Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/632
KARAR NO : 2020/703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : OKTAY KAHYAOĞLU (38062)
ÜYE : ABDULLAH DOĞANAY (35101)
ÜYE : ALİ RIZA BAYIR (42581)
KATİP : NURDAN KARABAK (133535)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : 2018/125 Esas- 2020/203 Karar
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2020
Taraflar arasında görülen tazminat istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/01/2014 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası olan …. sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, bu nedenle davalı sigorta şirketine sorumlu olduğu miktarın ödenmesi için fazlaya ilişkin tüm hakları saklı tutulmak kaydıyla KTK’nun 97. maddesi gereği 15 günlük süre içerisinde başvuruda bulunduklarını, ancak yaptıkları başvurudan bir netice alamadıklarını, kaza sonucunda davalının %12 oranında sürekli özürlü kaldığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tutarındaki maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Usulüne uygun yapılan tebligatlara rağmen davalı taraf duruşmalara katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “davacı vekilinin dava dilekçesine, davalı vekilinin davaya karşı cevapları, İstanbul Adli Tıp Kurumunun 02/10/2019 tarihli maluliyet raporu, aktüer raporu, müzekkere cevapları, mahkememizce kusur incelemesi için alınan 17/08/2018 havale tarihli trafik bilirkişisinden alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizce hükme esas alınan kusur raporuna göre dava dışı sürücü ….’ın %100 kusurlu olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurulunun raporuna göre davacının davaya konu kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik durumunun %8 olduğu ve iyileşme süresinin 6 aya kadar sürebileceği belirtildiği, akabinde aktüer bilirkişiden alınan 26/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlik zararının 5.119,58 TL, sürekli iş göremezlik zararının 78.456,63 TL olarak hesaplandığı” gerekçesiyle davacı vekilinin ıslah dilekçesi de göz önüne alınarak davanın kabulü ile 83.576,21 TL tazminatın 07/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın kaldırılması suretiyle yeniden inceleme yapılması gerektiğini, davacının sigortalı araçta para ile taşınan bir yolcu olmadığının, kazaya karışan araca tamamen kendi rızası ile bindiğini ve herhangi bir karşılık olmaksızın bindiğinin anlaşılmakta olduğunu, bu nedenle somut olayda hatır taşımacılığının mevcut olduğunu, ancak mahkemece verilen kararda hatır taşımacılığı indirimi yapılmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte mahkemece hükmolunan faiz türüne ve faiz başlangıcına itirazlarının bulunduğunu, uygulanacak faizin başlangıç tarihinin belirlenmesi ve konuyu değerlendirmek için öncelikle motorlu araç işletenin üçüncü kişilere karşı mali sorumluluğunu yüklenen sigortacının rizikonun gerçekleşmesi halinde ne zaman temerrüde düşeceğinin önem kazandığını, davalı şirketin faiz sorumluluğu ancak temerrüde düştüğü tarih olan dava dilekçesi tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü geçtiği tarihten itibaren söz konusu olacağını, davacının dava öncesinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, şirket nezdinde aktüer hesaplaması yapılıp davacıya tahakkuk eden miktarın iletilmiş olduğunu, ancak davalı şirkete herhangi bir geri bildirimde bulunulmamış olması nedeniyle ödeme yapılmadığını, bu nedenle kendisine düşen hukuki sorumluluğu yerine getiren davalı şirketin temerrüde düşmesinin mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle faize esas alınacak tarihin dava tarihi olması gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; 30/01/2014 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan dava dışı …….’ın sevk ve idaresindeki ….plakalı araç ile meydana gelen trafik kazası sebebiyle yaralanması sonucu oluşan işgücü kaybı ve kalıcı sakatlık nedeniyle tazminat talep eder olduğu görülmüştür. Davacı tek taraflı meydana gelen trafik kazasında yolcu olarak bulunmaktadır. Mahkemesince kusur raporu alınmış akabinde davacının geçici ve kalıcı işgücü kayıplarının tespiti amacıyla KTÜ Adli Bilimler Enstitüsünden ve çelişki üzerine ATK 2. İhtisas Kurulundan raporlar alınmış, bu raporlara göre davacının %8 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren altı aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır. Davacının davalı sigorta şirketine 27/11/2017 tarihli başvurusun olduğu görülmüştür. Mahkemesince yapılan ıslah da dikkate alınarak davanın kabulü ile 83.576,21 TL tazminatın 07/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İstinaf sebepleri incelendiğinde;
Yargılama süreci boyunca davalı tarafından dosyaya herhangi bir cevap verilmediği gibi duruşmalara da katılınmadığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 357. Maddesinde; “(1) Bölge adliye mahkemsei hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166. Maddesinin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yani delillere dayanılamaz.” hükümüne yer verilmiştir. HMK’nun 357. maddesi nazara alındığında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların ileri sürelemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı açıktır.
Hatır taşımasına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde de davalının hatır taşımasına yönelik savunmasını yargılama boyunca ileri sürmemesi bakımından defi niteliğindeki bu savunmanın resen dikkate alınamayacağı (Yargıtay 17. H.D.’nin 28/11/2018 tarih, 2016/1982 Esas, 2018/11380 Karar sayılı ilamı v.d.) açıktır. Faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde de davacının 27/11/2017 tarihinde davalı şirkete ihbarda bulunulduğu dosya kapsamındaki evraklardan anlaşılmaktadır. Trafik sigortacısı olan davalının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Ayrıca zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahiptir. (Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2013/19251 Esas, 2015/8406 Karar sayılı ilamı) Bu sebeple faizin dava tarihinden itibaren başlatılmasına dair istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf yasa yoluna başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş olup aşağıdaki gibi hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2020 tarih, 2018/125 Esas 2020/203 Karar sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurularının HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 5,709,09 TL harçtan istinaf kanun yolu başvurusu sırasında davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.427,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.281,69 TL harcın davalı tarafça yatırılarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA.
5-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerinin mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE.
6-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 28/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
e-imzalıdır.
Üye
e-imzalıdır.
Üye
e-imzalıdır.
Katip
e-imzalıdır.