Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1842 E. 2021/1541 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1842
KARAR NO : 2021/1541

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2021
NUMARASI : 2019/431 – 2021/150 E.K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında daire satım sözleşmesi yapıldığını, kalan borca karşılık davalı şirkete 25/08/2016 vade tarihli senet verildiğini, söz konusu senedin vadesi gelmeden bir hafta önce tarafların bir araya gelerek 25/08/2016 vade tarihli senet yerine 10/09/2016 vade tarihli yeni bir senet düzenlenerek davalıya verildiğini, davalı tarafından 25/08/2016 tarihli senedin müvekkile iade edilmediğini, müvekkili tarafından 10/09/2016 vade tarihli senedin ödendiğini, davalı tarafından 25/08/2016 vade tarihli senedin ciro edildiğini ve Uğur Saral isimli kişi tarafından Sürmene İcra Müdürlüğünün * Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, müvekkilinin aynı borcu mükerrer olarak ödemek zorunda kaldığını, davalı şirketin senedi iade etmeyerek başkalarına ciro edip müvekkilden haksız kazanç elde ettiğini beyan ederek 56.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 25/08/2016 vade tarihli senedin davacıya imha edilmek üzere iade edildiğini, aksinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 10/09/2016 tarihli senet borcunun ödendiğini, ancak daha sonra her nasılsa müvekkil nezdinde hiçbir geçerliliğe haiz olmayan ve davacıya iade edilmiş senedin * tarafından sanki müvekkil tarafından kendisine ciro edilmiş gibi gösterilerek takibe konu edildiğini, bu senedin ciro edilmesi ile ilgili müvekkilin herhangi bir kastı ya da kusurlu bir davranışı bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan bonodan kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya getirtilen tüm bilgi ve belgelerden, davacının davalı şirkete 25/08/2016 vadeli senet verdiği, daha sonra senedin vadesi gelmeden bir süre önce davacının 10/09/2016 vadeli yeni bir senet düzenlediği, davacının 10/09/2016 vadeli senedi vadesinde ödediği, bu ödemeye ilişkin dava dilekçesi ekinde yazılı belge sunulmuştur. Ancak davalının eski vadeli senedi kendisine teslim etmeyerek başkalarına ciro ettiğinden bahisle davalının aynı borcu mükerrer olarak ödemek zorunda kaldığı iddiasıyla işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Dava konusu alacak senede dayanmaktadır. HMK’da düzenlenen senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davalının borçlu olmadığını senetle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı, alacağının bulunduğu sunmuş olduğu senetle ve yazılı belgelerle ispatlamış ancak davalı bunun karşılığında tanık beyanları dışında kesin delil niteliğinde herhangi bir belge sunamamıştır. Tüm bu açıklanan sebeplerle davacının davasının kabulü ile 56.000 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 25/08/2016 tarihli senedin davacıya iade edildiğini, davacının eski senedi almadan aynı miktarda yeni senet verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sonrasında iade edilen senedin Uğur Saral tarafından takibe konulduğunu, senedin ciro edilmesinde ve icraya konulmasında müvekkilin kusuru ve kastı bulunmadığını, senedin Uğur Saral’a verilmediğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, bedel iadesine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketten bir daire satın aldığını, daire satım bedelinden kalan borcuna karşılık davalı şirkete 25/08/2016 vadeli senet verdiğini, daha sonra tarafların senet vadesinden önce bir araya gelerek eski senedi yerine 10/09/2016 vadeli yeni bir senet düzenlediklerini, sözleşmede eski senedin geri verileceğinin kararlaştırıldığını, 10/09/2016 tarihli senedin ödemesine rağmen önceki senedin kendisine verilmediğini ve ciro edilerek takibe konduğunu, takibe konu edilen bu senedin ikinci kez ödemek zorunda kaldığını belirterek 56.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini istemiş;
Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı istinaf kanun yoluna getirmiştir.
6502 sayılı Yasanın 3. maddesinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapıldıktan sonra aynı kanunun 73. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıklanmıştır.
Dosya kapsamından davacı ile davalı arasında harici daire satım sözleşmesi yapıldığı, sözleşme gereğince davacının daire bedelinin bir kısmını ödediği, kalan kısmı için taraflar arasında bono düzenlendiği sabittir. Davacı bu davada müteahhit olan davalıdan mükerrer ödediği senet bedelini istemektedir. Tarafların açıklamalarından ve sözleşme içeriğinden davacının tüketici, davalının ise müteahhit olan satıcı olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davaya konu edilen husus mükerrer ödenen senedin tahsili istemi ise de; söz konusu senet (bono) daire satım sözleşmesi gereğince düzenlenmiştir. Dolayısıyla ortada tüketici işleminden doğan bir bono mevcut olup 6502 sayılı yasanın 73. maddesi gereğince davada tüketici mahkemeleri görevlidir.
Mahkemece davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla hüküm kurulması yerinde olmamış, bu itibarla ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nun 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2021 tarih ve 2019/431 Esas, 2021/150 Karar sayılı kararının HMK’nun 355 ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca re’sen KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkemece verilen kararın kaldırılma sebep ve şekli gözetilerek davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 08/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı