Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/429 E. 2021/578 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/429
KARAR NO : 2021/578

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2020
NUMARASI : 2015/472 Esas-2020/367 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … -…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, takibe konu senede ilişkin olarak müvekkilinin, herhangi bir borcu olmamasına karşın icra tehdidi nedeniyle davalı ve diğer alacaklılar ile anlaşma yapmak zorunda kaldığını, anlaşma uyarınca davalıya ödeme yapılarak ibraname alındığını, davalının müvekkiline ibraname vermesinden sonra takibe devam ederek müvekkilinin hesaplarına haciz koydurduğunu ileri sürerek takip uyarınca davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve göreve ilişkin itirazlarının bulunduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen ibranamenin taraflar arasında imzalanan protokol ile bağlantısının olduğunu, protokol hükümlerininin yerine getirilmediğini, icra vekalet ücretine ilişkin protokolde hüküm bulunmadığını, bu nedenle takibin vekalet ücreti yönünden devam edeceğini, ibranamedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını savunarak davanın reddiyle davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/895 Esas – 2017/84 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile dava konusu 16/01/2009 tanzim, 01/09/2013 ödeme tarihli keşidecisi davacı şirket, lehtarı …….i A.Ş. Olan, 1.000.000,00 TL bedelli bonoya istinaden başlatılan İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas Sayılı icra takibine yönelik, 09/06/2014 tarihli ibranamede dosya davalısı adına atılı imzanın davalının eli ürünü olduğu, ibranamenin geçerli olduğu ve davacının söz konusu bono sebebi ile davalıya hiç bir borcu kalmadığı, davalı tarafından tamamen ibra edildiği sübut bulmuş ve bu nedenle davanın kabulü gerekmiştir.
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin değerlendirilmesi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalı taraf davacıyı ibra etmiş olmakla davacıdan alacağı olmadığını bilmekte ve buna rağmen İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas Sayılı icra dosyası ile davacı aleyhinde takip başlatmakla kötü niyetli davranmış ve aleyhinde asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Bu nedenlerle davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. ” şeklindeki gerekçelerle
1-Davanın KABULÜ ile; davacının, İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas sayılı takip dosyasına konu 16/01/2009 tanzim, 01/09/2013 ödeme tarihli keşidecisi davacı şirket, lehtarı …… A.Ş. Olan, 1.000.000,00 TL bedelli bono sebebi ile davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE.
Asıl alacağın % 20’si oranında (200.000,00 TL) kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dosyaya sunulan ibranamedeki imzanın müvekkiline aidiyeti, protokol hükümlerinin yerine getirilip getirilmediği hususlarında araştırma ve değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin protokol uyarınca alacağını tahsil edip etmediğinin araştırılmadığını, müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, bahsi geçen Kanun’un 132. maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere ibra borcu sonlandıran işlem niteliğindedir.
Davacı vekilince davaya dayanak yapılan “İBRANAME” başlıklı 09.06.2014 tarihli belgede “İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas sayılı dosyasında alacaklı … borçlusu ………. A.Ş. olan dosyada borçlu iş bu dosyalara ve dosyalara konu senetlere istinaden hiçbir borcu kalmamıştır. Borçlu tamamen ibra edilmiştir.” denilmiş olup ibraname metni altına davacıya atfen imza atılmıştır. Her ne kadar davacı vekilince bu imzanın müvekkiline ait olmadığı belirtilmiş ise de İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/895 Esas sayılı dosyasında imzanın davalıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınmış Adli Bilimler ve Grafoloji Uzmanı bilirkişi ……. tarafından düzenlenen raporlarda ibraname altında yer alan imzanın davalının eli ürünü olduğu kesin bir şekilde ortaya konulduğundan bu hususta yeniden araştırma yapılmasına gerek duyulmamıştır. Davalı vekilince ibraname ile protokol hükümlerinin bağlantısının bulunduğu, protokol hükümlerinin yerine getirilmediği belirtilmiş ise de protokolün davalıyı ilgilendiren kısmının protokol uyarınca yapılması kararlaştırılan ödeme olduğu, söz konusu ödemenin de 10.06.2014 tarihli dekont uyarınca yapıldığının anlaşılması karşısında davacı vekilinin bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir. Öte yandan davacı vekilince ibranamedeki imzanın hata, hile, ikrah gibi sebeplerle atıldığı öne sürülmediği gibi bu yönde bir delil de ortaya konulmadığı gözetildiğinde mahkemece bahsi geçen ibraname uyarınca menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak somut olayda davalı tarafından başlatılan icra takibi uyarınca borçlu davacı tarafından yapılan ödeme ve alınan ibraname uyarınca borcun sona ermesine karşın ibranamenin icra dosyasına sunulmaması ve davalının icra takibine devam etmesi üzerine istinaf incelemesine konu bu dava açılmıştır. Davalının ibraname sonrasında icra takibinin devamına yönelik işlemler yapması haksız ise de, İİK’nun 72/5. maddesi hükmünün yazılış biçimine göre takibe kötü niyetle takibe devam edilmesi halinde tazminat sorumluluğu getirilmemiş, takibe başlama anında kötü niyetin varlığı aranmıştır. Davalının takibin başladığı anda kötü niyetli olduğu dosya kapsamıyla ispat edilememiş olup borcun takip sürecinde ve ibraname uyarınca sonlandırıldığı gözetildiğinde somut olayda davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi koşullarının varlığından söz edilemez.(Yargıtay 19. HD’nin 2017/4255-2018/5638 Esas-Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Açıklanan bu durum karşısında kabul edilen dava uyarınca davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden yerinde görülen bu istinaf itirazları doğrultusunda davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılarak yerine esasa ilişkin aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.11.2020 tarih ve 2015/472 Esas, 2020/367 Karar Sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A-Davanın KABULÜ ile; davacının, İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/10850 Esas sayılı takip dosyasına konu 16/01/2009 tanzim, 01/09/2013 ödeme tarihli keşidecisi davacı şirket, lehtarı ……. A.Ş. Olan, 1.000.000,00-TL bedelli bono sebebi ile davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B-Alınması gereken toplam 68.310,00-TL’den peşin alınan 17.077,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 51.232,50-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA,
C-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 67.050,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
Ç-Davacının yaptığı aşağıda dökümü yapılan toplam 17.232,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
D-Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE,
IV-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan BVH 162.10-TL, 54,50-TL posta ücreti toplamı 216,60-TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
VI-Kararın kesinleştirme, harç ikmali/iadesi, gider avansı iadesi ve hükmün ilanına ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
VII-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.