Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/102 E. 2021/147 K. 01.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/102
KARAR NO : 2021/147

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
NUMARASI : 2019/263 – 2020/371 E.K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/02/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ve desteği …’ın 31/07/2013 tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile yapmış olduğu trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın vefatına sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, müteveffanın vefatından sonra davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını beyan ederek müvekkillerinin her biri için 3.000’er TL (belirsiz alacak) destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının başvuru şartını yerine getirmediğini, müteveffanın kazanın oluşmasına kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile hesaplanacak tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini, müteveffanın davacılara destek olduğu hususunun ispatlanmasının zaruri olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Davacının davasının bedel artırım dilekçesi de dikkate alınarak kabulü ile, davacı … için 19.607,18 TL, davacı … için 57.583,32 TL, davacı …. için 96.118,54 TL, davacı …. için 76.690,96 TL olmak üzere toplam 250.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara ödenmesine,” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın trafik kazası niteliğinde olmadığını, bilirkişi raporunda da bu hususun aydınlatıldığı ve müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığı yönünde kanaat bildirildiğini ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, kabul anlamına gelmemek üzere mahkemenin kusur oranlarının tespiti hususunda ATK veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden rapor almadan hüküm kurduğunu, davacının talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
31/07/2013 tarihinde sürücü … ‘ın sevk ve idaresinde bulunan ve içinde eşi … ile …’ın bulunduğu araç ile seyir halinde olduğu halde arkalarından …. plakalı ve … ‘ın sürücüsü olduğu aracın selektör yapması sonucu … ‘ın aracı sağa çekip durduğu, ölen …’ın … plakalı aracın kasasında bulunan jeneratörü düzeltmek için aracın kasasına çıktığı ve jeneratör ile uğraşırken dengesini kaybederek kafasını kasanın demirine vurarak vefat ettiği, her iki aracın davacı … ‘a ait olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın sigortacısı olduğu, yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın davalının istinaf dilekçesine hasren yapılan incelemesinde;
1-Davalı vekili birinci istinaf sebebi olarak meydana gelen olayın trafik kazası olmadığından bahisle teminat dışında kaldığını ve bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 85/1. maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, 85/3 ncü maddesinde ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir.
2918 sayılı Yasa’nın 85/1. maddesinde düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğu doktrinde ve uygulamada duruksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmektedir. Anılan Yasa’nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu olduğu ihtilafsızdır. Şu halde somut olayda ilk halli gereken husus dava dışı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğu mu olduğu hususudur. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta bir kısım yazarlar aracın işletilme halinde olmasından anlaşılması gerekenin (ki bu görüş mekanik görüş olarak adlandırılmaktadır.) tehlikenin motorlu aracın mekanik aksamının çalışması, özellikle motor ve ışık düzeninin çalışması veya bunlar çalışmasa dahi aracın kendiliğinden de olsa (örneğin park halinde bulunan bir aracın freninin veya vitesinin boşalarak kendiliğinden hareket etmesi gibi) hareket halinde olmasını ararken, karşı görüşte olanlar ise aracın trafiğe çıkarılmasının ve karayolunda bulunmasının işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli bulunduğunu ve dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde park halinde bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğunu kabul etmektedirler. (Bu konudaki tartışmalar için Bkz. Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu-Altop, Borçlar Hukuku, İst. 1985,s.710 vd, ayrıca Bkz. Çetin Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat davaları, Ank, 1989,S.37 vd).
Yasa’nın 85/3. maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır (Yargıtay 17. HD’nin 2016/4271-2019/548 E.K.sayılı ilamı).
Bu genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönülecek olursa sigortalı aracın sürücüsü ve işleteni olan …’ın karayolunda seyir halinde iken arkadan kendisini takip eden ve oğlu olan …’ın selektör yapması sonucu aracını sağa çekerek durduğu, araçtan inerek kasada bulunan jeneratör ile uğraştıkları esnada kazanın meydana geldiği dolayısıyla sürücü …’ın aracı terk maksadı olmaksızın durdurduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiş olup olayın trafik kazası mahiyetinde olduğunun kabulü gerekmiştir.
2-Davalı vekili istinaf itirazlarında ayrıca …’ın işleten olduğunu ve 3.kişi olmadığından tazminat talebinde bulunamayacağını ileri sürmüş ayrıca kusur raporu alınmamasının da yerinde olmadığını iddia etmiştir.
2918 sayılı Yasanın 91. maddesine göre işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Öte yandan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. maddesinde de “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, 3. şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli, zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür” hükmü yer almaktadır. Görüleceği üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının amacı sigortalının 3. kişilere vermiş olduğu zararları karşılamaktan ibarettir. Somut durumda davacılardan …’ın … plakalı aracın sigortalısı ve işleteni olduğu, davalının da bu aracın sigortacısı olduğu görülmektedir. Gerek KTK’nun 91. maddesi gerekse de ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesine göre davacı … sigorta sözleşmesinin tarafı olup 3. kişi sıfatına sahip olmadığından destekten yoksun kalma tazminatı davası açma hakkı yoktur. Dolayısıyla bu davacı hakkında aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış ve istinaf itirazları bu nedenle kabule şayan bulunmuştur.
Yukarıda değinildiği gibi zorunlu trafik sigortacısının sorumluluğu sigortalısının 3. kişilere verdiği zararla ve poliçe limiti ile sınırlıdır. Bu sorumluluk şüphesiz ki sigortalının kusuru ile doğru orantılıdır. Somut olayda herhangi bir kusur raporu alınmadan sonuca gidilmiştir. Olayda hem …’ın hem de ölenin kusurlu olabileceği göz önüne alındığında davalı vekilinin kusura ilişkin itirazları da yerinde görülmüştür.
Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iş davacı … yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğu göz önüne alınıp olayda tarafların kusur durumunu gösterir şekilde kusur raporu aldıktan sonra tekrar önceki bilirkişiye aktüerya hesabı yaptırıp sonuca gitmekten ibarettir.
Tüm bu açıklamalar ışığında yukarıda belirtilen gerekçeler kapsamında davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiş ve HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2020 tarih ve 2019/263 Esas, 2020/371 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
7-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince DAVALIYA İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 01/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip