Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1158 E. 2021/1478 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ BAM TRABZON 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1158
KARAR NO : 2021/1478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN VEKİLİ : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2021/108 Esas 2021/203 Karar

DAVACI : —-
VEKİLİ : Av. …- UETS
DAVALI : …-

VEKİLİ : Av. …- UETS
DAVANIN KONUSU : İflas
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/10/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı ve hakkında iflas istenilen sermaye şirketinden Trabzon İcra Müdürlüğü’nün * Esas sayılı dosyasına konu alacak kapsamında alacaklı konumda olduğunu, güncel UYAP dosya hesabına göre müvekkili şirketin davalı sermaye şirketinden olan alacağının toplamda 7.881.994,45 TL’ye ulaştığını, davalı şirketin borca batık durumda olduğunu, sermaye şirketleri ile kooperatifler için özel bir -doğrudan doğruya- iflâs sebebi sayıldığını, bu tür şirketlerden (ve kooperatiften) alacaklı olan üçüncü kişilerin şirket (ve kooperatif) malvarlığından alacağını alamamaları halinde, ortaklara başvuramadıklarını, müvekkilinin iflas talebinde bulunabileceğini, davalının Ticaret Sicilinde yapılan araştırmaya göre davalı en son 22 Ekim 2003 tarih ve 5912 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ilan ile sermaye artırımına gitmiş ve sermayesini 20.000.000.000,00 TL (Eski TL) ‘ye çıkardığını, 31 Ocak 2004 tarihinde TL’den altı sıfır atılması ile sermayesi 3 Ağustos 2015 tarih ve 6360 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde 20.000,00 TL olarak belirlendiğini, iş bu davanın açıldığı sırada davalı şirketin sadece müvekkillerine olan borçları kapsamında sermayesinin 394 katını kaybettiğini, davalının açık bir şekilde müflis konumunda olup, müvekkili şirketten olan alacağının tahsil imkanının kalmadığını, bu kapsamda müvekkilimizin hak ve alacaklarının korunması, bütün alacaklıların belli olması bu kapsamda davalı şirketin bilanço ve defterlerinin incelenerek hileli yahut taksirli iflasın bulunup bulunmadığını tespit etmek, alacak kaydının kapatılarak kendi maddi bilançolarının düzenlenmesi ve dahi en önemlisi küçük şehrimizdeki ticari itibar ve hayatın korunması amacıyla davalı sermaye şirketinin iflasını talep etme zorunluluklarının ortaya çıktığını, davacı vekilinin davalı şirketin iflasına, İİK md.166 kapsamında iflas talebinin ilanına, dava süresince davalının sahte işlemlerine karşı şirketin yönetimin bir kayyım heyetine tevdiine, dava masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iflas talebinde bulunacak kişilerden olmadığını, davacının dava dilekçesinde dayandığı iflas sebebini ve vakıaları mutlaka belirtmek zorunda olduğunu, şu an belirttiği takdirde iflas sebeplerini sonradan değiştirmesi, davayı genişletme yasağına tabi olduğunu, iş bu dava dosyasına konu icra takip dosyası ile ilgili Trabzon İcra Müdürlüğüne ait * Esas sayılı dosyası ile şikayetçi olduğunu, davacının davasından feragat ettiğini, bu nedenle iş bu davayı açma hakkını kendi yazılı beyanı ile ortadan kaldırdığını, müvekkilinin borca batık durumda bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacı şirket tarafından, davalı şirketten Trabzon İcra Müdürlüğü’nün * Esas sayılı dosyası kapsamında alacaklı olunduğu ve fakat davalı şirketin borca batık olması nedeni ile alacağını tahsil edemediğinden bahisle, davalı şirketin İİK 179 maddesi mucibince iflasına karar verilmesi için görülmekte olan iflas davasının açıldığı tüm dosya kapsamında sabittir.
İİK 179. maddesi uyarınca; “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” hükmü amir olup, bu yasa maddesinden de anlaşıldığı üzere bir şirketin İİK 179 maddesi uyarınca iflasının, o şirketin alacaklısı tarafından istenebilmesi için borçlu şirketin tasfiye halinde olması gerekmektedir. Trabzon Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı incelendiğinde ise davalı şirketin tasfiye halinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda somut olayımızda tasfiye halinde bulunmayan davalı şirketin İİK 179 mucibince iflasının davacı (alacaklı) tarafça istenmesi, davalı (borçlu) şirketin tasfiye halinde olmaması nedeni ile mümkün olmayıp davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine”, karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sermaye şirketlerinin iflasına ilişkin düzenleme içeren İİK’nun 179. maddesi ile anonim ve ticari bir kooperetif şirketin borçları mevcut ve alacağından ziyade olduğu alacaklı tarafından ispat olunmak şartıyla önce takibe hacet kalmaksızın iflasına karar verilebileceğine… şeklinde düzenlendiğini, bunun yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü mahkemece verilen kararın kaldırılmasını, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, iflas istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2017/21080 takip sayılı dosyasında davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine toplamda 5.483.236,98 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı ve davalı şirketin borca batık olduğunun belirtilerek sermaye şirketleri ile kooperatifler için özel bir iflas yolu olan doğrudan doğruya iflas yöntemi ile davalının iflasının talep edildiği anlaşılmıştır. İİK 179. Maddesi; “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” şeklinde yasal düzenlemeyi içerdiği, mahkemesince madde metninin yanlış yorumlanarak doğrudan doğruya iflas talebinde bulunabilmek için “borçlu şirketin tasfiye halinde olması” şartının arandığı şeklinde bir yorumla davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Madde metni incelendiğinde; şirketin tasfiye halinde olmasına gerek bulunmayıp, tasfiye halinde ise tasfiye memurlarının talepte bulunabileceğinin düzenlendiği, ayrıca bir alacaklı tarafından talepte bulunmanın mümkün olduğu, zaten maddenin düzenleniş amacının da borca batık haldeki şirketlerin doğrudan doğruya iflasının ilgili şirket temsilcileri ve alacaklılara bu yolu açmak olduğunun anlaşılması karşısında mahkemece yapılan yorumun hatalı olduğu anlaşıldığından verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemesince yapılması gereken taraf delillerinin toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre işlem yapmaktan ibarettir.
Tüm bu sebeplerle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile mahkemece verilen hükmün HMK’nun 353/1-a-4,6 maddeleri gereğince kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/04/2021 tarih ve 2021/108 Esas, 2021/203 Karar sayılı hükmünün, HMK’nun 353/(1)-a-4,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA.
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacıya İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA.
5-İstinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesi sırasında duruşma yapılmadan karar verildiğinden bu aşama için davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

… … … …
Başkan V.-… Üye-… Üye-… Katip-…
E-imzalı E-imzalı E-imzalı E-imzalı