Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/7 E. 2020/57 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/7
KARAR NO : 2020/57

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : 2018/53 – 2019/371 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ : Av. …
2-
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …. AŞ’nin Toyota Türkiye distribütörü olduğunu, davalılardan …ı firmasının müvekkilinin aracına servis hizmeti veren firma olduğunu, müvekkilinin 21/07/2016 tarihinde ekli … numaralı fatura ile satın aldığı aracın, alındığı tarihten beri sayısız kez aynı arıza için servise gitmek zorunda kaldığını, aracın ilk olarak 20/10/2016 tarihinde servise çekme ve titreme şikayetiyle götürüldüğünü, ancak sorunun giderilemediğini, daha sonra 15/12/2016 tarihinde aynı şikayetle yine servise gittiğini ancak servis kaydına herhangi bir şey yazılmadığını, aracın yaptığı kaza nedeniyle 15/12/2016 tarihinde servise gittiğini ve onarımının yapıldığını, servisten sonra da araçta titreme ve çekmenin devam ettiğini, aracın 07/01/2017 tarihinde normal bakıma girdiğini bu bakımda çekme ve titreme şikayetlerinin dile getirildiğini servis tarafından bu hususun servis kaydına yazılmadığını belirterek dava konusu aracın “0” km misli ile değiştirilmesine, bu talep uygun görülmezse aracın alım tarihinden itibaren ödenen satın alma bedelinin faiziyle birlikte iadesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin Toyota Türkiye distribütörü değil, yalnızca Toyota yetkili (bayii) ve yetkili servisi olduğunu, davacının aracını müvekkili şirketten satın aldığını ancak daha sonra müvekkili şirket ile herhangi bir işleminin söz konusu olmadığını, davacı tarafın aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini veya araç bedelinin idesini talep etme hakkının bulunmadığını, davacının aracın onarılması yerine yetkili servise ısrarla aracın perte çıkarılması yönünde talepte bulunduğunu, ancak davacının bu talebinin sigorta şirketi tarafından reddedildiğini, davalının aracında kullandığı lastiklerin önerilen tipte olmadığını bu nedenle aracın aerodinamik yapısının bozulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …..A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Trabzon’daki adresinde Toyota marka otomobillerin satışı ve yetkili servisi ile iştigal ettiğini, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere dava konusu aracı davacıya satanın müvekkil şirket olmayıp araca sadece servis hizmeti verdiğini, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğramış bulunduğunu, davacı tarafın aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini veya araç bedelinin iadesini talep etme hakkının bulunmadığını, davacının aracın bedelinin ödenmesi halinde talep ettiği faizin başlangıç tarihininde hatalı olduğunu belirterek davanın müvekkili şirket yönünden husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “davacı şirketin … plakalı 2016 Model Toyota Marka Hilux D/CAB 4*4 Adventura modeli aracı bayi olan davalı …Ş’den 21/07/2016 tarih ve 609652 sıra nolu fatura ile toplam 89.568,01 TL karşılığında satın aldığı, aracın trafiğe çıktıktan sonra ilk olarak 20.10.2016 tarihinde servise “çekme ve titreme” şikayeti ile gittiği, sorunun servisçe giderilemediği, daha sonra yine aynı şikayetle servise başvurulduğu, servis kaydına şikayet sebebi yazılmadan onarım yapıldığı, buna rağmen “çekme ve titreme” şikayetlerinin devam ettiği, aracın 28.11.2017 tarihinde aynı sebepten dolayı tekrar servise giriş yaptığı, ancak sorunun servis tarafından giderilemediği, mahkememizce alınan teknik bilirkişi raporunda da dava konusu aracın sola çekmesinin kullanıcı hatasından ileri gelmediği, araç üzerinde yapılan ölçümlerde aracın şasesinde çarpılma olduğu, aracın sola çekmesinin nedeninin bu çarpılma olduğu, çarpılmanın aracın 15.12.2016 tarihinde sol tekerden aldığı hasar sonrası oluştuğu, aracın sıfır olarak satılırken ayıplı olmadığı, davalı …. Otomotiv servisinde onarılması sonrasında aracın şasesindeki çarpılmanın onarılamadığı ve aracın sola çektiği, aracı bu haliyle güvenle kullanmanın mümkün olmayacağı, davalı …. Otomotiv’in yapmış olduğu onarım hizmetinin hatalı olduğu, ayıplı hizmet nedeni ile dava konusu araçta meydana gelen değer kaybının 13.650 TL olacağı; ayrıca dava konusu araçta meydana gelen mevcut zararın onarım bedelinin de 8.125,89 TL olacağı gerekçeli ve ayrıntılı bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Dava konusu araçta davalı yetkili servisin ayıplı hizmeti nedeni ile meydana gelen zararın tazmininden Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nin 14. Maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen “Üretici veya ithalatçılar, yetkili servis istasyonlarının ayrı bir tüzel kişiliği olsa dahi, satış sonrası hizmetlerin sağlanmasından ve yürütülmesinden yetkili servis istasyonları ile birlikte müteselsilen sorumludur”. düzenlemesi uyarınca her iki davalının da araçta meydana gelen hizmet ayıbından sorumlu olması gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının ayıplı hizmet oranındaki bedel indirim hakkı olan 13.650 TL ve mevcut zararın onarım bedeli olan 8.125,89 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin üretici veya ithalatçı olmayıp bayi olduğunu, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 14.maddesi uyarınca yetkili servis istasyonu ile müteselsilen sorumluluğu bulunmadığını, aracın satılırken ayıpsız olduğunun açık olduğunu, mahkemece araçtaki ayıbın servis kusurundan meydana geldiği kanaatiyle hüküm kurduğunu buna göre sadece satıcısı olan müvekkil şirketin hiçbir sorumluluğunun olmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı ……AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini zira davacının kendisinin sebebiyet verdiği bir kaza nedeniyle sebepsiz olarak iki kez zenginleşeceğini, kaza sebebiyle ödemediği tamir ücretini tahsil edeceği gibi servis hizmetinin ayıplı olduğundan bahisle araç bedeli üzerinden 13.650 TL bedel indirimine hak kazanacağını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, TBK’nın 227. maddesi gereğince açılan ayıplı malın satımından kaynaklı seçimlik hakların kullanılması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacının 21/07/2016 tarihinde dava konusu Toyota Hilux aracı davalı … şirketinden satın aldığı, 20/06/2016 tarihinde bakım için diğer davalı servise götürdüğü ve titreme/çekme şikayetinde bulunduğu, ardından 12/12/2016 tarihinde hasar onarımı için davalı servise götürüldüğü, hasarın sigorta kapsamında onarıldığı, ardından titreme ve çekme şikayetleri ile birkaç defa daha davalı servise gittiği, aracın ayıplı olduğu iddiasıyla misli ile değiştirilmesini veya alım bedelinin ödenmesini talep ettiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile onarımın ayıplı olması sebebiyle 13.650 TL bedel indirimi ve 8.125,89 TL onarım bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasını karar verildiği, karara karşı davalıların istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının esas olarak ilk servis kaydından itibaren araçta “titreme ve çekme” şikayeti bulunduğunu ileri sürdüğü, bunun satılandaki ayıp iddiası niteliğinde olduğu, talep kısmında aracın misli ile değişimini veya satım bedelinin iadesini talep ettiği, dolayısıyla iddianın dayanağının aracın satımı sırasında var olduğu iddia edilen ayıp olduğu anlaşılmıştır.
Davacı asilin şirket olduğu, TTK’nın 16/1 hükmü gereğince tacir olduğu dikkate alındığında, TTK’nın 19/1 hükmüne göre “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.” şeklindeki hükmü karşısında dava konusu araç satımının ticari iş olduğu ve tüketici mevzuatının uygulanamayacağı, uygulanması gereken mevzuatın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219 vd maddeleri olduğu anlaşılmıştır.
TBK’nın 219/1 hükmüne göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.”, kanunun 227/1 hükmüne göre ise “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.” Bu hükümler dikkate alındığında, satın alınanın ayıplı çıkması halinde alıcının başvuracağı kişi satıcıdır. Alıcı TBK’nın 227/1 hükmündeki seçimlik haklarını sadece satıcıya karşı kullanabilir. Ancak bunun için de satılanın ayıplı olması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında eldeki dosya incelendiğinde, dava konusu araçta sola çekme olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, aracın ön tekerleri arasında 2.48 derecelik kaster açısı farkının bulunduğu, aracın sol arka tekeri ile sağ arka tekerinin çamurluk ile mesafesi arasında 1 cm yükseklik farkı olduğu, aracın sağ teker ekseninin (ön ve arka teker arasındaki mesafe) 309 cm, sol teker ekseninin (ön ve arka teker arasındaki mesafe) 308 cm olduğu, olması gereken mesafenin 308 cm olduğu, bu tespitlerin aracın şasesindeki çarpılmadan kaynaklandığı, bu çarpılmanın ise 15/12/2016 tarihli hasar sonucu oluştuğu, araçta ilk baştan itibaren mevcut olan bir ayıbın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Mahkemece aldırılan raporun somut olaya uygun, gerekli ölçümleri sunan, denetime elverişli tespitler yaptığı dikkate alındığında rapor dairemizce de kabul görmüştür. Bu durumda araçtaki sorunun kaynağının araç şasesindeki çarpılma olduğu, bunun da araçta meydana gelen ve kasko kapsamında işlem yapılan hasardan kaynaklandığı, aracın satım esnasında ayıplı olmadığı, bu sebeple davacının davalı satıcı olan … AŞ’nin TBK’nın 219 vd hükümleri kapsamında sorumluluğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu ile davalı servis … AŞ’nin 15/12/2016 tarihli onarım sebebiyle hizmet kusurunun bulunduğu, ileri sürülmüş ise de davacının bu yönde bir iddiasının bulunmaması, araçtaki “titreme ve çekme” probleminin hasar tarihinden önce 20/10/2016 tarihinde de bulunduğunu beyan etmesi ve talep kısmında aracın misli ile değişimini veya satım bedelinin iadesini talep etmesi karşısında talebin servis hizmetinden kaynaklı ayıplı hizmet olmadığı, bu haliyle TBK’nın 219 vd maddelerine göre satıcı konumunda olmayan servis şirketine karşı husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmıştır.
Bu değerlendirmeler neticesinde, davalı satıcı … AŞ yönünden satım anında ayıp bulunmaması, davalı servis … Tur. AŞ yönünden ise dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar ve talep sonucu gözetilerek husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hukuka uygun görülmemiş ve davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 hükmü gereğince kaldırılarak davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08.10.2019 tarih ve 2018/53 Esas, 2019/371 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A)Davacının davasının ….AŞ yönünden esastan, davalı …. AŞ yönünden husumet yokluğundan REDDİNE,
B)Alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.475,20 TL harcın DAVACIYA İADESİNE,
C-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
D-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve davanın ret sebebi her davalı için ayrı olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan 2020 yılı AAÜT’nin 3/2 ve 13/4 maddeleri uyarınca 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … AŞ’ye verilmesine, 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….. AŞ’ye verilmesine,
E-HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın tebliğ masrafı ve iade masrafı haricinde kalan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın DAVALILARA İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı … AŞ tarafından yargılama gideri olarak yapılan 121,30 TL İst.Kanun Y.B.H. + 50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 171,30 TL’nin davacıdan alınarak bu DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı ….. AŞ tarafından yargılama gideri olarak yapılan 121,30 TL İst.Kanun Y.B.H. + 8,90 TL posta masrafı olmak üzere toplam 130,20 TL’nin davacıdan alınarak bu DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davalılar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın taraflara tebliğ işlemlerinin Dairemizce yerine GETİRİLMESİNE,
8-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
9-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalılar tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince DAVALILARA İADESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca 2 hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 17/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı


Üye …
e-imzalı


Katip …
e-imzalı