Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/792 E. 2020/1122 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/792 – 2020/1122
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/792
KARAR NO : 2020/1122

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2019/174 Esas, 2020/81 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :

VEKİLLERİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 3-
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2020

Taraflar arasında görülen tazminat istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı 61 DH 331 plaka sayılı araca 02/07/2017 tarihinde, Yalıncak mevkiinde davalı Otokoç şirketi adına kayıtlı olan ve davalı …sevk ve idaresindeki 34 SZ 4397 plaka sayılı aracın geriye doğru gelerek önden çarpması sonucu davaya konu trafik kazasının meydana geldiğini ve davalı …’ün kendi kusuru sonucu davacı adına kayıtlı olan araca çarptığını kabul ettiğini, kazanın oluşumunda davalı ….’ün %100 kusurlu olduğunu, meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak şartıyla 1.000,00 TL’lik değer düşüklüğü ve araçta meydana gelen 1.000,00 TL’lik maddi hasar olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı…. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin Koç Holding A.Ş. bünyesinde faaliyet göstermekte olup, sadece avıs ve budget markası ile yaklaşık 60.000 araçlık bir filo ile kiralama yaptığını, ana sözleşmesinde de araç kiralama yapacağına dair madde bulunmakta olduğunu, huzurdaki davaya konu trafik kazasına karışan ve sürücüsünün diğer davalı …. olduğu 34 SZ 4397 plakalı araç davalı şirket tarafından davalı …’e kiralandığını, kiralayan şirket olarak davalı şirkete davada husumet yöneltilmesi hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlerle öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, olaya ilişkin tutulan ve davanın esasını teşkil eden trafik kazası tespit tutanağının tarafımıza tebliğ edilmediğini, dolayısı ile davacı yanca iddia olunan kazanın ne şekilde olmuş olabileceği taraflarınca bilinmediğini, bu tutanakla belirlenen ve taraflara atfedilen kusur oranlarını kabul etmediklerini, davacı yanın dava dilekçesinde 61 DH 331 plakalı araçta oluşan hasar bedelinin 9.777,78 TL olarak belirlendiğini iddia ettiğini, ancak bahsi geçen hasar bedeline ilişkin olarak düzenlenen ekspertiz raporunun dava dilekçesinin ekleri ile birlikte taraflarına tebliğ edilmediğini, sözü edilen raporun dava dosyasına sunulmuşsa da uyap sisteminde görülmediğini, bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilmiş bu davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı …. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev ve yetki itirazında bulunduklarını, poliçeden dolayı maddi zarar halinde araç başına azami sorumluluk limitinin 33.000,00 TL olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafından açık bir şekilde sigorta suistimalinden kaynaklı menfaat elde etme çabasının mevcut olup kötüniyetli talebinin reddinin gerektiğini, bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ” KTK.’nun 109.maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız eylem niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden BK.’nun 60. maddesindeki düzenlemeden farklı, özel bir hüküm getirilmiş; anılan hükümdeki bir yıllık zamanaşımı süresi, bu tür tazminat talepleri için açılacak davalar yönünden iki (2) yıl olarak belirlenmiştir. Araç hasarının da meydana geldiği trafik kazasına neden olan dava dışı kişinin eylemi, Ceza Kanunu bakımından suç oluştursa bile, eldeki davanın zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesine dayalı olması karşısında somut uyuşmazlığın çözümü yönünden, sonuca etkisi bulunmamaktadır. Öyleyse, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ve araç hasar bedeli istemine konu tazminat taleplerinde uygulanacak dava zamanaşımı süresi 2 yıldır. Öte yandan, yargı kararlarında ve öğretide kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ait hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 20.3.1968 gün ve 9/210 E., 151 K.; 23.11.1966 E.T/593, 296 K.; 3.7.2002 gün ve 2002/9-564 E., 572 K. sayılı ilamları) denilmektedir. Şu durumda, süresinde açılan kısmi davaya konu 1.000,00-TL.sı tazminat alacağı bakımından zamanaşımı süresi kesilir ise de, kısmi davada, dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması zamanaşımını kesmeyeceğinden, 01/11/2019 tarihinde davacı vekilince ıslaha konu yapılan ve fazlaya ilişkin hak kapsamında talep edilen tazminat alacağının iki yıllık dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra talep edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Nitekim, daval… Sigorta A.Ş. vekilince ıslaha konu tazminat miktarının, iki yıllık süre içerisinde istenmediği gerekçesiyle zamanaşımı def’inde bulunulmuş; bu miktar yönünden davaya karşı çıkılmıştır. Ancak diğer davalıların ıslaha karşı zamanaşımı itirazları bulunmadığından ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin zamanaşımı itirazından diğer davalıların yararlanamayacağından cihetle bu davalılar yönünden farklı değerlendirme yapılmıştır.” gerekçeleriyle davalılar… yönünden açılan davanın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak kabulü ile davalı … Sigorta A.Ş. yönünden açılan kısmi davanın kabulü ile, 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, ıslaha konu fazlaya ilişkin hak kapsamında talep edilen tazminat alacağı talebinin ise davalı … Sigorta A.Ş.’nin zamanaşımı defi kabul edilerek bu davalı yönünden reddine, davalılar … yönünden açılan davanın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, 11.398,40 TL tazminatın (1.000,00 TL’lik kısmına kaza tarihinden itibaren, 10.398,40 TL’lik kısmına ise ıslah tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ….’den (1.000,00 TL’lik kısım için davalı …. A.Ş. ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan ve sürücüsünün davalı … olduğu 34 SZ 4397 plakalı aracın davalı şirket tarafından davalı …’e kiralanmış olduğunu, bu bakımdan davalı şirkete husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, yerel mahkemenin hatalı bir şekilde karar vermiş olduğunu, mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin verilen karar ile davacının aracında meydana gelen hasar bedeli talebinin kabulüne karar vermiş ancak araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin talebine dair herhangi bir hüküm tesis etmemiş olduğunu, bu durumun başlı başına bir bozma nedeni olduğunu, mahkemece aldırılmış olan 22/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun davacı yana tebliğ edildiğini ancak taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı yanın ıslah talebini içeren dilekçesinin taraflarına tebliği ile bu durumdan haberlerinin olduğunu, bu nedenle davacının ıslah talebine dayanak bilirkişi raporunun taraflarına tebliğine karar verilmesinin talep edildiğini, ancak mahkemece davacıya rapor tebliği yapılarak ıslah imkanın tanınmasına rağmen taraflarına bilirkişi raporunun tebliğ edilmemesinin usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kusur durumunun eksik inceleme ile tayin edilmiş olduğunu, araç sürücüsünün beyanları ve davacı tanıklarının beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, her ne kadar davalı ….’ün davacının aracına geri geri çarptığını kabul etmiş olsa da davacının otoyolda araç kullanırken hızını ayarlaması gerektiğini ve seyir mesafesini koruması gerektiğini, tüm bu nedenlerle kusur durumunun yeniden tayininin gerekmekte olduğu yönündeki taleplerinin kabul edilmemesinin ve hatalı değerlendirmeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde aracına ait hasar bedelinin 9.777,78 TL olarak belirlemesine rağmen yargılama sonucunda belirlenen hasar bedelinin davacının iddiasını aşmasının maddi gerçekliğe aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacı adına kayıtlı 61 DH 331 plakalı araca 02/07/2017 tarihinde … adına kayıtlı davalı …’ün sevk ve idaresindeki 34 SZ 4397 plakalı aracın geriye doğru gelerek çarpması sonucu oluşan maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL değer düşüklüğü, 1.000,00 TL hasar bedeli olmak üzere şimdilik 2.000,00 TL’lik tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemesince mahallinde keşif yapılarak davacı tanıkları olay yerinde dinlenilmiş, makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmış ve bilirkişi tarafından değer kaybının oluşmayacağı, hasar bedelinin de 11.398,40 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekilince dosya ıslah edilmiştir. Mahkemesince ıslah da gözönünde bulundurularak bilirkişi raporu doğrultusunda zamanaşımı itirazları da değerlendirilip davalılar aleyhine hüküm oluşturulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf itirazları incelendiğinde; davalı … A.Ş. vekili söz konusu aracı kiraladıklarını, bu sebeple kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirtmiş ise de dosya içerisinde bulunan kiralama sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin başlangıç tarihinin 23/06/2017, bitiş tarihinin ise 10/07/2017 olduğu anlaşıldığından söz konusu kiralamanın uzun süreli bir araç kiralama olarak değerlendirilmesi, bu haliyle araç işleteninin değiştiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı görülmüş, bu haliyle bu istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak mahkeme hüküm kurarken davalı …’ün %100 kusuruna hasren hazırlanan makine mühendisi bilirkişinin raporuna itibar etmiş, kusur noktasında ayrıca bir bilirkişi raporu almadığı ve kendisinin de hangi gerekçelerle davalı …’ü %100 kusurlu olarak kabul ettiğinin değerlendirilmediği görülmüştür. Bu sebeple mahkemece yapılması gereken kusur tespiti açısından bir bilirkişiden rapor alıp sonucuna göre değerlendirme yapması gerekmektedir. Ayrıca davacı hasar bedelinin yanında değer düşüklüğü yönünden de dava açmış mahkemesince bu yönde herhangi bir hüküm kurulmadığı gibi bu talebi reddecek ise davalılar aleyhine ücreti vekalet ve yargılama giderleri hususunun da değerlendirilmediği görülmüştür. Davalı bir istinaf sebebi olarak da bilirkişi raporunun tebliğ edilmediğini bildirmiş ise de söz konusu raporun duruşmada tebliğ edildiği görülmüştür. Hasar bedelinin fahiş hesaplandığına ilişkin itirazların ise incelenen bilirkişi raporunun kapsamı dikkate alındığında makine yüksek mühendisi otomotiv uzmanı … tarafından düzenlenen raporun olay ve oluşa uygun, karar vermeye yeterli, denetime elverişli olduğu görüldüğünden bu yöndeki itirazlarında yerinde olmadığı görülmüştür. O halde mahkemesince istinaf yoluna gelmeyen diğer davalılar yönünden kazanılmış usulü müktesep haklar gözetilerek yukarıda belirtilen eksiklikler giderilip sonucuna göre bir hüküm kurulmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, yukarıda izah edilen hususlar dikkate alındığında davalı şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ise yerinde olduğu anlaşıldığından kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. hükmü gereğince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih, 2019/174 Esas, 2020/81 Karar sayılı kararın dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nun 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalı şirkete İADESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı şirket tarafından yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA.
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalı şirket yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA.
7-Kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine GETİRİLMESİNE.
8- İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince DAVALIYA İADESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 21/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.