Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/895 E. 2020/772 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/895 – 2020/772
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/895
KARAR NO : 2020/772

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : 2018/467 Esas-2020/249 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : HASIMSIZ
ASLİ MÜDAHİL :

VEKİLİ :
ASLİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :

ASLİ MÜDAHİL :

VEKİLİ :

ASLİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
ASLİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
ASLİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Konkordato
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2020
Konkordato mühleti verilmesi talebine ilişkin davanın yapılan açık yargılaması neticesinde verilen karara karşı konkordato mühleti talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2003 yılından beri Trabzon İlinde uluslar arası nakliyat işi ile uğraştığını, müvekkilinin daha az maliyetli olması nedeniyle döviz ile borçlandığını, ancak 2017 yılından itibaren dövizde yaşanan olağanüstü artışlar nedeniyle borçların katlanarak arttığını, kısa ve uzun dönemde borçların defaaten ödenmesinin imkansız hale geldiğini, müvekkilinin tüm borçlarını konkordato projesi kapsamında ödeyeceğini ileri sürerek İİK’nun 287. maddesi uyarınca geçici mühlet kararı verilmesini, ardından kesin mühlet kararı verilmesini ve son olarak da konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin Trabzon ilinde kurulduğu, uluslararası nakliye işi ile meşgul olduğu, dövizle borçlanması ve döviz kurunda yaşanan yüksek artış sebebi ile borçlarını ödeyemeyecek duruma geldiği ve Mahkememiz nezdinde konkordato talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Konkordato yargılaması devam ederken davacı şirket işlerinin kısmen düzelmesi ve bir kısım taşınmazların nakde çevrilmesi sonucu davacı şirket adi alacaklılarına olan borçlarının tamamını, adi alacaklıların 26/12/2019 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında davacı şirketin % 20 tenzilatlı konkordato teklifini İİK 302/3. maddesinde belirtilen nisaplarla kabul etmiş olması da dikkate alınarak %20 tenzilatlı olarak ödemiştir. Bu nedenle adi alacaklılar yönünden konusuz kalan konkordato talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Rehinli alacaklılar ise 26/12/2019 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında davacı şirketin konkordato teklifini İİK 302/3. maddesinde belirtilen nisaplarla kabul etmemişlerdir. Bilindiği gibi konkordato teklifinin yapılan alacaklılar toplantısında İİK 302/3. maddesinde belirtilen nisaplarla kabul edilmiş olması, İİK 305/1-c maddesi uyarınca konkordatonun tasdiki şartlarından olup bu şart yerine getirilememiş olması sebebi ile rehinli alacaklılar yönünden davacı şirketin konkordato teklifinin reddi gerekmiştir. Öte yandan dosyamıza sunulan Konkordato Komiser heyeti daha önce sunulan 10/07/2020 tarihli rapordaki maddi hesap hatasının düzeltmesine ilişkin 14/07/2020 havale tarihli raporlarından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin güncellenmiş rayiç değer esaslı bilançosuna göre şirketin 2.928.103,07 TL öz varlığa sahip olduğu, şirketin varlıklarının şirket borçlarını ödemeye yeteceği, yani davacı şirketin borca batık olmadığı sabittir. Davacının borca batık durumda olmadığı, iflasına karar verilmesini gerektirir başkaca bir hal bulunmadığı anlaşılmakla, davacı hakkında iflas kararı verilmemiştir.
Öte yandan davacı vekili tarafından 16/07/2020 tarihli duruşmada sözlü olarak rehinli alacaklılara ait tüm borcun 16/01/2021 tarihinde tek seferde (taksitsiz olarak) ödenmesi teklif edilmiş ve bu teklif yapılan alacak devirleri sonucunda toplam rehinli alacağın %89’luk kısmını elinde bulunduran asli müdahil ………. vekilince sözlü olarak kabul edilmiş ise de; HMK 74 maddesi uyarınca bu teklifin asli müdahil vekilince kabul edilebilmesi için asli müdahil vekilinin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadığı” gerekçesiyle
1-A)Adi alacaklılar tarafından, 26/12/2019 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında davacı şirketin % 20 tenzilatlı konkordato teklifinin İİK 302/3. maddesinde belirtilen nisaplarla kabul edilmiş olması ve yargılama sırasında adi alacaklılara dair borcun % 20 tenzilatı olarak tamamen ödenmiş olması dikkate alındığında; adi alacaklılar yönünden konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.
B)Rehinli alacaklılar tarafından, 26/12/2019 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında konkordato projesinin İİK 302/3. maddesinde belirtilen nisaplarla kabul edilmemiş olması ve bu durumun İİK 305/1-c maddesi uyarınca konkordatonun tasdikine mani bir hal olması dikkate alınarak, rehinli alacaklılar yönünden konkordato talebinin REDDİNE.
2-Davacının borca batık durumda olmadığı, iflasına karar verilmesini gerektirir başkaca bir hal bulunmadığı anlaşılmakla, davacı hakkında iflas kararı verilmesine YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetle konkordato sürecinde tüm adi alacakları ödediğini, rehinli alacakların ödenmesi için de gerekli görüşmelerin yürütüldüğünü, rehinli alacaklılar toplantısında müvekkilinin talebinin reddedilmesine karşın daha sonrasında …………. San. A.Ş. tarafından diğer rehinli alacaklı ……… A.Ş.’ye olan borçların temlikname ile devralındığını, bu haliyle ………….. Tic. A.Ş.’nin toplam rehinli alacakların %89’unun sahibi konumuna geldiğini, 16.07.2020 tarihli celsede tüm rehinli alacakların tamamının defaaten ve 6 ay sonrası olan 16.01.2021 tarihinde tek seferde ödenmesi teklifinde bulunulduğunu, bu teklifin rehinli alacakların %89’unu elinde bulunduran ……………..Tic. A.Ş. vekilince kabul edildiğini, bu haliyle rehinli alacaklar yönünden toplantıda sağlanamayan nisaba ulaşılmış olduğunu, buna karşın mahkemece ………….. Tic. A.Ş. vekilinin vekaletnamesinde özel yetkisinin bulunmadığından bahisle rehinli alacaklar yönünden konkordato talebinin reddine karar verildiğini, ancak alacaklı vekilinin vekaletnamesinde özel yetki bulunmasına gerek olmadığını, mahkemece bu hususta yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 285. ve devamındaki maddeler uyarınca konkordato mühleti verilmesi talebine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Konkordato; bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı, borçların belirli bir oranda ve/veya vadelerle ödenmesini öngören, borçların yapılandırılmasını sağlayan ve ticaret mahkemesince tasdik edilmekle hüküm ifade eden cebri anlaşmadır. Bir çeşit sulh sözleşmesi niteliğinde olan konkordato elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş dürüst borçluları korumak amacıyla geliştirilmiş müessesedir. Bu durumdaki borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerini tümüyle sona ermesine ve iflasa tabi borçlular yönünden alacakların büyük oranda tahsil edilememesine, iflasa tabi olmayan borçlular yönünden ise önce davranan alacaklının alacağını tahsil etmesine karşın diğer alacaklıların alacağına hiç veya yeterli düzeyde kavuşamamasına neden olmaktadır.
Konkordato borçlu ile alacaklılar arasında yapılacak anlaşma uyarınca alacaklıların, alacaklarının bir kısmından feragat emesi veya borçluya borcunu ödemek konusunda belli bir süre vermesi, borçlunun da anlaşmaya uygun şekilde borcunu ödemesi halinde borçlarının tamamından kurtulmasını sağlamaktadır.
Borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu konkordato talebinde bulunabilir.
Konkordato hem borçlunun hem alacaklının lehinedir. Zira konkordato sayesinde iflasa tabi borçlu iflastan ve iflasın sonuçlarından, iflasa tabi olmayan borçlu ise bütün mal varlığının, alacaklılardan birinin veya bir kaçının alacağının tahsili için haczedilip satılmasına karşın geri kalan alacaklılarca tahsil edilemeyen alacaklar yönünden cebri icra tehdidi altında yaşamaktan kurtulacaktır. Öte yandan konkordato sayesinde alacaklılar haciz ve iflas masrafları yapmaksızın daha fazla miktarlarda alacak tahsil etme olanağı bulacaktır. Bununla birlikte konkordatoda alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu konkordato sürecinde iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlunun varlığını sürdürmesi sağlanırken piyasa şartlarındaki istikrar ve istihdam imkanlarının korunması sağlanır.
Tasdik edilen konkordato projesi kural olarak bütün alacaklıları bağlar. Zira bu özellik ve konkordatoya tabi bütün alacaklar bakımından eşitlik ilkesinin bir sonucu olarak kanunda belirtilen istisnalar haricinde konkordato mühletinden önce doğmuş bulunan alacaklar konkordato şartları dairesinde elde edebilecektir. Bu nedenle konkordato oylamasında kabul veya ret oyu vermiş tüm alacaklılar bakımından zorunlu olduğu gibi alacağını süresinde yazdırmamış alacaklılar için de bağlayıcıdır. Bu durumun istisnası rehinli alacaklar, imtiyazlı alacaklar ve kamu alacakları olup konkordatodan etkilenmeyecek bu alacaklar yönünden alacaklıların takipte bulunma veya bu alacaklara ilişkin mahkeme kararlarının infazını isteme hakkı bulunmaktadır.
Konkordatoda borçlu konkordatoya tabi olmayan alacaklar hariç (rehinli, imtiyazlı ve kamu alacakları gibi)diğer adi alacaklılara eşit oranda ve koşullarda ödeme teklif etmekte ve teklifin kanunu öngördüğü çoğunlukla kabul edilmesi durumunda anlaşmayı kabul etmeyen diğer alacaklılar yönünden de bağlayıcı sonuç ortaya çıkmaktadır.(İİK 308/c)
Bu açıklamalar uyarınca somut olaya gelindiğinde; davacı tarafından konkordato mühleti içerisinde tüm adi alacakların ödendiği, rehinli alacaklıların borcunun %20 tenzilat ile ödenmesinin teklif edildiği 26.12.2019 tarihli rehinli alacaklılar toplantısında bu talebin kabul görmediği sabittir. Bu aşamada rehinli alacaklı sayısının 4 adet olduğu bununla birlikte alacakların büyük bir kısmının ………..A.Ş. ve ……………Tic. A.Ş.’ye ait olduğu anlaşılmıştır. Alacakların büyük bir kısmının sahibi olan bu iki şirket arasında rehinli alacaklılar toplantısından sonra 31.01.2020 tarihinde yapılan temlik sözleşmesi uyarınca ………. A.Ş.’nin konkordato talep eden davacıdan olan alacaklarını diğer alacaklı …………. Tic. A.Ş.’ye devrettiği ve bu haliyle rehinli alacakların 2/3’ünden fazlasının temlik alan rehinli alacaklı şirket elinde toplandığı anlaşılmıştır.
16.07.2020 tarihli celsede davacı tarafından tüm rehinli alacakların tenzilatsız olarak 6 ay sonrasında ve 16.01.2021 tarihinde ödenmesi teklif olunmasına ve …………… Tic. A.Ş. vekilince bu teklif kabul edilmesine karşın mahkemece …………… Tic. A.Ş. vekilinin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bu minvalde uyuşmazlık; konkordato davası ya da alacaklılar toplantısı sırasında alacaklı vekili olarak hareket eden kimselerin vekaletnamesinde özel yetki bulunmasının gerekip gerekmediği, bu yöndeki eksikliğin giderilip giderilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller HMK’nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup, 6098 sayılı TBK’nun 504. maddesinde de vekaletin kapsamı açıklanmıştır. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca gerek müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan, gerekse alacaklı adına vekaleten konkordato toplantısına katılan ve oy kullanan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur.
Bununla birlikte bu husustaki eksiklik sonradan özel yetki içeren vekaletname sunulması suretiyle giderilebileceği gibi vekil eden tarafından adına yapılan işlemlere muvafakat verilmek suretiyle de (HMK’nun 77. maddesi) giderilebilir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; konkordatonun dürüst borçlular ile onun alacaklılarının menfaatlerinin korunmasını amaçladığı, davacının konkordato sürecinde dürüst davranma yükümlülüğüne riayet edip adi alacakların tamamını ödediği, rehinli alacakların ödenmesi için adına kayıtlı taşınmazın satılmasına yönelik girişimlerde bulunduğu, her ne kadar rehinli alacaklılar toplantısında konkordato projesinin kabulüne karar verilmemiş ise de toplantı sonrasında gerçekleşen temlikler uyarınca alacaklıların ve alacak nisaplarının değiştiği, son haliyle alacaklı …………….. Tic A.Ş.’nin kabul için gereken nisap olan alacakların 2/3’ünden fazlasının sahibi olduğu, son celsede davacı vekilince tüm rehinli alacakların tek seferde ve tenzilatsız 16.01.2021 tarihinde ödenmesi teklifinin ……… Tic. A.Ş. vekilince kabul edildiği, ancak vekilinin vekaletnamesinin bu hususta özel yetki içermediği gözetilerek alacaklı vekiline, özel yetki içeren vekaletname ya da alacaklı asılın kabul beyanına muvafakat ettiğini gösterir belge sunması için uygun bir süre verilerek sonucu uyarınca işlem yapılmasından ibarettir.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece vekalete yönelik eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde rehinli alacaklılar yönünden talebin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/1-(a)-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.07.2020 tarih ve 2018/467 Esas, 2020/249 Karar sayılı kararın HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 06/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.