Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/659 E. 2021/738 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/659
KARAR NO : 2021/738

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2020/189 Esas 2020/458 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : …
DAVANIN KONUSU : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tacir olmadığını ücreti karşılığında talep edenlerin evlerini temizlediğini, davalının ise temizlik maddesi satmakta ve tacir olduğunu, müvekkili ile davalının bir kısım temizlik malzemesi ve bir miktar nakit borç alış-verişi hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin alacağı temizlik malzemesine karşılık davalıya 20.000,00 TL bedelli bonoyu, alacağı borç paraya karşı ise 5.000,00 TL bonoyu düzenleyip davalıya teslim ettiğini, davalının bu bonolara karşılık ne temizlik malzemesini teslim ettiğini, ne de borç parayı müvekkiline teslim ettiğini, ancak bonoların vadesi geldiğinde icra takibine konu ettiğini, bono bedellerinin müvekkilinden talep ettiğini, arabuluculuk başvurusunu yaptıklarını, arabuluculuk toplantısı sonucunda davalı ile anlaşamadıklarını, takibin durdurulmasına, 02/06/2008 tanzim tarihli 24/06/2008 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli, 02/06/2008 tanzim tarihli 24/07/2008 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli bono ile ilgili olarak müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine, haksız takip nedeni ile davalının müvekkile bono bedellerinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kendisinin belgelerin düzenlendiği tarihte tacir olmadığını, davacı ile tanışıklığının bulunduğunu, davacını … Şti. adına bir çeke imza atacak kadar yetkili olduğunu, davacının kendisinden borç para istemesi üzerine senet düzenlenmesi halinde borç vereceğini, dava konusu senetlerin mal karşılığı olmayıp nakit para borcu karşılığı tanzim edildiğini, buna rağmen senetleri doldurup altını imzalayan davalının senetlerden birine “malen” yazarak senedi doldurduğunu, davacının kendisine olan borcuna istinaden ilk önce 20.000,00 TL’lik bononun düzenlendiğini, daha sonra 5.000,00 TL’lik bir bono daha düzenlendiğini, davacının kendisine olan borcunu ödemediğini, davacı aleyhine icra takibi başlattığını, icrai işlemin durdurulması için bu davayı açtığını, davacının davasının düşürülmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davalı tarafça 02/06/2008 tanzim tarihli, 24/06/2008 vade tarihli, malen kayıtlı, 20.000,00 TL bedelli ve 02/06/2008 tanzim tarihli, 24/07/2008 vade tarihli, nakden kayıtlı, 5.000,00 TL bedelli bonoların tanzim edilerek davacıya verildiği, bono bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacı aleyhinde Trabzon İcra Müdürlüğünün 2015/103938 esas sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edildiği, davacı tarafça, bonolara konu mal ve borç paranın kendisine teslim edilmediğinden bahisle bu bonolardan kaynaklı davalıya borçlu olunmadığı iddiası ile görülmekte olan menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/19-1622 Esas – 2015/1238 Karar sayılı ilamında; “Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. Nihayet, “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768 sayılı ilamı).” Davalı sunduğu cevap ve yazılı beyan dilekçelerinde malen kayıtlı bononun da borç para karşılığı tanzim edildiğini, mal satımı ile ilgili olmadığını ileri sürmüş ise de bu yönde bir delil sunmamıştır. Fakat bununla birlikte davacı taraf da malen kayıtlı bononun temizlik malzemesi satışına yönelik tanzim edildiğini kabul etmekle birlikte temizlik malzemelerinin teslim edilmediğini ileri sürerek davasını açmıştır. Yukarıda yer verilen Hukuk Genel Kurulu ilamında da belirtildiği gibi “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu-davacı tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının artık bono konusu malı teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir. Tam bu noktada açıklamak gerekmektedir ki; davacı vekili dava dilekçesinde davalının tacir olup temizlik malzemesi sattığını iddia etmiş daha sonra mahkememize sunduğu 28/09/2020 havale tarihli yazılı beyan dilekçesinde ise davalının çamaşırhane işlettiğini kendi çamaşırhanesi için toptancıdan ucuza aldığı temizlik malzemelerini cüzi karla davacıya sattığını, bu bononun da belirtilen şekilde temizlik malzemesi satışı için tanzim edildiğini ileri sürmüştür. Ama dosyada mübrez davalının çamaşırhanesinin İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsat sureti incelendiğinde, davalının iş yerinin 17/07/2008 tarihinde açıldığı, dava konusu her iki senedin tanzim tarihlerinin 02/06/2008 olduğu da dikkate alındığında dava konusu senetler tanzim edildiğinde davalı tarafından işletilmekte olan bir çamaşırhanenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani davacı taraf davalının çamaşırhanesinden temizlik malzemeleri satın alıp karşılığında senet verdiğini iddia ettiği tarihte davalının çamaşırhanesi dahi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafın iddiaları dosya bütünü ile örtüşmemekte ve tarafımızca samimi bulunmamaktadır. Öte yandan dava konusu senetlerin tanzim tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında görülmekte olan davanın, bedelsiz olduğu iddia edilen dava konusu senetlerin tanzimi üzerinden 12 yıldan daha uzun bir süre geçtikten sonra açılmıştır. Davalıya karşılıksız bonoları veren davacının 12 yıl bekledikten sonra böyle bir menfi tespit davası açması da hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir.
Davalının kötü niyet tazminatı talebine de değinmek gerekir ise, bilindiği gibi kötü niyet tazminatı aleyhinde takip başlatılan takip borçlusu tarafından istenebilir. Davalı dava konusu olayda borçlu değil alacaklı konumdadır. Bu nedenle kötü niyet tazminatı talep edebilmesi mümkün değildir. Alacaklı taraf haksız borca itiraz sebebi ile takibin durması halinde icra inkar tazminatı talep edebilmektedir ki somut olayımızda böyle bir durum yani davalının başlattığı takibin durması gibi bir olay söz konusu değildir. Bu nedenlerle davalı alacaklının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak davacı bono karşılığı mal ve nakiti aldığını bono ile ikrar etmiş olup aksini ispat edememiş iddiaları tarafımızca muteber bulunmamış” gerekçeleriyle davanın reddine, karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan mal ve ödünç para almak için 2 adet senet teslim ettiğini, müvekkilinin tacir olmayıp herhangi bir ticari işletmesinin bulunmadığını, müvekkilinin davalıya güvenerek, 02.06.2008 tarihinde hem alacağı mala karşılık hem de alacağı borç paraya karşılık iki bonoyu da düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, ancak davalının müvekkili ile yaptığı anlaşmaya sadık kalmayarak ne birinci bononun karşılığındaki temizlik malzemesini ne de ikinci bononun karşılığındaki borç parayı müvekkiline teslim etmediğini, müvekkilinin davalıyı bu konuda defalarca uyardığını, ancak davalının kötü niyetli olarak hareket edip söz verdiği mal ve ödünç parayı vermediğini, yerleşik içtihatlara göre mal teslim edildiğine dair ispat külfetinin lehtarda olduğunu. Davalının iş yeri ruhsatının senet düzenleme tarihinden sonra olması nedeniyle iddiaların mahkemece samimi bulunmadığını, hayatın olağan akışında bir çok işletme sahibinin işletmesini kendi şahsi borçları veya başkaca sorunlar nedeniyle kendi üzerine açmadığını, davalı senet düzenleme tarihinden öncede işletmesi bulunduğunu, davalının bu işletmeleri kendi adına değil başkaları adına açması açısında önemli bir sebebinin öğretmen oluşu ve devlet memuru olarak görev yapması olduğunu, devlet memurları ticari bir faaliyette bulunamayacaklarından dolayı davalının emekli olana kadar işletmesini akrabaları veya arkadaşları üzerine açtığını, emekli olduktan sonra işletmesini kendi adına açtığını, bu nedenle işyeri açma tarihinin senet düzenleme tarihinden sonra olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile takibin durdurulmasına, Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/189 Esas 2020/458 Karar 10.12.2020 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, Trabzon İcra Müdürlüğünün 2015/103938 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe dayanak bono nedeni ile borcun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacı 24/06/2018 vade tarihli malen kaydı bulunan 20.000,00 TL bedelli bono ile 24/07/2008 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli bonolar sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı hakkında Trabzon İcra Müdürlüğünün 2015/103938 Esas (2008/9334 eski no) ile icra takibinin devam ettiği görülmüştür. Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde ve beyanlarında takip dayanağı bonoların borç para karşılığında verildiği malen kaydının davacı tarafından yazıldığını beyan etmiştir. Bu sebeple davalı 20.000,00 TL bedelli bonoyu talil etmiştir.
Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Ne var ki lehtar senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunursa ispat yükünü üzerine alır. Somut olayda davaya konu 20.000,00 TL bedelli bonoda ihdas nedeni olarak malen kaydı bulunmakta olup davalı da bu bononun borç olarak alındığını beyan etmiştir. Davacı taraf mahkemenin kabulünün aksine borç olarak para almadığını malların da kendisine teslim edilmediğini beyan etmektedir. Bu sebeple ispat külfeti kendisinde olan davalı malın teslim edildiğini ispat edemediği gibi vermiş olduğu borç paranın varlığını da ispat edememiştir. Bu yüzden 20.0000,00 TL bedelli bono yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekir iken yanlış gerekçe ile davanın bu bono yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir. Diğer 5.000,00 TL’lik bono ise nakden kaydını içerdiği anlaşıldığından bu bono yönünden verilen kararın doğru olduğu anlaşılmıştır.
Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılıp, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2020 tarih ve 2020/189 Esas, 2020/458 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA.
2)Kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere;
“a-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, 02/06/2008 tanzim tarihli 24/06/2008 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli bono ile ilgili olarak davacının davalıya borcunun olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE.
b-Alınması gerekli 1.366,20 TL karar ve ilam harcının yargılama esnasında alınan 426,94 TL den mahsubu ile bakiye kalan 939,26 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA.
c-Davacı tarafından yapılan 54.40 TL başvuru, 426,94 TL peşin harç, 96.00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 577,34 TL nin kabul oranı (%80) üzerinden hesaplanan 461,874 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına.
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
e-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE.” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE.
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yatırılan karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE.
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 162,10 TL başvuru harcı ve 86,5 TL posta masrafı olmak üzere toplam 248,60 TL nin davalıdan tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE.
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA.
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı iadesine ilişkin işlemlerinin mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362-(1)/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 29/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

… … … …
Başkan-… Üye-… Üye-… Katip-…
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı