Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/242 E. 2021/386 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/242 – 2021/386
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/242
KARAR NO : 2021/386

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2019/545 Esas-2020/405 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …. eşi, diğer müvekkillerin babası olan …….’ın ….plakalı aracıyla 22.03.2015 tarihinde yapmış olduğu trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, müvekkillerinin destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla davalı sigorta şirketi aleyhine tazminat davası açtığını, açılan dava neticesinde müvekkilleri yararına tazminata hükmedildiğini, davalı tarafından kesinleşen mahkeme kararına istinaden yapılan ödemelerin müvekkillerinden rücuen tahsili için müvekkilleri aleyhine ilamsız icra takiplerine başlandığını, müvekkillerinin davalıya borçları olmamasına karşın süresinde itiraz edilememesi nedeniyle takiplerin kesinleştiğini, müvekkillerinin …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …… Karar sayılı dosyası uyarınca mirası reddettiklerini, gerek mirasın reddine ilişkin karar gerekse davalının rücu hakkının bulunmaması nedeniyle yapılan takiplerin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek Akçaabat İcra Müdürlüğünün …, …, …, ….Esas sayılı dosyalarında yürütülen icra takipleri uyarınca borçlu olmadıklarının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul ettiklerini belirterek kabul uyarınca karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Yapılan yargılama sonucu toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından davacı …’ın eşi, …’ın babası ….’ın sürücüsü olduğu …plakalı araç ile 22/03/2015 tarihinde yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu tazminat ödendiği, sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın rücu için müteveffanın mirasçıları olduğu düşüncesi ile davacılar aleyhinde takip başlatıldığı, davacılar tarafından müteveffanın mirasının reddedilerek davacı aleyhinde görülmekte olan davanın açıldığı ve menfi tespit ile birlikte kötü niyet tazminatı talep edildiği, davalı tarafça menfi tespit talebine yönelik davanın kabul edildiği fakat reddi mirastan haberdar olmadıkları için kötü niyetle takip başlatmadıklarını bu nedenle kötü niyet tazminatı talebinin reddini istedikleri sabittir.
Davanın kabulü HMK 308 maddesinde düzenlenmiş olup, davalının tek taraflı iradesi ile davayı sona erdiren ve davacının istem sonucunu aynen kabul ettiği sonucunu doğuran bir irade açıklama işlemidir. Davanın vekil aracılığı ile kabulü için vekaletnamede özel yetki bulunması gereklidir. Vekaletnamesinde davayı kabule dair özel yetkisi bulunan davalı vekili davayı kabul ettiklerini beyan etmekle davanın kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Asıl üzerinde tartışılması gereken husus ise davalının davaya konu icra takibini başlatmakta kötü niyetli olup olmadığı yani davanın kabulüne karar verdikten sonra davalı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğidir. Davalı sigorta şirketi davacı …ın eşi, diğer davacı …ın babası ….’ın sürücüsü olduğu …plakalı araç ile 22/03/2015 tarihinde yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu tazminat ödemiş ve müteveffanın mirasçıları olduğu kanısı ile davacılar aleyhinde takip başlatmıştır. Davalı sigorta şirketinin davacıların, müteveffanın mirasına dair reddi miras kararı aldıklarını bilememesi hayatın olağan akışına uygun olup davacı tarafın bu reddi miras kararından davalı tarafı haberdar etmesi halinde artık davalı sigorta şirketinin davacılar aleyhinde takip başlatması kötü niyetli kabul edilebilirdir. Somut olayımızda önce dava konusu takip dosyaları fiziken dosya arasına alınmış ve incelendiğinde davacıların davalarına dayanak ettikleri reddi miras kararının dosya içerisinde bulunmadığı görülmüş bunun üzerine söz konusu reddi miras kararının UYAP’tan takip dosyasına sunulup da çıktısının dosyaya takılmamış olma ihtimaline binaen takip dosyaları UYAP üzerinden eksiksiz olarak celp edilmiş ve davacı tarafça reddi miras kararının takip dosyalarına ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı sigorta şirketinin kötü niyetle takip başlattığının kabulü mümkün olmayıp davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçelerle;
1-Davanın, davalı tarafın kabul beyanı uyarınca KABULÜNE.
Davalı borçlu tarafın dava konusu icra takibini başlatmakta kötü niyetli olduğu anlaşılamamakla davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının mirasın reddine ilişkin karar olmasa da desteğin kusuru uyarınca müvekkilleri aleyhine icra takibi yapma hakkı bulunmadığını, bu nedenle takibin başından itibaren haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının dava öncesinde arabuluculuk görüşmeleri sonrasında da takipleri geri çekmediğini, kabulün ön inceleme aşaması sonrasında gerçekleştiğini, bu nedenle davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, öte yandan müvekkilleri lehine eksik vekalet ücreti takdir olunduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıların icra takiplerine itiraz etmemeleri nedeniyle takiplerin kesinleştiğini, takip öncesinde davacılara gönderilen rücu talebine de cevap verilmediğini, müvekkilinin bu takipler ve dava öncesinde mirasın reddi hususunda bilgisinin bulunmadığını, bu haliyle davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, bu nedenle müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava; destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla davacılara ödeme yapan trafik sigortacısının ödediği bedelin, KTK’nun 95. maddesi ile ZMSS poliçesi ve ZMSS Genel Şartları gereği sigortalının mirasçılarından rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takipleri sonrasında açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
KTK’nun 95. maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir” hükmüne yer verilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde ise; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının işletene kusur oranında rücu edebileceği belirtilmiştir.
Anılan bu düzenlemelere göre; araç işleteni ve sürücüsü sıfatına haiz davalıların desteğinin kaza anında ehliyetsiz olduğu dosya kapsamında yer alan … 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinin …. Karar sayılı dosyasından anlaşılmakta olup ehliyetsiz araç sürücüsünün (somut olayda murisin) kazadaki kusuru oranında davalının sigortalının mirasçılarına rücu hakkı bulunmaktadır. Bu haliyle davalı tarafından destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla davacılara ödenen bedelin bu kez mirasçı sıfatıyla rücuen tahsili için ilamsız icra takibi başlatmasına engel durum bulunmadığından davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Öte yandan mahkemenin kabulünde olduğu üzere gerek icra takipleri öncesinde gerekse takipler sırasında mirasın reddine ilişkin karardan davalının haberdar olduğuna ilişkin dosya kapsamında delil bulunmamaktadır. Davalı vekilince dava dilekçesinin tebliği sonrasında davanın kabulü cihetine gidildiği de sabittir. HMK’nun 312. maddesinde “(1)Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2)Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan bu durum ve mahkemece kabul beyanı uyarınca karar verildiği gözetildiğinde, davalının dava ve icra takipleri öncesinde mirasın reddi hususunda bilgi sahibi olmadığı, bu hususun açılan dava nedeniyle öğrenilmesi akabinde davanın derhal kabul edildiği anlaşıldığından, davalının, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet verdiğinden söz edilemez.
O halde mahkemece; davanın açılmasına sebebiyet vermeyen ve ilk celse öncesinde davayı kabul eden davalı aleyhine yargılama giderleri ve bu kapsamda vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılıp, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine, davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ise esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-A-Davacılar vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.11.2020 tarih ve 2019/545 Esas-2020/405 Karar Sayılı kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
C-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
II-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.11.2020 tarih ve 2019/545 Esas-2020/405 Karar Sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A-Davanın, davalı tarafın kabul beyanı uyarınca KABULÜNE, davalının dava konusu icra takiplerini başlatmakta kötü niyetli olduğu anlaşılamamakla davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B-Harçlar Kanununun 22. maddesi dikkate alınarak; alınması gereken ‭34.938,16-TL karar ve ilam harcının 3/1’i olan ‭11.646,05-TL’den peşin alınan 8.734,54-TL’nin mahsubu ile bakiye ‭2.911,51-TL’nin davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA,
C-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
Ç-Davacılar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
D-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACILARA İADESİNE,” şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
IV-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE,
V-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan, BVH 162,10-TL’nin davacılardan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE
VIII-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.
Üye
e-imzalıdır.
Üye
e-imzalıdır.
Katip
e-imzalıdır.