Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1447 E. 2021/1891 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1447
KARAR NO : 2021/1891

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2021
NUMARASI : 2020/519 Esas-2021/331 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … adına kayıtlı …plakalı aracın satışı için davalı ile anlaşmaya varıldığını, ancak aracın üzerinde birtakım hacizler bulunması nedeniyle zilyetliğin devrine rağmen resmi satış işlemlerinin gerçekleştirilemediğini, bununla birlikte aracın satışı için bir miktar paranın elden alındığını, bakiye kısmın ise araç üzerindeki hacizlerin kaldırılması sonrasında ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ne var ki davalıya zilyetliği devredilen aracın üzerindeki hacizlerin kaldırılamaması nedeniyle bakiye bedelin ödenmediğini, bu aşama sonrasında tarafların yeniden bir araya gelmesiyle, aracın rayiç değerinin tespit edilip daha öncesinde yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye bedel için 34.500,00-TL meblağlı senedin düzenlendiğini, senet bedelinin ödenmesi sonrasında aracın zilyetliğinin tekrar müvekkillerine devri ve senedin iadesi hususunda anlaşıldığını, senet bedelinin banka aracılığıyla davalıya ödenmesine karşın aracın zilyetliğinin devredilmediğini, daha sonrasında aracın kazaya karışması nedeniyle hasarlı şekilde teslim alındığını, bu haliyle kaza nedeniyle oluşan değer kaybının da düşülmediğini, bununla birlikte davalının Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/23741 Esas sayılı dosyasında açıklanan nedenlerle düzenlenen 34.500,00-TL bedelli senede istinaden icra takibi yaptığını, müvekkillerinin takibe konu senet uyarınca davalıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek vaki icra takibi uyarınca borçlu olunmadığının tespitine, davalı alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davaya bakma hususunda davalının yerleşim yeri mahkemeleri olan Samsun mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, takip konusu alacağın …plakalı aracın satışından kaynaklandığını, söz konusu aracın kazasız olduğu belirtilerek müvekkiline satılıp zilyetliği devredilmesine karşın daha sonrasında kazalı olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin aracın resmi şekilde devrini almak için vergi borçlarını ödemek durumunda kaldığını, öte yandan araç için lastik alıp masraf yaptığını, ancak araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmaması nedeniyle devrin yapılamayacağı anlaşılmakla tarafların 55.000,00-TL’nin müvekkiline ödenmesi halinde aracın iadesi hususunda anlaştıklarını, bu kapsamda takibe konu senedin düzenlendiğini, bakiye kısmında müvekkilinin banka hesabına yatırılacağının kararlaştırıldığını, ancak senet bedelinin ödenmediğini, bu esnada 04.03.2019 tarihinde aracın kaza yapması nedeniyle servise götürüldüğünü, buradan davacılar tarafından teslim alındığını, bu haliyle müvekkilinin araçtan olduğu gibi daha öncesinde düzenlenen senet bedelinin de ödenmemesi nedeniyle zarara uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dava tarafları arasında …plaka sayılı aracın satışı hususunda resmi yazılı şekil şartına uyulmadığı için hukuken geçerli olmayan bir şekilde araç satış sözleşmesi yapıldığı, bu araç satış işlemine ilişkin olarak dava konusu, 15/12/2018 vadeli 34.500,00 TL bedelli bononun davacılar tarafından tanzim edilerek davalıya verildiği, bono bedelinin vadesinde ödenmemesi üzerine davalı tarafından Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/23741 Esas Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı ve davacılar tarafından görülmekte olan menfi tespit davasının açıldığı tüm dosya kapsamında sabittir.
Bilindiği üzere araç satış sözleşmeleri resmi yazılı şekil şartına bağlanmış olup bu bir geçerlilik şartıdır. Bu nedenle resmi yazılı şekil şartına uyulmadan yapılan araç satışları hukuken geçersizdir. Yine bilindiği üzere geçersiz sözleşmeye istinaden taraflar birbirlerinden aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade etmekle yükümlüdürler. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/2686 – 6122 E – K sayılı ilamında; “… Trafikte kayıtlı araçların satışı sözleşmesinin KTK 20/d’ye göre noterlikçe yapılması geçerlilik şartıdır. Diğer bir ifadeyle, adi yazılı veya sözlü satışlar daha sonradan noterlikçe resmi satış yapılmadığı sürece geçersizdir. Harici sözleşme “araç satış vaadi” şeklinde nitelendirilemez, alıcı yapılan bu sözleşmeye göre aracın kendi üzerine tescilini talep edemeyeceği gibi satıcı da satım bedelinin ödenmesini talep edemez. 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca harici satışlar geçersiz olup, herkes sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince verdiğini geri isteyebilir. Hukuken geçersiz sözleşmelerde taraflar aldıklarını aynı anda iade etmekle mükellef olduğu gözetilerek davacının davalıya ödediği bedelin tespit edilerek bu bedelin tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar vererek araç satışı için resmi yazılı şekil şartının geçerlilik şartı olduğunu ve geçersiz sözleşmeye istinaden tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Somut olayımızda taraflar arasında şekil şartına uyulmadığı için geçersiz bir araç satış sözleşmesi bulunup, bu sözleşmenin geçersizliği nedeni ile de, her iki tarafın karşılıklı olarak birbirinden aldıklarını iade etmesi gerekmektedir. Dava konusu bono da söz konusu hukuken geçersiz araç satışına istinaden davacılar tarafından tanzim edilerek davalıya verilmiş olup davacılara iadesi gerekmektedir. Elbette dava konusu bono dışında tarafların birbirinden aldığı nakit paraların ve satış konusu aracın da iadesi gereklidir. Bir başka anlatımla geçersiz araç satış sözleşmesi yapılmadan önce tarafların mal varlığı durumunun geri döndürülmesi, bu satış için verilen para, kambiyo senedi, araç vs. iade edilmesi gereklidir. Davamızın konusu sadece takibe verilen bono nedeni ile davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti olduğu için bu dosya kapsamında taleple bağlı kalınarak yalnız menfi tespit hususunda karar verilmiş olup diğer alınanların iadesi ve dava konusu aracın kaza sebebi ile araç sahibi davacı tarafın uğradığı iddia edilen zararın tazmini farklı davaların konusunu oluşturabilecektir. Açıklandığı üzere dava konusu bononun hukuken geçersi sözleşmeye istinaden davalıya verilmiş olması nedeni ile davanın kabulü ve davacıların dava konusu bono nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Değinilmesi gereken son husus ise davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebidir. Araç atış işleminin resmi yazılı şekle tabi olması ve şekil şartına uyulmadan yapılan araç satış sözleşmesinin geçersiz olacağı, bu sözleşmeye istinaden alınan dava konusu bononun takibe koyulmayıp iadesinin gerektiği açıktır, kaldı ki davalı taraf dava konusu icra takibini bir hukukçu olan vekili aracılığı ile başlatmış olup hukuku bilmediğini, iyi niyetli olduğunu iddia edemez bu nedenle davalının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu kabul edilmiş ve dava konusu asıl alacağın % 20’si oranında Kötü Niyet Tazminatınına mahkum edilmiştir.
Bu nedenlerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçelerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davacı tarafça, hukuken geçersiz araç satış sözleşmesine istinaden davalı taraf verilen davamıza ve Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/23741 Esas sayılı İcra Takip dosyasına konu 15/12/2018 vadeli 34.500,00 TL bedelli bonodan dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Dava konusu asıl alacağın % 20’si oranında Kötü Niyet Tazminatının davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 72. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan icra takibi sonrasında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda taraflar arasında ilk etapta …plakalı aracın davalıya satışına ilişkin olarak harici satış sözleşmesi yapılıp aracın zilyetliğinin davalıya devredildiği, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca dava konusu araç üzerindeki hacizler kaldırılarak ve resmi şekil şartlarına uygun biçimde aracın davalıya devrinin yapılamayacağının anlaşılması üzerine tarafların bir araya gelerek satış sözleşmesinin tasfiyesi hususunda anlaşma yaptıkları, bu anlaşma doğrultusunda dava ve takibe konu senedin düzenlendiği sabittir.
Mahkemenin kabulünde olduğu üzere resmi şekil şartına aykırı yapılan araç satış sözleşmeleri geçersiz olup geçersiz sözleşme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tarafların karşılıklı iade yükümlülükleri bulunmaktadır. Dava konusu aracın halihazırda davacıların elinde olduğu da gözetildiğinde, tarafların en başında yapmış olduğu geçersiz araç satış sözleşmesinin tasfiyesi hususunda varılan anlaşma uyarınca ve karşılıklı iade yükümlülüğü çerçevesinde düzenlenen senedin geçersizliğinden söz edilemeyeceği gibi davacıların senet bedelinin ödendiğine ilişin iddialarını ispatlayamadıkları gözetilmeksizin hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak en başında yapılan ve geçersiz olduğu sabit olan (Aracın davalıya satımına ilişkin sözleşme) satış sözleşmesi uyarınca davalının aracı satın aldığı şekliyle iade yükümlülüğü bulunmakta olup somut olayda dava konusu aracın davalının zilyetliğinde bulunduğu sırada kazaya karıştığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında dava konusu aracın halihazırda tamir olup olmadığı, tamir masraflarının kim tarafından karşılandığı, araçta kazaya bağlı olarak ne oranda değer düşüklüğü oluştuğu, bu değer düşüklüğü uyarınca sigorta şirketi tarafından davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı da araştırılarak, satış sözleşmesine konu araçta davalının zilyetliğinde bulunduğu sırada meydana gelen hasarın ve kazaya bağlı değer düşüklüğünün davacılar tarafından karşılanması halinde karşılanan bu miktar uyarınca davacıların senet borcundan kurtulacağının gözetilmemesi ve bu yönde araştırma yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; dava ve takibe konu senedin geçersiz sözleşmenin tasfiyesi hususunda ve tarafların iade yükümlülüklerine ilişkin olarak varılan anlaşma çerçevesinde düzenlendiği, satış sözleşmesine konu aracın halihazırda davacıların elinde bulunduğu, davalının sözleşmenin tasfiyesine yönelik anlaşma uyarınca aracı satın aldığı şekliyle ve hasarsız olarak iade yükümlülüğü bulunduğu, ancak davalının zilyetliği sırasında meydana gelen kazaya bağlı olarak aracın hasarlandığı, bu haliyle davalının iade yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğinden bahsetmek için meydana gelen kaza uyarınca hasarın tamirinin ve araçta kazaya bağlı olarak oluşan değer kaybının davalı veya dava dışı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiği gözetilerek bu hususta araştırma yapılıp davalı ya da sigorta şirketi tarafından karşılanmayan bedeller varsa bu miktarlar senet borcundan düşülmek suretiyle hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan bu durum karşısında davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.07.2021 tarih ve 2020/519 Esas, 2021/331 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA,
5-İstinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesi sırasında duruşma yapılmadan karar verildiğinden bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 27/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.