Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/459 E. 2021/601 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/459 – 2021/601
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/459
KARAR NO : 2021/601

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2018/699 Esas-2021/13 Karar

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit-İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı-birleşen davanın davacısı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı-birleşen davanın davalısı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; davalı-birleşen davanın davacısı tarafından müvekkili aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/32134 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, takip dayanağı olarak müvekkilince kefil sıfatıyla imzalanan 15.07.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın gösterildiğini, ancak kredi sözleşmesindeki kefaletin müvekkilinin eşinin rızasının bulunmaması nedeniyle geçersiz sayılması gerektiğini, zira kredi sözleşmesinde müvekkilinin eşine atfen atılan imzanın sahte olduğunu ileri sürerek icra dosyası uyarınca davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davaya ilişkin cevaplarında; ortada geçerli bir kefalet bulunmaması nedeniyle birleşen davanın reddini istemiştir.
CEVAP VE BİRLEŞEN DAVA:
Davalı-birleşen davanın davacısı vekili birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı asıl borçlu ……. arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri uyarınca asıl borçluya kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle borçlulara hesap kat ihtarı gönderildiğini, hesap kat ihtarına rağmen borcun süresinde ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibine başlandığını, söz konusu takibin davalının haksız ve kötü niyetli itirazı uyarınca durduğunu ileri sürerek davalının Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/32693 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davaya ilişkin cevaplarında; davacı-birleşen davanın davalısının kefaletine ilişkin eş rızasının bulunduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Asıl dosyada davalı-Birleşen dosyada davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ……. arasında 15/07/2015 tarihli “Genel Kredi Sözleşmesi” imzalandığı, Asıl dosyada davacı-Birleşen dosyada davalı…… tarafından bu kredi sözleşmesine 15/07/2015 tarihinde 400.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatı ile imza atıldığı ve “Kefilin Eşinin Onayı” bölümünün de Asıl dosyada davacı-Birleşen dosyada davalı …….’ın eşi olan ……..adına el yazısı ile doldurularak imzalanmış olduğu, Asıl dosyada davacı-Birleşen dosyada davalı tarafça kefalet eş onayı bölümünde kefilin eşi …… adına atılı imzanın sahte olduğu ve bu nedenle kefaletin 6098 sayılı TBK 584 maddesi uyarınca geçersiz olduğunun iddia edilerek asıl dosya kapsamında görülen menfi tespit davasının açıldığı, Asıl dosyada davalı-Birleşen dosyada davacı banka tarafından ise karşı taraf aleyhinde başlatılan Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2017/32693 Esas sayılı dosyası kapsamında yapılan itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle birleşen dosya konusu Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2017/32693 Esas sayılı dosyası kapsamında yetki itirazında bulunulmuş ise de takibe konu genel kredi sözleşmesi 29. maddesi ile yetki sözleşmesi yapılmış ve Trabzon Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkilendirilmiş olması sebebi ile takip borçlusunun Trabzon İcra Dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın HMK 17. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
Ayrıca her ne kadar Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/2890 E – 2020/3442 K. sayılı ilamında da belirttiği gibi; İtirazın iptali davası açılıp görülmekte iken aynı icra dosyasındaki borç nedeniyle, borçlunun ileri sürebileceği itirazlarını, davalı sıfatıyla itirazın iptali davasında ileri sürme imkanı bulunduğundan ayrı bir menfi tespit davası açmada hukuki menfaati yok ise de somut olayımızda asıl dosya davacı tarafınca menfi tespit davası açıldığında henüz birleşen dosya kapsamında görülen itirazın iptali davası açılmamış olması nedeni ile yani menfi tespit davasının itirazın iptali davasından evvel açılmış olması nedeni ile asıl dosya davacısının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu hususun esası yönünden yapılan yargılamada ise; asıl dosya davacı tarafınca, asıl dosya davalısı banka tarafından dava dışı 3. kişiye kullandırılan kredi sözlemesine kefil olunmuştur. Kefalet tarihinin TBK yürürlük tarihinden sonra olması nedeni ile kefaletin geçerliliği hususunda 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. TBK 584/1 maddesi uyarınca eşlerden birinin kefaletinin geçerliliği diğer eşin yazılı rızasına bağlanmış, 584/3 maddesinde ise bu kuralın istisnaları düzenlenmiştir. Somut olayımızda kefil olan asıl dava davacısı kefalet tarihi itibari ile evli olup bu durum UYAP ortamında davacının nüfus kaydı sorgulandığında anlaşılmaktadır. Ayrıca somut olayımızda TBK 584/3 maddesinde belirtilen kefaletin geçerli olması için eş rızası gerekmesi hususunda istisnai bir durum da mevcut değildir. Mahkememizce dava konusu kefalet sözleşmesinde asıl dosya davacısı ……’a ait imza örnekleri toplanarak kefalet sözleşmesinde …… adına atılan imza aslı ile karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş ve tanzim olunan bilirkişi raporundan …… adına kefalet sözleşmesine atılan imzanın ……..’a ait olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalara konu kefalet TBK 584/1 maddesine aykırı bulunmuş ve Mahkememizce geçersiz sayılmıştır. Geçersiz kefaletten kaynaklı olarak asıl dosya davacısının asıl dosya davalısı kredi veren bankaya borçlu olması mümkün olamayacağından asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Yine birleşen dava kapsamında da aynı kefaletin geçersiz olması nedeni ile geçersiz kefalete dayalı olarak birleşen dava davacısı bankanın birleşen dava davalısından alacaklı olması mümkün olmadığından birleşen itirazın iptali davasının ise reddi gerekmiştir.
Ayrıca her ne kadar dava konusu kefalette eş rızası bölümünde …… adına atılı imzanın ……’a ait olmadığı sübut bulmuş ise de birleşen dosya davacısı bankanın kötü niyeti ispat edilememiştir. Zira sahte imzanın kim tarafından, ne şekilde atıldığı, sahte imzanın banka görevlilerince sonradan mı atıldığı yoksa banka görevlileri de aldatılarak başka bir kişi tarafından mı atıldığı belirsizdir. Bu nedenle kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçelerle
1-Asıl davanın KABULÜ ile; davacı …….’ın Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/32134 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Birleşen 2019/78 Esas sayılı dosyası kapsamında görülen davanın REDDİNE, davacı-takip alacaklısı bankanın dava konu takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu sübut bulmamakla birleşen dosya davalısı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı-birleşen davanın davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imza inkarı halinde bilirkişi raporu verilmesi hususunda adli tıp kurumunun son ve tek yetkili kurum sayılamayacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, rapora yönelik itirazların gözetilmediğini, mahkemece deliller usulünce toplanmadan karar verildiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Asıl dava menfi tespit, birleşen dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; taraflar arasındaki ihtilafın asıl borçlu ile davalı-birleşen davanın davacısı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan davacı-birleşen davanın davalısının geçerli bir kefaletinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmasına, TBK’nun 584. maddesi uyarınca eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek olmasına, somut olayda TBK’nun 584/son maddesi uyarınca eş rızasının aranmasını gerektirmeyen bir durumun bulunmamasına, her ne kadar imza incelemesi hususunda adli tıp kurumunun tek ve son yetkili olmadığı sabit ise de mahkemece kredi sözleşmesinde yer alan eş rızasına ilişkin imzaya yönelik yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun, taraf ve yargı denetimine açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğunun anlaşılmasına, alınan bilirkişi raporu uyarınca eş rızasına ilişkin imzanın davacı-birleşen davanın davalısının eşine ait olmadığının kesin bir şekilde ortaya konulmasına, ortada geçerli bir kefaletin bulunmaması nedeniyle davacı-birleşen davanın davalısının takip dayanağı kredi sözleşmesi uyarınca sorumlu tutulamamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2021 tarih ve 2018/699 Esas-2021/13 Karar sayılı kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın mahsubuyla bakiye 22.434,00-TL harcın davalı-birleşen davanın davacısından alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı-birleşen davanın davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı-birleşen davanın davacısı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 09/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.