Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2151 E. 2022/770 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2151
KARAR NO : 2022/770

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2021
NUMARASI : 2020/408 – 2021/398 E.K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
2-
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/05/2022

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile borçlu şirket arasında 31/10/2016 ve 11/07/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden davalı borçluya kredi kullandırıldığını, davalılardan ……’ün iş bu sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olup, borçtan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduğunu, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili banka tarafından hesap kat edilmiş ve 10/10/2018 tarih ve 31656 yevmiye numaralı ihtarname ile durumun borçlulara bildirildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine, borçlular aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2020/9977 Esas numaralı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlular aleyhinde devam eden icra takibine itiraz etmiş ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı borçluların bu itirazlarında kötü niyetli olduklarını, borçluların söz konusu kredi sözleşmesinde imzalarının olduğunu, ödemelerin yapılmadığını ve bu nedenle de borçlu olduklarını bildiklerini, davanın kabulü ile davalıların itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini dava ve talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka tarafından dava konusu yapılan tutarın fahiş olduğunu, müvekkilinin yaptığı ödemeler dikkate alınmadığını, müvekkillerinin banka kayıtları, ticari defterleri incelendiğinde bu husus açıkça anlaşılacağını, dava konusu tutar zamanaşımına uğramış olduğunu, fahiş tutarda açılan dava sebebiyle, davacı tarafın %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “davacı banka ile davalı şirket arasında ticari kredi sözleşmesi yapıldığı, diğer davalı …….’ün ise bu kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığı, kredi borcunun vadesinde ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından kredi hesabı kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiği, ihtar edilen süre içerisinde de dava konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından davalılar aleyhinde Trabzon İcra Müdürlüğü 2020/9977 Esas sayılı takip dosyası kapsamında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların borca itiraz etmeleri üzerine icra takibinin durdurulduğu, davacı banka tarafından görülmekte olan itirazın iptali davasının açıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkememizce tarafların tüm delilleri ve özellikle dava konusu kredi sözleşmesine ilişkin tüm bilgi ve belgeler celp edilerek dosya kapsamında Bankacı bilirkişiden bilirkişi raporu alındığı, bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda dava konusu kredi sözleşmesi kapsamında 29/06/2020 tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan 848.455,14 TL’si asıl alacak, 19.385,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 867.840,58 TL üzerinden takip başlattığı, 29/06/2020 takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan, taleple sınırlılık ilkesi gereği, 714.899,43 TL’si asıl alacak, 17.029,86 TL’si işlemiş faiz ve (takip talebinde BSMV kalemi altında talep olmamasına rağmen BSMV kamu alacağı olduğundan bahisle) 851,48 TL’si BSMV olmak üzere toplam 732.780,77 TL alacaklı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Bu noktada hemen belirtmek isteriz ki; her ne kadar bankacı bilirkişi raporunda BSMV’nin kamu alacağı olması nedeni ile bilirkişi tarafından yapılan faiz hesaplaması sonucu çıkan rakamlara BSMV uygulanmış ise de, takip talebinde davacı banka BSMV kalemi altında herhangi bir talepte bulunmamış olup, taleple bağlılık ilkesi gereği alacaklı – davacı banka tarafından talep edilmeyen BSMV alacağının takip talebine eklenmesine veya Mahkememizce hükme dahil edilmesine yasal olanak yoktur. BSMV kamu alacağı olmakla birlikte kamu yani maliye BSMV’yi kredi kullandıran bankadan tahsil etmekte, sonrasında maliyeye BSMV ödeyen banka bunu isterse kredi borçlusuna yansıtmaktadır, yani kamu alacağı her halükarda tahsil edilmektedir ve ancak ödemeyi yapan bankanın talebi halinde kredi müşterisine yansıtılmaktadır. Somut olayımızda ise davacı – alacaklı banka, davalı – borçludan BSMV talep etmediği için bankacı bilirkişi tarafından BSMV dahil edilerek bulunan alacak miktarından BSMV çıkarılarak 714.899,43 TL’si asıl alacak, 17.029,86 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 731.929,29 TL tutarlı kısım yönünden davanın kısmen kabulü bakiye kısım yönünden ise davanın reddi gerekmiştir.
Son olarak davacının icra inkar tazminatı ile davalının kötü niyet tazminat talebi yönünden yapılan incelemede ise;
İcra inkar tazminatı talebinin kabul edilebilmesi için likit bir alacağa, borçlu tarafça yapılan haksız itiraz sebebi ile icra takibinin durdurulmuş olması ve alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması gerekmektedir. Davalı tarafça yapılan itirazın, davanın kabul edilen kısmı yönünden haksız olduğu dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporu ile sabittir. Yapılan itiraz üzerine takibin durmuş olduğu da izahtan vareste olup tartışılması gereken husus alacağın likit yani belirli veya belirlenebilir olup olmadığıdır. Somut olayda dava konusu uyuşmazlık kredi borcundan kaynaklı olduğu üzere likit olduğunun kabulü ve davacı yanın icra inkar tazminatı taleplerinin de davanın kabulüne konu asıl alacağın %20’si oranında kabulü gerekmiştir.
Dosya kapsamında davalı tarafça da kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ve davanın 133.555,71 TL asıl alacağa konu kısmı reddedilmiştir. Kötü niyet tazminatında, icra inkar tazminatından farklı olarak alacaklının dava konusu icra takibini kötü niyetli olarak başlatmış olması gerekmektedir. Burada kastedilen kötü niyetle takip başlatma, sadece kin ve garez güderek takip borçlusu aleyhinde takip başlatmak olmayıp, basit bir inceleme ile dahi borçludan talep edilen miktar kadar alacaklı olmadığını bilecek imkanlara sahip olunmasına rağmen bu basit incelemeyi dahi yapmayıp takip borçlusundan, daha fazla asıl alacak talebinde bulunmayı da kapsamaktadır. Somut olayımızda davacı – alacaklı, banka olmakla karşı taraf nezdinde üstün pozisyonda olup, dava konusu krediye ilişkin tüm bilgi ve hesap hareketlerine sahip olduğu için davalı – borçludan ne kadar asıl alacak isteyebileceğini basit bir inceleme ile tespit edebilecek konumdadır. Fakat buna rağmen davalıdan 714.899,43 TL asıl alacak isteme hakkı varken 133.555,71 TL fazla asıl alacak talebinde bulunmuştur. Bu şekilde davalı – borçluyu hem haksız icra tehdidine maruz bırakmış hem de takip ve dava dosyalarında daha yüksek bir ücretle vekil tutmak zorunda bırakmıştır. Bu tutumun yani davacı bankanın tüm imkanlara sahip olmasına rağmen basit bir inceleme dahi yapmayarak borçlu aleyhinde 133.555,71 TL fazladan asıl alacak talep etmesi kötü niyet olarak kabul edilmiş ve haksız talep edilen asıl alacak miktarının %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir.” gerekçeleriyle Davanın kısmen kabül -kısmen reddi ile; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2020/9977 esas sayılı takip dosyası kapsamında davalılar tarafından yapılan itirazın 714.899,43 tl asıl alacak, 17.029,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 731.929,29 tl tutarlı kısım yönünden iptali ile takibin bu tutarlar üzerinden devamına, fazlaya dair davanın reddine, davanın kabul edilen asıl alacak kısmı olan 714.899,43 TL’nin %20’si oranında (142.979,89 TL) İcra İnkar Tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddedilen asıl alacak kısmı olan 133.555,71 TL’nin %20’si oranında (26.711,14 TL) kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddedilen asıl alacak kısmı yönünden verilen hükmün kaldırılması gerektiğini, kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmadığını, mahkeme gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, davalı tarafın haksız itirazları nedeniyle müvekkilinin alacaklarının senelerdir geciktiğini, mahkemece alacak kalemlerinin eksik hesaplandığını, bu nedenle kısmen kabul kararının yerinde olmadığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın itirazları doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacı tarafından Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak davalılar aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, kabul edilen kısım yönünden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği, yine reddedilen kısım yönünden de davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından, hükmedilen kötü niyet tazminatı ve alacak kaleminin eksik hesaplandığından bahisle istinaf yoluna gelindiği görülmüştür. Davacı tarafından sunulan istinaf dilekçesinde eksik hesaplanan kısmın nereden kaynaklandığı belirtilmemiş, mahkemesince dayanak yapılan bankacı bilirkişi ….’dan alınan raporun olay ve oluşa uygun, denetime elverişli ve karar vermeye yeterli olduğu görülmüş, bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak; kötü niyet tazminatı yönünden karar incelendiğinde, İİK 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Mahkemece, reddedilen alacak miktarı üzerinden davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ise de, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Bu nedenle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kaldı ki, kötü niyetin esas alınacağı an takibin başlangıç anı olup, başlangıç anı itibariyle de davacı bankanın kötü niyetli olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılıp, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/09/2021 tarih ve 2020/408 Esas, 2021/398 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
2-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2020/9977 esas sayılı takip dosyası kapsamında davalılar tarafından yapılan itirazın 714.899,43 TL asıl alacak, 17.029,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 731.929,29 TL tutarlı kısım yönünden İPTALİ ile takibin bu tutarlar üzerinden DEVAMINA, fazlaya dair davanın REDDİNE.
Davanın kabul edilen asıl alacak kısmı olan 714.899,43 TL’nin %20’si oranında (142.979,89 TL) icra inkar tazminatının davalılar müşterek ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
b-Alınması gereken toplam 49.998,09 TL’den peşin alınan 10.481,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 39.516,74 TL karar ve ilam harcının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
Dava açılırken davacı tarafından yatırılan 10.481,35 TL peşin nispi harç ile 54,40 TL başvurma harcı toplamı olan 10.535,75 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
c- Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 53.646,46 TL ücreti vekaletin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE.
d- Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden red edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 16.861,57 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak DAVALILARA ÖDENMESİNE.
e- Davacı tarafından yapılan toplam 622,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 524,60 TL’sinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA.
f- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arubuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul oranına göre hesaplanan 1.147,02 TL’sinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak, bakiye kalan 212,98 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
g-Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla YATIRANA İADESİNE.” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi DAVACIYA İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan BVH 162,10 TL, posta gideri 92,10 TL toplamı 254,20 TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA.
6-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin dairemizce, kesinleştirme ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerinin mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 09/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan- Üye- Üye- Katip-
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı