Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/554 E. 2020/650 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/554
KARAR NO : 2020/650

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : 2018/509 Esas-2020/103 Karar

DAVACILAR : 1-… – …

2-….. MAKİNE İNŞAAT VE DIŞ TİCARET
LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …. SANAYİ TURİZM NAKLİYAT VE
TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ….. Mak. San. İnş. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin tek ortaklı 1.050.000,00-TL sermayeli bir şirket olduğunu, diğer davacı …’nun ise müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkilisi bulunduğunu, davalının deniz taşımacılığı yapan bir şirket olup ….. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde grup şirketi şeklinde faaliyet gösterdiğini, yetkilisinin de …. olduğunu, müvekkillerinden …’nun davalı şirket ile bünyesinde bulunduğu grup şirketinin dava dışı ….. Gümrük Müş. Ltd. Şti. kanalıyla gümrük müşavirliğini yaptığını, müvekkilinin ihracat işlerini davalı şirketin gemileriyle yürüttüğünü, bu nedenle taraflar arasında güvene dayalı ilişki bulunduğunu, davalı şirket yetkilisi ….’un ihracat ve ithalatlar nedeniyle doğacak alacaklarını teminat altına almak amacıyla müvekkilinden çek istediğini, müvekkillerinden …’nun da bedel kısmı boş olan çeki imzalamak suretiyle ……’a verdiğini, 2015 yılında Rusya ile yaşanan siyasi kriz nedeniyle müvekkilinin ihracatının durduğunu, bunun üzerine teminat niteliğinde ve bedel kısmı boş olarak verilen çekin davalı şirket yetkilisi tarafından doldurularak Trabzon İcra Müdürlüğünün 2018/24403 Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini, takip dayanağı çek uyarınca davalının iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olmaması nedeniyle davalıya karşı tüm itiraz ve def’ilerin ileri sürülebileceğini, takip ve dava konusu çekin teminat olarak verildiği gibi anlaşmaya aykırı şekilde doldurulmak suretiyle piyasaya sürüldüğünü, taraflar arasında çek verilmesini gerektirir bir borcun bulunmadığını, davalının çek düzenlenmesine neden olacak temel ilişkiyi ispat etmesi gerektiğini, dava ve takibin konusu çekte alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle çekin geçersiz sayılacağını, öte yandan TTK’nun 358. maddesi uyarınca da çekin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile dava ve takip konusu çek uyarınca davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin kambiyo senedi olması nedeniyle illetten mücerret olduğunu, çekin kayıtsız şartsız belli bir bedelin ödenmesi için yapılan havale niteliği taşıdığını, bu nedenle ödeme aracı olduğunu, müvekkilinin yetkili hamil sayılacağını, dava uyarınca ispat yükünün davacılara ait olduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki temel ilişkiyi ispat külfeti bulunmadığı gibi dava konusu çekin nakit para borcunun ödenmesi için lehtar tarafından ciro yoluyla müvekkiline verildiğini, davacıların iddialarında belirtiği şekilde çekin verilmesinin dayanağını teşkil eder nitelikte taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkili ile davacılar arasında taşıma ilişkisinin de olmadığını, davacıların iddialarını kesin delillerle ispat etmek durumunda olduğunu, çekte alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zira çekte keşidecinin tüzel kişi, lehtarın gerçek kişi olduğunu, tüzel kişinin kendisini oluşturan organlardan ve kişilerden bağımsız şekilde hak ve fiil ehliyetine sahip sayıldığını, bu durum nedeniyle davacıların iddialarının tutarlılığının bulunmadığını, öte yandan TTK’nunda tüzel kişi olan şirketin ortağı lehine çek keşide etmesini engeller şekilde bir hüküm bulunmaması nedeniyle TTK’nun 358. maddesine dayalı iddiaların yersiz olduğunu, bu madde hükmüyle ortağın şirkete borçlanması suretiyle şirketin içinin boşaltılmasının önüne geçmenin amaçlandığını, bu durumun somut olayla örtüşmediği gibi kanun hükmünün davada uygulanırlığının da bulunmadığını savunarak davanın reddiyle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacılardan …. Makine İnşaat ve Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından diğer davacı … adına dava konusu 500.000,00 USD tutarlı çekin tanzim olunduğu, davacı … tarafından da bu çekin davalı ….. Gemi San. Tur. Nakl. ve Tic. Ltd. Şti’ye ciro edildiği, çek bedelinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından Trabzon İcra Dairesinin 2018/24403 esas sayılı takip dosyası ile her iki davacı aleyhinde de kambiyo senetlerine özgü icra takibi yolu ile takip başlatıldığı, bu takibe süresi içerisinde davacı – borçlularca itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiği, davacı borçlular tarafından takip konusu 500.000,00 USD tutarlı çekin teminat çeki olarak davalıya verildiğinden bahisle bu çek nedeni ile borçlu olunmadığı noktasında görülmekte olan menfi tespit davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı taraf dava konusu çekin teminat çeki olarak davalıya verildiğini iddia etmekte ise de dava konusu çek üzerinde bu çekin teminat senedi olduğuna dair bir ibare yer almadığı gibi davacı taraf bu çekin teminat senedi olarak verildiğini de usulüne uygun delillerle ispat edememiş olup dava konusu çekin TTK uyarınca taşıması gereken zorunlu unsurları taşıdığı da dikkate alınarak yasal zeminde geçerli bir kambiyo senedi olduğu değerlendirilmiştir.
Bilindiği gibi çek bir kambiyo senedi olup, kambiyo senetleri için illiyetten mücerretlik ilkesi hakimdir. Bir diğer anlatımla çek bir ödeme aracı olup öncesindeki hukuki ilişkiden bağımsız olarak, bu hukuki ilişkinin geçerliliğine bakılmaksızın ödenmesi gereken kıymetli evraktır, zira davalı takip alacaklısı çeki ciro yolu ile elde etmiş olup iyiniyetli hamil konumundadır ve bu durumun aksi davacı takip borçlusu tarafça ispat edilememiştir. Bu nedenle davacıların açmış oldukları dava konusu çekten ötürü borçlu olmadıklarına dair menfi tespit davasının reddi gerekmiştir.
Değinilmesi gereken son husus ise davalı takip alacaklısı tarafın cevap dilekçesi ile talep etmiş olduğu icra inkar tazminatı talebidir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takip borçlusu tarafından süresinde takibe haksız itiraz edilerek takibin durdurulması ve bu şekilde takip alacaklısının icra takibine devam ederek alacağını tahsil etmesinin geciktirilmesi gerekmektedir. Somut olayımızda dava konusu çekin takip konusu edildiği Trabzon İcra Dairesinin 2018/24403 esas sayılı takip dosyasına davacı takip borçluları tarafından süresinde yapılmış bir itiraz olmadığı için takibin durdurulması yönünde alınmış bir icra dairesi kararı yoktur. Bu nedenle davalı takip alacaklısının icra inkar tazminatı talep edebilmesi için gerekli yasal şartlar oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava dilekçesinde ileri sürülen hususların irdelenmediğini, taraflar arasında bulunduğu belirtilen ilişkiler uyarınca davalının iyi niyet iddiasında bulunamayacağının gözetilmediğini, bu ilişkiler uyarınca davalının mücerretlik iddiasına dayanamayacağından temel ilişkinin ispatının gerektiğini, davalının temel ilişkiyi ispat edemediğini, davalının boş olarak aldığı çeki anlaşmaya aykırı şekilde doldurup tedavüle soktuğuna dair iddianın araştırılmadığını, bu husustaki delillerin toplanmadığını, davada ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu, hayatın olağan akışına göre böyle bir çekin verilmesinin mümkün olmadığını, çekin davalının ticari defterlerine kayıtlı olmadığının sabit olması karşısında davalının alacağını ispat edemediğini, mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirmeler ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibi sonrasında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; dava ve takip konusu çek üzerinde yer alan ciro silsilesi uyarınca (son ciro beyaz ciro) davalının yetkili hamil konumunda bulunmasına, çekin tüzel kişi tarafından gerçek kişi lehtar adına keşide edilmesi ve lehtar tarafından cirolanmak suretiyle tedavüle sokulması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğinden bahsedilemeyecek olmasına, uyuşmazlık konusu olayda TTK’nun 358. maddesi hükmünün uygulama kabiliyetinin bulunmamasına, ispat yükünün davacılar üzerinde bulunmasıyla birlikte davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların kesin delillerle usulünce ispat edilememesine, dava ve takip konusu çekin davalının ticari defterlerine kaydedilmemiş olmasının onu hükümden düşürmeyeceği gibi mücerretlik niteliğini de etkilemeyecek olmasına, çekin mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik ödeme aracı niteliği taşımasına göre, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2020 tarih ve 2018/509 Esas, 2020/103 Karar sayılı kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6-Gerekçeli kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 21/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.