Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2327 E. 2022/581 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/2327 – 2022/581
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2327
KARAR NO : 2022/581

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2021
NUMARASI : 2018/486 – 2021/412 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi, murisi ve tek desteği …’in 16/04/2008 tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu …. plakalı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, murisin vefatına sebebiyet veren aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, müvekkilinin maruz kaldığı destekten yoksun kalma zararlarının tamamının tazmininden davalının sorumlu olduğunu belirterek müteveffanın eşi destekten yoksun kalan 3. kişi olan müvekkili için 4.000 TL belirsiz destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılara 12/09/2008 tarihinde 36.790 TL tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, hak düşürücü sürenin dolduğunu, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, kazada hatır taşıması bulunup bulunmadığının tespitinin yapılması gerektiğini belirterek davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacı desteğinden yoksun kaldığı eşinin tek taraflı yapmış olduğu trafik kazasında vefat etmiş olması nedeni ile tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacıya 04/09/2008 tarihli ibraname dilekçesinde belirtilen 36.790 TL’nin 12/09/2008 tarihinde tarafına ödenmiş olduğu, imzanın kendisine ait olup olmadığı ve paranın tarafına ödenip ödenmediği hususunda davacının isticvap davetiyesi ile çağrılarak talimat mahkemesince duruşmada yanında hazır bulunan kızının beyanında süresiz vekalet ilişkisi içinde imzayı kendisinin attığı ve bankaya yatan paranın kendisinin çektiğini belirttiği, bu durumundan davacının haberdar olmaması ihtimalinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, dolayısı ile davacının hesabına yatan paradan bilgisinin olduğunun anlaşıldığı, KTK madde 111/2’de tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir hükmünün yer aldığı, davacı parayı çektiği iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde ibranamenin iptali için dava açmadığı anlaşıldığından açılmış bulunan davanın reddine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete ibraname vermediğini, ibra için kızına yetki de verilmediğini, davalı şirket tarafından ibraname aslının dosyaya sunulamadığını, ibranamedeki imzanın müvekkile ait olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, tek taraflı trafik kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili müvekkilinin murisi …..’in 16/04/2008 tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu …. plakalı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu vefat ettiğini belirterek şimdilik 4.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde kazadan sonra davalıya ödeme yapıldığını ve bu şekilde borçlarının sona erdiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının ibraname içeriğinden haberdar olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir.
Davalı tarafından kazadan sonra 12/09/2008 tarihinde davacının hesabına sigorta şirketi tarafından 36.790 TL ödeme yapılmış olup bu paranın belirtilen tarihte ödendiği hususu taraflar arasında ihtilaf konusu da değildir. Her ne kadar dosyada mevcut ibranamede tarih belirtilmemiş ise de, ibranamenin en geç ödeme tarihi olan 12/09/2008 tarihinde düzenlenmiş olduğunun kabulü gerekmiştir. Mahkemece bu ibraname dikkate alınarak yargılama sonlandırılmıştır. Davacı vekili tüm yargılama boyunca böyle bir ibraname vermediklerini, ibranamedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ısrarla belirtmiş hatta mahkemece davacının imza örnekleri de alınmış olmasına rağmen herhangi bir inceleme, araştırma yapılmadan davanın reddi yoluna gidilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasa hükmüne göre, hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine tazminat talebi ile başvuruda bulunulduğu, tarafların da kabulünde olduğu ve dosya içinde bulunan ödeme belgesinden anlaşıldığı üzere davalı sigorta şirketi tarafından davacının banka hesabına 12/09/2008 tarihinde 36.790 TL tazminat ödendiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı KTK.’nun 111. maddesinde, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceği düzenlenmiştir. KTK’nın 111. maddesindeki düzenlemenin açıkça “anlaşmalar veya uzlaşmalar”a yönelik olduğu unutulmamalıdır. Dosyadaki ibranamenin kimin tarafından düzenlendiği ihtilaf konusudur. Davacı vekili müvekkilinin herhangi bir ibranameye imza atmadığını belirtmiş hatta davacının kızı alınan beyanında ibranameyi kendisinin düzenlediğini açıklamıştır. Buna rağmen mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle davalı vekiline ibranamenin aslını sunması için kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde ibraname aslı sunulduğu taktirde davacının imza örneklerinin ilgili yerlerden getirtilip bir grafolog bilirkişiden ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı noktasında rapor almak, ibranamedeki imzanın davacıya aidiyeti tespit edildiği taktirde hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar vermek;
Şayet ibranamenin aslı sunulamaz veya sunulmasına rağmen imzanın davacıya aidiyeti tespit edilemez ise ortada geçerli bir anlaşmanın olmadığı ve ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek ilk olarak öncelikle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi için ödeme tarihindeki veriler yani 12/09/2008 tarihindeki veriler dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez yapılan ödemenin de güncellenmesi gerektiği dikkate alınarak karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek; tazminat hesaplamasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek rapor tarihindeki veriler (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2021 tarih ve 2018/486 Esas, 2021/412 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı