Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1448 E. 2021/1872 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1448
KARAR NO : 2021/1872

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2021
NUMARASI : 2019/163 – 2021/208 E.K.
DAVACILAR :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR :
VEKİLİ : Av.

DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı … … AŞ vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk ve idaresindeki, davalı …şirketinin sahibi olduğu, davalı …şirketi tarafından kiralanan ve davalı sigorta şirketince sigortalı bulunan … plakalı aracın 07/12/2018 tarihinde müvekkillerinin murisi …’ye çarpması sonucu vefat ettiğini, murisin vefatı ile müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldıklarını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin maliki olduğu … plakalı aracın finansal kiralama sözleşmesi ile davalı …Şirketine kiralandığını, kiralamanın yapıldığı süre içinde müvekkil şirketin dava konusu aracın sadece kaydi anlamda maliki olup, her türlü kullanma, işletme, fiili hakimiyet ve iktisadi fayda sağlama haklarının kiracıya ait olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle müvekkil şirkete husumet yöneltilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek müvekkil yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davalı …A.Ş. aleyhinde açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar …, …Otomotiv San. Tic. A.Ş. ve Ak Sigorta A.Ş. aleyhinde açılan davanın bedel artırım dilekçesi dikkate alınarak kabulü ile, davacı … … … için 56.849,07 TL, davacı baba Ahmad Javid … için 25.973,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine,” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; araç işleteni olmayan müvekkil yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken müvekkil aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, husumet itirazının davanın her aşamasında ileri sürülebilecek bir husus olduğunu, davaya karışan aracın müvekkil şirket tarafından uzun dönem kiralandığını, bu süreçte aracın fiili hakimiyetinin ve zilyetliğinin değişmediğini bu nedenle KTK 3. madde uyarınca aracın işleteninin dava dışı D Grup Şirketi olduğunu, müvekkil şirketin işleten sıfatını taşıyıp taşımadığı konusunda gerekli inceleme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamında … plakalı aracın davacılar desteğine çarparak ölümüne yol açtığı, mahkemece davalı …Otomotiv AŞ’nin uzun dönem kiracı sıfatıyla işleten olduğu kabul edilerek, davalı …Otomotiv AŞ, sürücü … ve ZMMS sigortacısı zarardan sorumlu tutulmuştur.
Davalı …Otomotiv AŞ vekili verdiği dilekçelerde işleten olmadığı iddiasında bulunmuştur.
İşleten; KTK’nın 3. maddesinde; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi” olarak tanımlanmış; ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edildiği takdirde bu kişinin de işleten sayılacağı belirtilmiştir.
Araç sahibi, aracı için adına yetkili idare tarafından tescil belgesi verilmiş ya da sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir. Gerçek işleten, kural olarak aracın sahibi olup, genel hayat tecrübelerine göre aynı zamanda onun zilyetliğine de sahiptir. Ancak her zilyet araç işleteni olmadığı gibi her araç sahibi de zilyet ya da işleten olmayabilir. Trafik kaydı ve araç tescil belgesi mülkiyet ilişkisinin belirlenmesinde sadece bir karine fonksiyonuna sahiptir. İşletme ilişkisiyle, mülkiyet ilişkisi ve vazülyetlik ilişkisi tamamen birbirinden farklıdır (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2018, s.704 vd). Bu karine işletenin kim olduğunu gösteren mutlak bir karine olmayıp, işletenin kim olduğunu belirleyen güçlü bir delil niteliğindedir. Bu nedenle KTK’da işleten ve araç sahibi ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işletenin tanımı yapılırken şekli ölçüt değil maddi ölçüt esas alındığından işletenin belirlenmesinde; araç üzerinde kurulan fiili hâkimiyet, araçtan ekonomik yararlanma, aracı kendi hesabına işletme, aracın masraf ve rizikolarına katlanma ilişkisi esas alınır. Özellikle aracın trafiğe sokulmasına veya trafikten çekilmesine, bakılmasına, muhafazasına, kim tarafından, nasıl ve hangi amaçla kullanılması gerektiğine karar verme yetkisi, fiili hâkimiyeti oluştururken; bir aracın masraf ve tehlikelerini üstlenme ise, onun donatım, bakım ve işletme giderlerini, vergi ve sigorta primlerini ödemeyi ifade etmektedir. Özellikle aracın yakıt, onarım, yağ, garaj ve diğer parça ve ihtiyaçlarını karşılamak için harcanan paralar, giderler arasında sayılabilir (Eren, s. 705). Yargıtayın sapma göstermeyen yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
İşleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hâkimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Uzun süre kavramı, belirli bir gün sayısı ile sınırlı olmayıp, her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilir. Ayrıca bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarına halel getirecek bir sonuç oluşturmaması şarttır (Yargıtay HGK 2021(17)4-104 E, 2021/818 K).
Bu bilgiler ışığında dosya kapsamı incelendiğinde kazaya karışan aracın 03/09/2018 tarihinde davacı tarafından kiralandığı görülmektedir.
Davalı aracı kiraladıktan sonra, başka bir kira sözleşmesiyle aracı dava dışı … Ltd. Şti’ne uzun süreli kiraya verdiğini, işleten sıfatının kalmadığını ileri sürmüş, buna ilişkin dava dışı şirket ile arasında yapılan sözleşmeyi, ödeme belgelerini, vergi beyannamesini ve araç operasyon formunu sunmuştur.
Bu belgelerden dava konusu aracın kiralanıp kiralanmadığı belli değildir. Şöyle ki kira sözleşmesinde kiralanan araçların ekte yer aldığı belirtilmesine rağmen, sözleşmenin eki sunulmamıştır. Bu haliyle davalının işleten olup olmadığının yeterince araştırılmadığı görülmektedir.
Mahkemece; kira sözleşmesinin tüm eklerini ve dava konusu aracın kiralandığına ilişkin belgeleri sunmak üzere davalı şirkete imkan tanımak, dava dışı … Ltd. Şti’ne dava konusu aracın kiralanıp kiralanmadığını sormak, kiralanmış ise tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesini istemek ve davalının talebi doğrultusunda davayı … Ltd. Şti’ne ihbar etmek gerekir.
Bu araştırma neticesinde sunulan tüm bilgi ve belgeler dikkate alınarak davalının işleten sıfatının (yukarıda zikredilen Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte delillerle) bulunup bulunmadığını değerlendirip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu husus araştırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a-6 hükmü gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/04/2021 tarih ve 2019/163 Esas, 2021/208 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.