Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1763 E. 2022/302 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1763
KARAR NO : 2022/302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : 2020/337 – 2021/284 E.K.

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …- UETS
DAVALI : 1 -… -…
VEKİLİ : Av. …- UETS
: 2 -TRABZON TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av. …-UETS
: 3 -D
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/03/2022

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı …….. Ltd. Şti.’nin hali hazırda ortağı ve yetkilisi olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23/07/2020 tarihli sicil tasdiknamesi ile müvekkilinin ortaklıktan çıkarıldığını, şirketin yetkilisinin de değiştirildiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğünün kararının müvekkilini mağdur ettiğini, taraflarından açılabilecek bir itiraz davasına müdahil olma haklarını ellerinden aldığını, iki kez yapılan başvuruların reddedilmesine rağmen, Ticaret Sicili Müdürlüğünün 8 yıl sonra yapılan başvuruyu kabul etmesinin usulsüz ve haksız olduğunu, iş bu süre içerisinde müvekkilinin şirketi temsile her türlü devam ettiğini, şirketi devraldığını iddia eden davalı …’ın bir dönem şirkette sigortalı olarak çalıştığını, şirketle başka bir bağlantısının bulunmadığını, beş yıl sonra devirden dolayı hak iddia ederek dava açtığını, davalının Ticaret Sicili Müdürlüğüne yapmış olduğu iki başvurunun reddedilerek red kararının kesinleşmesi nedeniyle noter devrinin geçersiz hale geldiğini, devir prosedürünün tamamlanması için yeniden noter devri gerektiğini, aynı devir sözleşmesi ile yeniden başvuru için de TTK 30. maddeye göre tescil isteme süresinin geçtiğini, bu sürede davalı …’ın davalı şirkette sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini, zamanaşımı sürelerinin geçmesine rağmen yapılan başvurunun ve bu başvuru doğrultusunda Ticaret Sicili Müdürlüğünün işlem tesisinin, taraflar arasında bir ihtilaf varken yapılan işlem tesisinin hukuka aykırı olduğunu, ortaklık yapısını değiştiren, müvekkilinin ortaklığını ve yetkisini kaldıran Ticaret Sicil işleminin iptalini ve ilanını, 30/12/2013 tarihli noter hisse devir sözleşmesinin TTK. 147 maddesine göre zamanaşımı ve hakkın kötüye kullanılması sebebiyle iptalini ve ilanını, ticaret sicil işlemine göre yetkilendirilen kişilerin yetkilerinin iptalini, ortaklık yapısının eski hale getirilmesini, müvekkilinin şirket ortaklığının tespiti, tescili ve ilanını, davalarının kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının Trabzon 1. Noterliğinin 30/12/2013 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile 7200 adetten oluşan hissesinin tamamını 180.000,00 TL bedelle, bedelini nakden ve tamamen alarak sattığını, söz konusu satım sonrasında davacının ve şirketin diğer ortağının bir araya gelerek söz konusu satışın oy birliği ile kabulüne ve bu durumun şirketin pay defterine işlenmesine karar verildiğini, söz konusu kararın altında davacının da imzasının bulunduğunu, tüm bunlara rağmen davacının kötü niyetli ve şirket aleyhine işlemler yaptığının haricen öğrenilmesi üzerine davalı tarafça Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/45 Esas sayılı dosyası ile hisse satışının, davacının ortaklığının son bulduğu ve temsil ve ilzam yektisinin kaldırıldığını, davalı …’ın yeni hissedar olduğu şirketi ilzama yetkili kişi olduğunun tespiti ve Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve ilanı hususunda dava açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini ve verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda onaylandığını, davacı hakkında taraflarınca tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçu ile ceza davasının açıldığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “HMK 114/1-d maddesi uyarınca; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartları arasında sayılmış olup, HMK 115/2-ilk cümle uyarınca dava şartının bulunmaması durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Görülmekte olan dava ticaret sicil müdürlüğü işleminin iptali/terkini davası olup, böyle bir davayı açma hakkı yani dava ehliyeti 6102 Sayılı T.T.K.nın 34. maddesinde (6762 Sayılı T.T.K.nın 30. Maddesi) belirtildiği üzere “ilgililere” aittir. Bu yasa metninde yer alan “ilgililer” kavramı ise Ticaret Sicil Nizamnamesi’nin 31. maddesinde açıklanmış olup bu maddeye göre, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri ilgili kişi olarak kabul edilmektedir. Yani tüzel kişi bir tacirle ilgili ticaret sicil müdürlüğü işleminin tescil ve terkini davası ancak ilgili şirketin yetkili organları veya yetkili temsilcisi tarafından açılabilecektir. Bu hususta Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13.6.2013 tarih, 2013/7686 E – 2013/12362 K. Sayılı ilamında; “Talep, ticaret sicil memurluğunun işleminin iptali istemine ilişkindir. Ticaret siciline yapılacak tescilleri ve terkinleri talep etme hakkı 6762 Sayılı T.T.K.nın 30. maddesine göre “ilgililere” aittir. 6102 Sayılı T.T.K.nın 34. maddesinde de yine aynı yönde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu ilgililerin kimler olacağı Ticaret Sicil Nizamnamesi’nin 31. maddesinde açıklanmıştır. Bu maddeye göre, tacirin hükmi kişi olması halinde onun salahiyetli uzuvları veya selahiyetli temsilcileri ilgili kişi olarak kabul edilmektedir. Açılan herhangi bir davada veya itirazda, dava açan yahut itiraz eden kişinin bu davayı açmaya veya itiraza yetkisi olup olmadığı, yani aktif dava veya itiraz ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun saptanması resen göz önünde tutulur. Yapılan açıklamalara göre, şirket ortağı ilgililer kavramına girmediğinden davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı anlaşılmış bulunmakla bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar vererek, ticaret sicil müdürlüğü işleminin tescil veya terkini davalarında dava ehliyetinin kimlerde olduğunu açıklamıştır. Yine aynı hususa ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/234 E – 2020/570 K sayılı ilamında; “Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, şirketin yöneticisi olmayan davacıların ticaret sicil işleminin iptali isteminde bulunduğu, ticaret siciline tescil ve terkin taleplerinin 6102 sayılı TTK’nın 34. maddesi uyarınca ilgililere ait olduğu, bu ilgililerin kimler olacağının Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verildiği, davacıların şirket ortağı olması nedeniyle ilgililer kavramı içerisinde olmadığı gerekçesiyle davanın davacıların aktif husumeti (sıfatı) bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/11/2019 tarih ve 2018/5723 Esas 2019/6909 Karar sayalı kararı), ilk derece mahkemesince yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi yerinde olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle gerekçe yönünden yerinde bulunmuştur.” şeklinde karar vererek benzer tespit ve görüşleri benimsemiştir. Somut olayımızda davacı davaya konu şirketin yetkilisi olmadığından görülmekte olan davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmamakta olup bu nedenle davanın reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hali hazırda Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/329 e. sayılı davada devam eden yargılamaya göre “şirketin yetkilisi” konumunda olan müvekkilinin, yetkisi devam ederken, dava dilekçesinde sayılan hususlara rağmen hukuka- hakkaniyete- mahkeme kararına aykırı bir şekilde – zamanaşımına uğrayan bir belgeyle ortaklar arasındaki bir işlemi tescil eden Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün işlemine karşı hakkı zayi olan ortak müvekkilin dava açma hakkı bulunduğunu, bu sebeple davanın esasına girilerek, dava dilekçesinde yer alan usul ve esas olarak aykırılıkların incelenmesi ve davanın kabul edilmesi gerektiğini, TTK. 34. maddesinin mahkemece yanlış yorumlandığını, tüzel kişinin yetkili organlarını aramanın kanunun lafzını yanlış yorumlamak olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacısı …, …. ve ……. Tic. Ltd. Şti., davalısı …’in olduğu 28/02/2019 tarih 2018/45 E. 2019/95 K. Sayılı ilamı ile davacıların tespit taleplerinin kabulüne karar verildiği, Yargıtay 11. HD.’sinin 09/06/2020 tarih 2019/4595 E. 2020/2725 K. Sayılı ilamı ile görülmekte olan davada davanın Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılmış olması gerektiğinden bahisle davalıya husumet yöneltilmesine yer olmadığını belirterek kararı bozduğu, bozmadan sonra söz konusu dosyanın Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/329 esasına kaydedildiği ve yapılan yargılama sonucunda Yargıtay bozma ilamına uyularak davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle 01/10/2020 tarihinde reddine karar verildiği ve söz konusu dosyanın temyiz edilerek Yargıtay ilgili Dairesine gönderildiği anlaşılmıştır. Yukarıda seyri anlatılan dava süreci devam eder iken 23/07/2020 tarihinde Trabzon Ticaret Sicil Müdürlüğünün “Ticaret Sicil Tasdiknamesi” ile bu dosya davacısı …’in şirket ortaklığından çıkartıldığından bahisle yapılan bu işlemin usulsüz olduğunun tespiti amacıyla iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK. 34 maddesi ve Ticaret Sicil Nizamnamesi nazara alınarak davacının dava konusu şirketin yetkilisi olmadığından bahisle aktif husumet sebebiyle davanın reddedildiği görülmüştür. Yukarıda bahsi geçen Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/329 E. 2020/297 K. Sayılı ilamı henüz kesinleşmemiş olup, Yargıtay aşamasında olduğu anlaşılmış, söz konusu dava içeriği de nazara alındığında bu dosyanın davacısı …’in …… Tic. Ltd. Şti.’nin hem ortağı hem de şirket temsilcisi sıfatının bulunduğu, dava konusu yapılan Ticaret Sicil Müdürlüğü işleminin dosyanın esasını teşkil ettiği, bu sebeple tescil edilen hususların doğrudan doğruya davacının haklarını etkileyeceği anlaşılmakla ilgili sıfatıyla bu davayı açabileceği gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesinin yerinde olacağı anlaşılmıştır.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece eksik araştırma ve hatalı hukuki değerlendirmeler uyarınca karar verildiği anlaşıldığından davacının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarih ve 2020/337 Esas, 2021/284 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA.
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın davacıya İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA.
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA.
6-Kararın taraflara tebliği, gider avansı ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362-(1)/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 01/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

… … … …
Başkan-… Üye-… Üye-… Katip-…
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı