Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/192 E. 2021/310 K. 26.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/192
KARAR NO : 2021/310
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI : 2020/197 Esas-2020/258 Karar
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 26/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri tarafından davalı … Gıda Dağ. Paz. Ltd. Şti. aleyhine işçilik alacağından kaynaklı davalar açılıp icra takibi yapıldığını, bu esnada davalı şirketin davacıların işçilik alacaklarını ödemekten kaçınmak adına muvazalı yollarla malvarlığını diğer davalı … Gıda Oto. Turz. İnş San. Tic. Ltd. Şti’ne devrettiğini, mahkemece yapılacak araştırma sonucunda her iki şirket arasında organik bağ bulunduğunun ortaya çıkacağını ileri sürerek davalı şirketler arasındaki organik bağın ve davalı … Gıda Oto. Turz. İnş San. Tic. Ltd. Şti.’nin diğer davalı … Gıda Dağ. Paz. Ltd. Şti.’nin borçlarından sorumlu olduğunun tespitine, işletme devrinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma hususunda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, davacının eda davası açabilecekken tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davalı şirketlerin merkezlerinin bulunduğu yerler itibariyle mahkemenin davaya bakma hususunda yetkili olmadığını, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacılar vekilinin dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların yersiz olduğunu, her iki şirket arasında iddia edildiği şekliyle bağın bulunmadığını, öte yandan işletme devrinin önlenmesine karar verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Dava konusu uyuşmazlığın davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti ile davalı şirketlerin borcun tamamından sorumlu olduklarının tespiti talebine ilişkin olduğu, 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” hükmü uyarınca, “Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması” gerektiği, dava konusu olayda davacı vekilinin davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti ile birlikte davalının borçlarından sorumluluğuna yargı buyrulmasını talep etmekle, dava konusu talebin alacağa ilişkin olduğu değerlendirildiği, yine 7155 sayılı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasına cümle ekleyen 23. maddesi ile arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilir hükmünü içerdiği, 7155 sayılı yasanın ilgili hükmünün 01/01/2019’dan sonra yürürlüğe girdiği anlaşıldığından arabulucuya başvurulmadan açılan iş bu davanın HMK’nun 114/2 ve 115 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
” şeklindeki gerekçelerle davanın TTK 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, davalı şirketler arasındaki organik bağın ve tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı şirketlerin borcun tamamından sorumlu olduklarının tespiti ile davalı şirketlerin devrinin önlenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda dava ilk etapta iş mahkemesi nezdinde açılmış, iş mahkemesince verilen görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde “…Aynı Kanunun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacılar vekilince tüzel kişilik perdesinin aralanarak her iki davalı şirket arasında organik bağ bulunduğunun tespitinin istenilmesi, bu istemin işçilik alacaklarına ilişkin davalardan bağımsız olarak açılan bu davada ileri sürülmüş olması gözetildiğinde, davanın işçilik alacağından kaynaklanmadığı, TTK’nun 3. maddesi uyarınca ticari iş nevinden olduğu, davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiği sonucuna varılmakla mahkemece verilen görevsizlik kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. HD’nin 2017/3979-2017/5598, 2015/13552-2017278 Esas-Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)” şeklindeki gerekçelerle, görevsizlik kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce verilen kararda açıklandığı üzere dava; davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti istemine ilişkin olup dava dilekçesinin talep sonucunda da alacak talebinde bulunulmamıştır.
TTK’nun 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu haliyle konusu bir miktar paranın ödenmesi istemine yönelik olmayan, alacak ve tazminat talebi içermeyen ve tespit davası niteliği taşıyan davanın, anılan kanun hükmü uyarınca arabuluculuğa tabi olduğundan söz edilemez.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece, davanın TTK’nun 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-4 ve 6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.09.2020 tarih ve 2020/197-2020/258 Esas-Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a-4 ve 6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın DAVACILARA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip