Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1769 E. 2021/1501 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1769 – 2021/1501
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1769
KARAR NO : 2021/1501

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2020/520 Esas-2021/270 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : TÜRKİYE CUMHURİYETİ ZİRAAT BANKASI ANONİM
ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av.

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/35313 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yapıldığını, söz konusu takibin dayanağının davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi olduğunu, sözleşmede müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğundan bahisle müvekkillerine de takibin yöneltildiğini, ancak sözleşmede müvekkillerine atfen atılan imzaların sahte olduğunu, müvekkillerinin kredi sözleşmesinde imzalarının bulunmadığı gibi kredi sözleşmesi uyarınca borçlu da olmadıklarını, öte yandan asıl borçlu hakkında aciz vesikası alınmadan müvekkilleri aleyhine takip yapılmasının da yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/35313 Esas sayılı takip dosyasında müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Akçaabat Şubesi ile asıl borçlu …… arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca asıl borçluya kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek asıl borçlu ile birlikte davacı kefiller aleyhine icra takibine girişildiğini, dava ve takibin dayanağı kredi sözleşmesinde yer alan imzaların davacılara ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Yapılan yargılama sonucu toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı banka ile dava dışı müşterisi …… arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmede davacıların kefil sıfatıyla isimlerinin yer aldığı ve davacılar adına atılı imzaların bulunduğu, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi nedeni ile davacı banka tarafından davacıların da aralarında bulunduğu kişiler aleyhinde Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/35313 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığı, davacı tarafça bu imzaların kendilerine ait olmadığı iddiası ile görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu kefalet sözleşmelerindeki imzaların inkar edilmesi sebebi ile Mahkememizce dava konusu kredi ve kefalet sözleşmelerinin asılları ile davacıların imza incelemesine esas olabilecek imza örnek asılları temin edilerek Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden 17/01/2020 havale tarihli adli tıp raporu ve 15/02/2021 havale tarihli Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinden rapor aldırılmış ve Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince sunulan kesin kanaat bildirir rapordan da anlaşıldığı üzere, söz konusu kefalete ve eş rızasına ilişkin imzaların davacılara ait olmadığı anlaşılmış, bu nedenle davanın kabulü gerekmiştir.
Değinmek gereken son husus ise aleyhlerinde takip başlatılan davacıların kötü niyet tazminatı talepleridir. Bilindiği gibi uygulamada kredi sözleşmeleri ve bu kredi sözleşmelerine ilişkin kefalet sözleşmeleri ve hatta kefalete dair eş rızası beyanları kredi veren banka şubelerinde banka çalışanları huzurunda imzalanmaktadır. Bu nedenle bankaların, kredi ve kefalet sözleşmeleri yapılırken imzalayacak olan kişilerin fotoğraflı kimlik belgelerini istemek ve imza atmak için hazır bulunan kişinin gerçekten de adına imza atılacak kişi olup olmadığını kontrol etmek tabi görevleridir. Ayrıca yerleşik Yargıtay kararları uyarınca bankalar bir güven kurumu olup hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları gibi, TTK hükümleri uyarınca tacir olup basiretli tacir gibi davranmak yükümlülüğü altındadırlar. Somut olayımızda davalı banka tarafından dava konusu kefalet sözleşmelerine ilişkin kefil ve kefilin eş rızası beyanlarına dair imzalar alınırken basit bir kimlik kontrolü dahi yapılmamış ve davacılar adına, davacıların eli ürünü olmadığı Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi bilirkişi raporu ile sabit olan imzaların başkaları tarafından atılmasına sebebiyet vererek davacılar aleyhinde haksız icra takibi başlatmış olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülükleri ve güven kurumu olmaları nedeni ile hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları da dikkate alınarak asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm anlatım, açılama ve kabuller doğrultusunda davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçelerle
1-Davanın KABULÜ ile; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/35313 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davacıların davalıya borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
Asıl alacağın %20’si oranında Kötü Niyet Tazminatının davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, rapora ilişkin itirazların giderilmediği gibi itirazları giderir mahiyette yeni rapor da alınmadığını, öte yandan müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin de isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; mahkemece Dairemizin kaldırma kararı uyarınca işlem yapılmış olmasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun taraf ve yargı denetimine açık ve Yargıtay uygulamalarıyla paralel olduğunun anlaşılmasına, dayanak kredi sözleşmesinde davacılara atfen atılan imzaların davacıların eli ürünün olmadığının ispat edilmesine, davalının kredi sözleşmesinde yer alan imzaların sıhhatini bilebilecek konumda olması nedeniyle icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu kabul edilerek davalı aleyhine tazminata hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.06.2021 tarih ve 2020/520 Esas-2021/270 Karar sayılı kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 24.446,23-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleştirme, gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmaline ilişkin işlemlerin Dairemizce yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 01/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.