Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/531 E. 2021/675 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/531 – 2021/675
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/531
KARAR NO : 2021/675

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2019/185 Esas-2020/406 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki uyarınca düzenlenen faturalardan kaynaklı alacak nedeniyle davalı aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/6620 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, icra takibinin davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu faturalardan kaynaklı olarak davacının alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddiyle davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Yapılan yargılama sonucu toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava tarafı şirketler arasındaki ticari ilişkiye istinaden cari hesap tutulduğu, bu cari hesaba istinaden davacı şirket tarafından davalı şirkete karşı farklı tutarlarda toplam 19 adet faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla, Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/6620 Esas dosyası kapsamında 1.869.628,00 TL tutarlı takip başlatıldığı, davalı şirketin borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve davacı şirket tarafından görülmekte olan itirazın iptali davasının açıldığı sabittir.
Mahkememizce tarafların sunduğu tüm deliller toplanarak ve ticari defter ve kayıtlarının ibrazı sağlanarak konusunda uzman bir SMMM bilirkişiden, bilirkişi kök ve ek raporları alınmış ve sunulan raporlardan, dava konusu alacağın 1.141.168,82 TL tutarlı kısmına dair tarafların ticari defter ve kayıtlarında bir uyuşmazlık bulunmadığı, yani davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre de 1.141.168,82 TL tutarında davacı şirkete borçlu olunduğunun kayıt altında olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık bakiye kısım üzerinde bulunmaktadır ve davacı taraf ticari defterlerine göre bakiye kısım için de davacı şirketin alacaklı olduğu görülmekte ise de davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre ise araç satışlarından kaynaklı 882.000,00 TL nakit ödeme yapılarak bakiye kısma yönelik ödemenin gerçekleştirildiği bilgisi yer almaktadır. Her ne kadar SMMM bilirkişi ek raporunda araç satışına ilişkin nakit ödemenin davalı tarafça ispat edilemediği gerekçesi ile davacının tüm takip miktarı üzerinden alacaklı olduğu tespiti yapılmış ise de Mahkememizce bu tespit ve görüşe iştirak edilmemiş ve araç satışından kaynaklı bakiye kısım yönünden ek rapordan farklı yönde karar vermek gerekmiştir. Zira bilirkişi ek raporunda taraflar arasındaki araç satışına dair davalı şirket ticari defterlerinde yer alan nakit ödemenin davalı şirket tarafından ispat edilemediği iddia edilmiş ise de bu araçların satışına dair noter satış sözlemeleri incelendiğinde tüm araçların bedelinin ödendiği noter evrakında belirtilmiş olup bu araçları satın alan davalı şirketin araç bedellerini ödediği resmi yazılı senet olan noter araç satış sözleşmesi ile ispat edilmiş ve aksi yani araç bedellerinin ödenmediği savunması davacı tarafça (senede karşı senetle ispat kuralı da dikkate alınarak) aynı kuvvette resmi senetle ispat edilememiştir. Bu nedenle davalı taraf ticari defterlerindeki araç satışından kaynaklı nakit ödemenin ispat edildiği kabul edilerek davanın yalnız ihtilafsız olan 1.141.168,82 TL tutarlı kısım yönünden kabulü bakiye kısma yönelik nakit ödemenin noter evrakı ile ispatlanmış olması sebebi ile bu kısım yönünden davanın reddi gerekmiştir. Ayrıca dava konusu alacak likit olmayıp miktarının ve varlığının tespiti yargılamayı gerektirmiş olduğundan yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
” şeklindeki gerekçelerle
1-Davanın KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/6620 esas sayılı takip dosyası kapsamında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 1.141.168,82 TL tutarlı kısım yönünden İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya dair davanın REDDİNE,
2-Dava konusu alacağın likit olmayıp miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna istinaden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; davacı vekilince Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2019/6620 Esas sayılı dosyası üzerinden faturalara dayalı alacağın tahsili için asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte toplam 1.869.628,00-TL’nin davalıdan tahsili için ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin tebliği sonrasında yasal süresinde verilen itiraz dilekçesi uyarınca takibin durduğu, davacı vekilince itirazın iptaline yönelik olarak ve yasal süresi zarfında istinaf incelemesine konu bu davanın açıldığı ihtilafsızdır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmakta olup;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nun cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’nundaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
İtirazın iptali davası 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davası, (konusu borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan) bir eda davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine (süresi içinde) itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. Alacaklı davayı kazanırsa (yani, mahkeme borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa), mahkeme, borçlunun itirazının iptaline karar verir; işte bundan dolayı, bu davaya itirazın iptali davası denir.
İİK’nun 68-68/a maddesindeki yazılı belgelerden birine sahip bulunmayan alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmek (yani, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini isteyebilmek) için, yalnız itirazın iptali davası yoluna başvurabilir; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemez.
Buna karşılık, alacağı 68-68/a maddelerdeki yazılı belgelerden birine bağlı olan alacaklı, itirazın iptali için mahkemede dava açmak veya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak hususunda, bir seçim hakkına sahiptir.
İtirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu yapılmış olan alacaktır; bu nedenle, itirazın iptali davası açılmadan önce, borçlu itiraz ettiği borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceğinden, mahkemece, sadece takip konusu faturalar ile davalının ödeme savunması bakımından araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekli olup bu haliyle cari hesap üzerinden yapılan araştırma ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun olduğundan söz edilemez.(Yargıtay HGK’nun 2017-19/1634-2018/633, 2017/19-903-2018/934, 19. HD’nin 2017/5168-2018/6211, 2014/1436-3207, 2018/1391-2019/3997 Esas-Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)

O halde mahkemece; davanın niteliği de gözetilerek tarafların defterlerinde kayıtlı oldukları anlaşılan dava ve takibe konu faturaların ödenip ödenmediğinin, ödenmişse ne suretle ödendiğinin tespitine yönelik araştırma yapılmakla yetinilerek, gerektiğinde bu yönde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi yerine cari hesap üzerinden sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu durum karşısında davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın, HMK’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.11.2020 tarih ve 2019/185 Esas, 2020/406 Karar sayılı kararın, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.