Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1263 E. 2021/1625 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1263
KARAR NO : 2021/1625

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2021
NUMARASI : 2018/93 Esas 2021/213 Karar

DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …- UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/11/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 27/03/2008 tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu …….. plakalı aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası neticesinde yaralandığını, …….. plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara maruz kaldığını, müvekkili için 3.000,00’er TL (belirsiz alacak) geçici sürekli sakat kalmasından iş göremezliğinden dolayı kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tazmin ve tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile mahkeme vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekilinin cevap dilekçesi uzatım dilekçesi verdiği, yetkisizlik ve zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmüş, ayrıca, bilirkişi raporlarına itiraz dilekçeleri sunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ” Davalı … bünyesinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan ………. plakalı aracın Çayeli ilçesinde seyir halinde iken trafik kazasının meydana geldiği, bu kazaya karışan araç içerisinde bulunan davacının yaralandığı, kaza sonucunda davacının geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olup kalıcı maluliyet oranının %41 oranında bulunduğu, dava konusu kazada Çayeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kararda sürücü ……..’ın geçiş yasağı olan yerlerde geçme kuralını ihlal ederek asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, aktüerya bilirkişi raporundan ve mahkemece dosyaya celp edilen SGK hizmet çizelgesinden aylık ortalama net kazancının asgari ücretin yaklaşık 4 katı düzeyinde olduğu, davanın açılış tarihi itibariyle ticari davalar için zorunlu arabuluculuk dava şartının yürürlükte olmadığı, aktüerya bilirkişi raporunda PMF 1931 hesap tablosuna göre hesaplama yapılmış olmasının kaza tarihinin ve poliçe tarihinin 2008 yılı olduğu dikkate alındığında isabetli olduğu, kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçe sorumluluğunun 100.000,00 TL olduğu, davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 08/07/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davalı … ile dava açıldıktan sonra 17/12/2019 tarihinde sulh protokolü yaptıklarını, bu protokol gereğince davalı … şirketinin davacıya 116.616,00 TL ödeyeceği, ancak davalı … şirketinin davacıya 88.000,00 TL ödeme yaptığı, eksik ödeme nedeniyle bakiye kısım için davaya devam ettiklerini ve taleplerini artırarak 17.826,01 TL talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı şirketin dava tarihinden önce temerrüte düşürülmemiş olması sebebi ile faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiği ayrıca kazaya karışan sigortalı aracın ticari araç olmaması sebebi ile ticari avans faizi değil yasal faiz oranının uygulanması gerektiği anlaşılmış ve aktüerya hesap uzmanı bilirkişinin hesaplamış olduğu 5.826,01 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplamda 105.826,01 TL tazminat miktarı üzerinden davalı … tarafından davacıya ödenen 88.000,00 TL mahsup edilerek bulunan 5.826,01 TL si geçici iş göremezlik 12.000,00 TL si sürekli iş göremezlik tazminatı olan 17.826,01 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanın tüm alacak hakkını müvekkili şirkete temlik ettiğini, bu nedenle davacının uhdesinde davaya konu edebileceği bir alacak hakkı bulunmadığını, davanın feragat yönünden reddinin gerektiğini, dosyada mevcut maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini, geçici iş görmezlik talebi yönünden müvekkilinin sorumlu olmadığını, taleplerin teminat dışı olduğunu, geçici iş göremezlik teminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacının 27/03/2008 tarihinde içerisinde yolcu olarak bulunduğu …… plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu yaralanması ile iş göremezlik tazminatı talep etmiş olduğu anlaşılmıştır. Mahkemesince yapılan bedel artırımı da dikkate alınarak davanın toplamda 17.826,01 TL üzerinden kabulüne karar verildiği görülmüştür. İstinaf sebepleri incelendiğinde;
Davalı vekilince dosyaya sunulan makbuz, ibraname ve feragatname başlıklı belge sebebiyle davanın feragat yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; “…Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, kalıcı işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı tarafça maddi tazminat istemiyle dava açıldıktan ve davayla ilgili öninceleme aşaması devam etmekteyken, davalı sigortacı tarafından davacıya maluliyet tazminatı ve fer’ilerine ilişkin olarak 26.793,00 TL. ödendiği; davacı tarafından da davaya konu maluliyet tazminatı konusunda varılan mutabakat gereği bu ödemenin alındığı, davalı sigortacıdan başka bir alacağın kalmadığı ve davalının ibra edildiği ifadelerini içeren, 04.04.2014 tarihli “ibraname-makbuz-feragatname” başlıklı belgenin verildiği görülmektedir. Anılan bu belgenin mahkemeye sunulması üzerine, öninceleme duruşmasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Ancak, davacı vekili tarafından mahkemeye sunulan, 13.06.2014 tarihli dilekçede; davacının maluliyet oranı ve maluliyet tazminatı belirlenmeden kısmi ödeme teklifi yapılması üzerine, ibraname imzalanması şartıyla davalının kısmi ödeme yaptığı; davalı tarafından yapılan ödemeyi kısmi ödeme olarak kabul edip davaya devam ettikleri, davalıya verilen ibranamenin kabul edilmediği, sadece makbuz hükmünde olduğu, davacının kesin maluliyetinin tespiti için beklenmesi gereken 18 aylık sürenin sonu olan 30.11.2014 tarihinin beklenerek maluliyet raporunun alınması ve yargılamaya devam edilmesinin talep edildiği görülmektedir.
2918 sayılı KTK’nun hem işletenleri, hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan emredici nitelikteki 111. maddesinin 1. fıkrasında, “bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu” belirtilmiş; 2. fıkrasında ise “Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi kanun, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik, zarar sorumlusuna da fahişlik iddiası ile iptal hakkı tanımış, iptal sebebi olarak da objektif bir unsur olan bu yetersizliğin veya fahişliğin açıkça belli olması halini kabul etmiştir.
Dava konusu olayda uyuşmazlık, yargılama aşamasında ibraname alınmış olması ve bu ibraname gereği davacının davasından feragat edeceğinin kararlaştırılmış olması noktasında toplanmaktadır. Anılan bu ibraname, davacının maluliyet oranının yani zararının belirlenmesi için mahkeme tarafından herhangi bir maluliyet raporu alınmadan ve davacının talep etmeye hakkı bulunan tazminat hesabı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verilmiştir. Bu itibarla, davacının maluliyet oranı ve hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu ibranamenin, henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu açıktır. Zaten davacı taraf, vekili marifetiyle verdiği 13.06.2014 tarihli dilekçeyle de, ibranamenin makbuz hükmünde olduğunu ve kabul etmediklerini, maluliyet durumu tespit edilerek tazminatın hesaplanması gerektiğini bildirmiş; yukarıda anılan KTK’nun 111/2. maddesi gereği ibranamenin iptali iradesini ortaya koymuştur.
Bu durumda mahkemece, davacının maluliyet oranı ve talep edebileceği tazminat belirlenmeden önce ibraname verildiği; davacı vekilinin 13.06.2014 tarihli dilekçesiyle, ibranamenin kabul edilmediği ve zararın belirlenmesi gerektiği bildirilerek ibranamenin iptali iradesinin ortaya konulduğu; KTK’nun 111/2. maddesiyle getirilen anlaşma ya da uzlaşmanın iptaline ilişkin düzenlemenin, dava içinde ya da davadan önce yapılmış anlaşma şeklinde bir ayrım içermediği göz önünde bulundurularak; davacının maluliyet oranı ile talep edebileceği tazminat miktarının alınacak raporlarla saptanmasından sonra, 04.04.2014 tarihli belgenin KTK 111/2. maddesine göre kesin ibra belgesi mi yoksa makbuz niteliğinde bir belge mi olduğunun belirlenmesi suretiyle, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; hatalı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 17. H.D. 10/04/2017 tarih 2014/22364 Esas 2017/3810 Karar vb.) Bu ilamdan da anlaşıldığı üzere dava açıldıktan sonra ancak aktüerya raporu alınmadan 17/12/2019 tarihinde makbuz, ibraname ve feragatname başlıklı taraflar arasında anlaşmanın yapıldığı, tazminat davalarında amacın gerçek zararın giderilmesi olduğu, davacının alabileceği tazminat miktarının belirlenmemesi sebebiyle bu anlaşma metninin makbuz niteliğinde bir belge olarak kabulünde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından davalı tarafın bu yöne yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Davalı vekili müvekkili sigorta şirketinin geçici işgöremezlik tazminatından bir sorumluluğu bulunmadığını ileri sürmüştür.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğundan olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 Sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba kanunun 59. maddesi ile değişik KTK’nun 98. maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamının idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletilmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini-Konya barosu yayınları. Shf 7-8, Yargıtay üyesi: Hüseyin Tuztaş).
Bu halde davalı vekilinin geçici iş göremezlik giderinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
Dosyada mevcut maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde;
Mahkemesince KTÜ Adli Bilimler Enstitüsünden 10/05/2019 tarih 2019/1731 nolu rapor alındığı, raporun Çalışma Gücü ve Melekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hesap edilerek düzenlendiği anlaşılmıştır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay (kaza) tarihlerine göre;
a)11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü,
b)11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği,
c)01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,
d)Poliçe tanzim tarihi 01.06.2015 tarihinden sonra ise, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Bu doğrultuda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi, 17. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 tarih 2018/947 E. 2019/1676 K., yine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2019 tarih 2018/473 E. 2019/1690 K. sayılı kararları). Buna göre kaza tarihi olan 27/03/2008 Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre maluliyet raporu alınması gerektiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu görülmüştür.
Mahkemesince yapılması gereken; yeniden doğru yönetmeliğe göre maluliyet raporu alınıp, sonuç değişmesi halinde kazanılmış haklar da saklı tutularak, dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edilip, son yargıtay uygulamaları da dikkate alındığında TRH 2010 tablosuna göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanması suretiyle tazminat miktarının yeniden belirlenmesi suretiyle sonuca gitmekten ibarettir.
Ayrıca; gerekçeli kararda istem ve savunma kısmının dosya ile uyumlu olmadığı anlaşılmış bu husus eleştiri yapılmakla yetinilmiştir.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece eksik araştırma ve hatalı hukuki değerlendirmeler uyarınca karar verildiği anlaşıldığından davalının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarih ve 2018/93 Esas, 2021/213 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA.
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın davalıya İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA.
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA.
6-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince DAVALIYA İADESİNE.

7-Kararın taraflara tebliği, gider avansı ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362-(1)/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

… … … …
Başkan-… Üye-… Üye-… Katip-…
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı