Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/201 E. 2022/68 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/201
KARAR NO : 2022/68

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2019/147 Esas-2020/445 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 17/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında dava dışı …. şirketinin de dahil olduğu grup kredisi sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmelerin teminatı amacıyla davalı bankaya senet verildiğini, davalı banka tarafından müvekkilinin de tarafı olduğu grup kredi sözleşmelerinden bağımsız olarak dava dışı … şirketine ayrıca 02.07.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, müvekkilinin dava dışı şirkete kullandırılan bu kredi uyarınca herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava dışı …. şirketinin kredi borcunu ödeyememesi nedeniyle davalı bankanın müvekkilinin de tarafı olduğu daha önceki sözleşmeler ile 02.07.2018 tarihli kredi sözleşmesi arasında bağlantı olduğu ve bu nedenle kredi borcu uyarınca müvekkilinin sorumluluğuna gidileceği belirtilerek müvekkilinden tahsilat yapılması yoluna gidildiği, haciz tehdidi, ticari itibarın zedelenmemesi kaygısıyla ve itirazı kayıt altında taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca ödeme yapıldığını, esasen borcun bulunmaması nedeniyle yapılan ödemenin davalının zenginleşmesine sebebiyet verdiğini ileri sürerek davalıya yapılan 2.638.000,00-TL yersiz ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve husumete ilişkin itirazları yanı sıra, müvekkiline yapılan ödemenin taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerine uygun olduğunu, sebepsiz zenginleşme durumunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde yetki sözleşmesi ile taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığından bahisle Mahkememizin yetkisine itiraz ederek yetkili Mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirtmiş ise de kredi sözleşmesindeki yetki sözleşmesi incelendiğinde münhasır yetki sözleşmesi olmadığı, yani diğer yetki kuralları ile yetkili olan mahkemelerin yetkisini kaldırarak sadece yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemenin yetkili kılınmadığı, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yanında İstanbul mahkeme ve icra dairelerini de yetkili kıldığı, HMK 14/1 maddesi uyarınca bir şubenin işleminden doğan davalarda o şubenin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili olduğu, dava konusu kredi sözleşmesinin davalı bankanın Trabzon Şubesi tarafından yapıldığı, böylelikle HMK 14/1 maddesi uyarınca Mahkememizin görülmekte olan davada yetkili bulunduğu anlaşılmış ve davalı vekilinin yetki itirazının reddi gerekmiştir.
Öte yandan davalı vekilince cevap dilekçesinde davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de davacının hesabından dava konusu olup istirdadı talep edilen paranın davalı banka tarafından davacının hesabından alındığı anlaşılmakla pasif husumet ehliyeti yokluğu itirazının da reddi gerekmiştir.
Görülen dava davalı banka tarafından, davacının daha önce yapılan ve dava konusu olmayan kredi sözleşmelerinde dava dışı…. şirketine kefaleti nedeni ile, … şirketinden tahsil edemediği kredi alacağını davacının hesabından tahsil etmesi sebebi ile açılmış istirdat davasıdır.
Dava konusu kredi sözleşmesine ilişkin tüm bilgi ve belgeler Mahkememizce celp edilip, tarafların dayandığı tüm deliller toplanarak dosya kapsamında bankacı bilirkişiye bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bankacılık ve Finans uzmanı bilirkişi Hüseyin Yılmaz’ın tanzim etmiş olduğu kök ve ek raporlardan dava konusu olan ve davalı banka ile dava dışı….şirketi arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davacının kefalet imzası bulunmadığından davacının sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle de, dava konusu yeni kredilerle ilgili olmayan davacının müteselsil kefalet imzası bulunan eski sözleşme hükümlerinin dava konusu alacağa uygulanamayacağı, davacı şirketin hesabından davalı bankanın hesabına aktarılmış olan 2.638.000,00 TL’nin, 11.02.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı banka tarafından davacı şirkete iade edilmesi gerektiği anlaşılmış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçelerle;
1-Davanın KABULÜ ile; 2.638.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi, bunun kabul görmemesi halinde davalıya gönderilen ihtarname uyarınca 06.02.2019 tarihi olması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri uyarınca davacıdan yapılan tahsilatlarda hukuka aykırılık bulunmamasına karşın somut olaya uygun olmayan yetersiz bilirkişi raporuna istinaden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuş, 02.03.2021 tarihli ek istinaf dilekçesiyle vekalet ücreti yönünden de kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, davalı bankaya yersiz olarak yapıldığı belirtilen ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca istirdadı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; davalı banka ile davacı şirket, dava dışı ……. Şti,……. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 15.02.2011 tarihli, yine davalı banka ile davacı şirket, dava dışı ……. Şti. ve ….. Tic. Ltd. Şti. arasında 24.01.2017 tarihli grup kredisi şeklinde genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, bu kredi sözleşmeleri uyarınca herhangi bir borcun bulunmadığı sabittir.
Bunun yanı sıra davalı banka ile dava dışı ….. Ltd. Şti. arasında 02.07.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, davalı bankaya itirazı kayıtla yapılan ödemenin bu kredi sözleşmesinden kaynaklandığı da belirgindir.
Davacı vekilince; her ne kadar taraflar arasında 15.02.2011 ve 24.01.2017 tarihli kredi sözleşmeleri imzalanmış ise da ödemenin yapıldığı borcun bu kredi sözleşmelerinden bağımsız olarak dava dışı ……şirketine kullandırılan 02.07.2018 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, bu kredi sözleşmesi ile müvekkilinin tarafı olduğu kredi sözleşmeleri arasında bağlantı bulunmadığı gibi müvekkilinin tarafı olduğu sözleşmelerden kaynaklı bir borcun da olmadığı, davalı bankanın kötü niyetle hareket ettiği, dava dışı … şirketinden tahsil edemeyeceği borcu müvekkilinin tarafı olduğu kredi sözleşmeleri uyarınca tahsil etme yoluna gittiği, müvekkilince icra tehdidi altında ve ticari itibarının zedelenmemesi adına itirazi kayıtla yapılan ödemenin iadesinin gerektiği ileri sürülmüştür.
Buna karşılık davalı vekilince; dava dışı …. şirketi ile imzalanan 02.07.2018 tarihli kredi sözleşmesinin daha öncesinde imzalanan 15.02.2011 ve 24.01.2017 tarihli kredi sözleşmelerinden bağımsız nitelikte olmadığı, bu kredi sözleşmesinin taraflar arasında var olan grup kredi sözleşmelerine istinaden imzalandığı, kredi sözleşmelerinde yer alan hükümler uyarınca davacının bu sözleşmeden kaynaklı borç uyarınca sorumluluğunun bulunduğu savunularak davanın reddini istemiştir.
Bu haliyle uyuşmazlık konusu olayda çözümü gereken temel ihtilaf, borcun dayanağı 02.07.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin, davacının da tarafı olduğu 15.02.2011 ve 24.01.2017 tarihli sözleşmeler ile bağlantısının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında bu hususa ilişkin bilirkişi raporu alınarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik ciddi itirazları uyarınca istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılarak, itirazların karşılanması amacıyla bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir.
Ne var ki istinaf incelemesi sırasında alınan ilk bilirkişi raporunda bilirkişilerin görevlendirildiği hususlar dışına çıkıp uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette rapor tanzim etmedikleri anlaşılmakla, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden rapor tanzimi yoluna gidilmiştir. Nihayetinde dosyaya ibraz edilen 10.12.2021 tarihli son bilirkişi raporunda da mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen tespitlerle aynı mahiyette görüş bildirildiği görülmüştür.
Gerek ilk derece yargılaması sırasında alınan, gerekse istinaf aşamasında alınan son bilirkişi raporunda; borcun dayanağı olarak gösterilen 02.07.2018 tarihli kredi sözleşmesinde daha önceki kredi sözleşmelerine doğrudan doğruya atıf bulunmadığı, davalı bankanın krediyi ne suretle kullandığına ilişkin iradesinin kredi tebliğinden anlaşılacağı, 02.07.2018 tarihli krediye ilişkin kredi tebliğinden davalı bankanın daha önceki kredi sözleşmelerinden bağımsız nitelikte dava dışı …. şirketine kredi kullandırılması yoluna gittiği, kaldı ki bu hususa engel bir durumun da bulunmadığı, daha önceki sözleşmelerin devamı niteliğinde olmayan bağımsız nitelikteki bu kredi sözleşmesinde imzası bulunmayan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği, bu haliyle yersiz olarak yapılan ödemelerin iadesinin gerektiği yönündeki tespitler Dairemizce somut olaya uygun ve yerinde görüldüğünden davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davalı vekilince ek istinaf dilekçesi ile vekalet ücretine ilişkin istinaf isteminde bulunulmuş ise de söz konusu dilekçenin süresinde olmadığı anlaşılmakla istinaf incelemesine esas alınamayacağı kanaatine varılmış bu yönde değerlendirme yapılmamıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde hükme esas alınan bilirkişi raporuna istinaden faiz başlangıç tarihi 11.02.2019 olarak gösterilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporu davacı vekiline tebliğ olunmuş davacı vekilince raporda belirtilen faiz başlangıç tarihine yönelik itirazda bulunulmadığı gibi açıkça rapor doğrultusunda karar verilmesi istenmiştir. Her ne kadar davalının daha önceki tarihli ihtar uyarınca temerrüde düşeceği değerlendirilebilecek ise de davalı vekilinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik bu beyanı davalı lehine usuli kazanılmış hakka sebebiyet verdiğinden bu aşamada temerrüt ihtarının tebliğ tarihinin de ehemmiyeti kalmamış olup bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu durum ve duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurularının HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/147 Esas-2020/445 Karar sayılı kararına karşı yapmış oldukları istinaf taleplerinin HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu uyarınca; peşin alınan harcın mahsubuyla bakiye 21.40-TL harcın davacıdan, peşin alınan harcın mahsubuyla bakiye 135.151,33-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma yapıldığı ve her iki tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verildiği gözetilerek bu aşama için; kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleştirme, gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, harç tahsil müzekkerelerinin Dairemizce DÜZENLENMESİNE,
6-Gerekçeli kararın Dairemizce TARAFLARA TEBLİĞİNE,
7-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince davalıya iadesine YER OLMADIĞINA,
Duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 17/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.