Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/848 E. 2020/1134 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/848 – 2020/1134
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/848
KARAR NO : 2020/1134

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2017/368 Esas- 2020/98 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2020

Taraflar arasında görülen tazminat istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/06/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaya davacının yaralandığını, sürücü ……. sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, davacının meydana gelen kaza sonucunda yaralandığını ve tedavisinin halen devam etmekte olduğunu, aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak talebin sonuçlandırılamadığını, bu nedenlerle davacının bedensel zarara uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL belirsiz alacağın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili şirkete eksik evrak ile başvuruda bulunduğunu, söz konusu evrakların eksik olduğuna dair davacı vekiline bilgi verildiğini, davacı vekilinin bu eksikliği gidermek yerine iş bu davayı açmış olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davaya konu kazaya karışan aracın sigortacısının üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, bu nedenle dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur tespiti yapılması gerektiğini, yine dosyanın ATK 3. İhtisas Dairesine gönderilmesi ile maluliyet oranının tespit edilmesi, maluliyet tespiti halinde ise maluliyetin geçici nitelikte olup olmadığı, kaza ile neticesi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve maluliyetin sürekli olup olmadığının tespitinin gerektiğini, yine tazminat hesabı yapılırken davacının mesleği, maluliyet sebebiyle mesleğini yerine getirip getirmediği, davacının maluliyetine rağmen maluliyet halinden etkilenip etkilenmediği, kazanç kaybına uğramadan hayatını sürdürebilip sürdüremeyeceği hususlarının da dikkate alınması gerektiği, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren 04/05/2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları kapsamında geçici iş görmezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/03/2014 tarih, 2013/2862 Esas, 2014/3439 Karar sayılı ilamı gereği aleyhlerine hüküm kurulması halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini beyan ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “tarafların beyanları, gelen müzekkere cevapları, tedavi evrakları, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketinin sigortacısı olduğu ……. plakalı sürücünün %100 kusurlu olduğu davacı yaya ……’nun kusursuz olduğu hususunda rapor sunulduğu, olay ve oluşa uygun olan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, KTÜ Adli Tıp Kurulunun 16/11/2018 tarihli 2018/3796 nolu raporuna göre davacının özür oranının %4 olduğu ve iyileşme süresinin 180 güne kadar sürebileceği bu sürede %100 malül sayılması gerektiği belirtildiği akabinde alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının uğramış olduğu geçici ve sürekli iş göremezlik zararının toplamda 16.802,37 TL olarak hesaplandığı açık, anlaşılır, gerekçeli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, yargılama sırasında davacının zararı için 2.000 TL ödeme yapıldığı, 14.802,37 TL bakiye alacak kaldığı” gerekçeleriyle davacı vekilinin bedel artırım dilekçesi de gözetilerek davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 7.523,00 TL’nin 18/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazaya neden olan aracı kullanan ……. hakkında Akçaabat Cumhuriyet Başsavcılığına açılmış olan soruşturma kapsamında davacı ile uzlaşmış olduklarını ve soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, taraflar arasında uzlaşma sağlanmış ve davacının zararlarının giderilmiş olduğunu, 5271 Sayılı CMK’nun Uzlaşma başlıklı 253. maddesine göre taraflar arasında uzlaşma sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, açılmış olan davadan da feragat edilmiş sayılacağını, bu kapsamda davacının davalı şirketten soruşturma konusu eylem nedeniyle tazminat talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, yerel mahkemenin uzlaşma tutanağı ve bu husustaki savunmalarını dikkate almadan oluşturduğu usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; 12/06/2017 tarihinde yaya davacıya davalı sigorta şirketinin sigortalısı …….’nun kullanmakta olduğu araç ile çarparak davacının yaralanmasına sebebiyet verdiği, bu sebeple davacının davalı konumdaki ZMMS sigorta şirketi olan …. A.Ş.’den tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda deliller toplanmış, kusur, maluliyet ve aktüerya raporları alınmış, sonuçta yapılan ıslah da nazara alınarak davanın 7.523,00 TL üzerinden 18/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kabulüne karar verildiği görülmüştür. Dosya incelendiğinde dava tarihinin 25/08/2017 olduğu, dava açıldıktan sonra 19/09/2017 tarihinde tarafların uzlaşma tutanağı düzenleyerek bu hususun rapora bağlandığı ve Akçaabat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2030 Soruşturma, 2017/1324 Karar sayılı kararı ile CMK’nun 253/19. maddesi uyarınca uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
“5271 sayılı CMK’ nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. ” CMK’ nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır.Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı görülmüş ve kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 17. H.D.’nin 26/03/2019 tarih, 2016/13482 Esas, 2019/3613 Karar sayılı ilamı. Benzer mahiyette İzmir BAM 11. H.D.’nin 23/12/2019 tarih, 2017/1815 Esas, 2019/1880 Karar sayılı ilamı v.b.) İlgili Yargıtay ilamından da anlaşıldığı üzere dosyamızda da taraflar arasında uzlaşma tutanağı düzenlenip Cumhuriyet savcısınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Uzlaşma sağlanması halinde CMK’nun 253/19. maddesi uyarınca soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, açılmış dava var ise davadan feragat etmiş sayılacağı anlaşılacağından davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden davalı sigorta şirketinin istinaf itirazlarının kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisine karar verilmesine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2020 tarih ve 2017/368 Esas, 2020/98 Karar sayılı hükmünün, HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
2-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacının davasının REDDİNE.
b- Davacı tarafça yatırılmış olan 31,40 TL peşin harç ve 45,00 TL ıslah harcı olmak üzere 76,40 TL harçtan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 22,00 TL harcın davacıya İADESİNE.
c- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
ç-Davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 4.080,00 TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA ÖDENMESİNE.
d- Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE.” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan peşin harcın DAVALIYA İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan 1 adet tebligat gideri 5,50 TL, istinaf başvuru harcı 148,60 TL ve posta gideri olmak üzere 48,50 TL olmak üzere toplam 202,60 TL’nin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE.
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA.
6-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince DAVALIYA İADESİNE.
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, gider/delil avansı iadesi ve harç tahsile ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 23/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.