet ücreti de talep edilmediği gözetilerek davalı … yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Bunun yanı sıra 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesine dayalı olarak açılan ihya davalarında terkin edilen şirket temsilcisine husumet düşmeyeceğinden ve TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen ve bu suretle tüzel kişiliği de sona eren şirkete ihya davasında husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp, ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne husumet tevcihi yeterli ve gerekli olduğundan Aydın Toplu Tem. Hiz. ve İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nun 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri uyarınca kaldırılarak davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı şirket aleyhine açılan davanın husumetten reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2020 tarih ve 2019/210 Esas, 2020/69 Karar Sayılı kararının HMK’nun 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
B-KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1)Davalı … aleyhine açılan davanın KABULÜ ile; …nün 11337 sicil numarasına kayıtlı iken 21.06.2013 tarihinde re’sen sicil kaydı terkin edilen …’NİN İHYASINA, davacının tasfiye memuru atanmasına yönelik talebinin REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde tescil ve ilan edilmek üzere ilk derece mahkemesince …ne yazı YAZILMASINA,
3-Davalı şirket hakkındaki davanın HUSUMETTEN REDDİNE,
4-Peşin alınan harcın mahsubuyla bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Talep olmadığından davalı … aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7)Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın yatırana İADESİNE,” şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
C-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVACIYA İADESİNE,
Ç-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
D-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
E-Kararın kesinleştirme, harç ikmali/iadesi, gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
F-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 24/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.