Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/4 E. 2020/13 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/4
KARAR NO : 2020/13

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2019
NUMARASI : 2019/90 – 2019/419 E.K.

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ : Av.
2-
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar
Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 09/01/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu ve desteği …’ın 13/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, müteveffa …’un kullandığı aracın kaza tarihinde ZMMS sigorta poliçesinin bulunmadığını, karşı tarafa ait aracın ise …. AŞ tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, müteveffanın ölümü ile müvekkilinin oğlunun desteğinden yoksun kaldığını, … Sigorta’nın destekten yoksun kalma zararlarının tazmininden davalı …. ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek 5.000 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce müvekkil kuruma başvuru yapılmadığını, müteveffanın kendi kusuru ile vefatının teminat dışında olduğunu, müvekkil kurum aleyhine tazminat ödenmesine karar verilmesi halinde müteveffanın mirasçısı olan davacıya rücu edileceğinden davacının aynı zamanda borçlu konumuna geleceğini bu durumda alacaklı ve borçlu sıfatının birleşeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …Sigorta AŞ cevap dilekçesinde özetle; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin kaza tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde yapılması gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “davacının murisi olan müteveffa …. ile dava dışı sürücü…’nun karıştığı iki taraflı trafik kazası sonucu davacının murisi ….. öldüğü, bu kazaya karışan ve davacının murisi müteveffa …’ın sevk ve idaresinde bulunan …. plakalı aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığı, diğer kazaya karışan aracın ise davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi bulunduğu, meydana gelen trafik kazasında davacının murisi ..ın %100 oranda yani tam kusuru olduğu, davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan dava dışı …’nun ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı toplanan deliller ve aldırılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi bilirkişi raporu ile sabittir.
Davalılardan …, ZMMS poliçesi bulunmayan araçların verdiği zararları tazmin etmekle mükellef ise de yapmış olduğu ödemeleri ZMMS poliçesi yaptırmadan trafiğe çıkan ve zarar veren kişiler veya bunlar ölmüş ise mirasçılarına rücu etmektedir. Somut olayımızda davacının murisi Şenol Yılmaz ZMMS poliçesi bulunmayan araç ile yaptığı kaza sonucu vefat etmiş olduğu ve bu kazada %100 oranda kusurlu bulunduğu için …. müteveffa murislerine yapacağı ödeme daha sonrasında yine aynı kişilere rücu edilecek olup bir bakıma alacaklı ve borçlu sıfatları aynı mirasçılarda birleşmiş olacaktır, bu nedenle … aleyhine açılmış olan davanın reddi gerekmiştir.
Diğer davalı sigorta şirketi ise dava konusu trafik kazası sebebi ile oluşan zarardan ancak kendi sigortalısının kusuru oranında sorumlu olup dosya kapsamında aldırılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davalı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … meydana gelen trafik kazasında kusursuz olup bu nedenle davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulabileceği bir zarar mevcut değildir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde trafik kazasında desteğini kaybeden anne, baba, eş ve çocukların mirasçı değil destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatı ile dava ikame ettiklerini, desteğin trafik kazasındaki kusur oranlarını destekten yoksun kalan davacılara yansıtılamayacağını, 3.kişi olarak dava ikame eden müvekkile alacaklı-borçlu sıfatının birleşmesi olmayıp rücunun da söz konusu olmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
13/04/2012 tarihinde saat 16:15 sıralarında sürücü ……. sevk ve idaresindeki …… plakalı kamyonet ile Zonguldak istikametinden Devrek kavşağı istikametine seyirle olay mahalli solak yolu ayrımı kavşağına gelip seyir istikametine göre solunda bulunan İlyas Karaca Sokağa doğru kendisine yeşil yanmakta iken dönüşünü gerçekleştirdiği sırada idaresindeki aracın ön kısımları ile Devrek kavşağı istikametinden gelen ve kırmızı ışıkta bekleyen araçların arasından seyirle Zonguldak istikametine gitmek üzere istikametine yanan kırmızı ışıkta kavşağa giren müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki …. plakalı motosikletin sol yan kısımları ile sürtme şeklinde çarpışması ile ve çarpışma sonrası motosikletin sürüklenmesi sonucu davacının murisi motosiklet sürücüsü ….’ın ölümü ile neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği, kazada ölen ….’ın kırmızı ışık ihlali yapması nedeniyle %100 kusurlu olduğu, davalı … AŞ’nin ….. plakalı kamyonetin trafik sigortacısı olduğu, ölenin kullandığı …. plakalı aracın zorunlu trafik sigortasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki davalı … Sigorta şirketinin olayda ki sorumluluğunun sigortalısının kusuru nispetinde olacağı, mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 24/09/2019 tarihli raporunda … plakalı araç sürücüsünün olayda kusurunun bulunmadığının açıklandığı, raporun olaya ve dosya kapsamına uygun bulunması nedeniyle hükme esas alınmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve bu itibarla davalı …Sigorta şirketinin sigortalısının olayda kusurunun bulunmaması nedeniyle hakkında açılan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmış ve davacı vekilinin bu davalı hakkındaki istinaf itirazlarının tümden reddi gerekmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere ölenin kullandığı … plakalı aracın zorunlu trafik sigortası bulunmadığından davanın …. yöneltilmesi yerindedir. Davacı vekili müvekkilinin 3.kişi durumunda olduğunu belirterek ….. destekten yoksun kalma tazminatı istemiş, mahkeme ise TBK’nun 135.maddesi gereğince alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini ileri sürerek …. yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3.kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören 3.şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
Kazaya konu ölenin kullandığı aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS poliçesi bulunmadığı görülmüştür.
Motorlu araçların neden olduğu kazalarda zarar gören 3.kişilerin hangi durumlarda Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabına başvurabilecekleri ve hangi zarardan sorumlu olduğu yasal düzenlemelerde açıklanmıştır. Anılan düzenlemelere göre zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmaksızın trafiğe çıkarılan bir motorlu aracın kişiye verdiği zararlar nedeniyle trafik sigortası kapsamında ödenecek tazminattan Garanti Fonu sorumlu bulunmaktadır.
Destekten yoksun kalma tazminatı ise, 6098 sayılı TBK’nun 53 (B.K.’nun 45) maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için gereksinim duyulan paranın ödettirilmesidir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır.
Öte yandan, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla da dava açabilecekleri, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinin destekten yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar verilmesi gerektiği Yargıtay uygulamalarıyla yerleşmiş bulunmaktadır. (HGK’nun 15/06/2011 tarih ve 2011/17-142 E.K., HGK’nun 22/02/2012 tarih ve 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı ilamları uyarınca, 16/01/2013 günlü HGK’nun 2012/12-1491 Esas, 2013/74 Karar sayılı ilamı)
Davacının ölenin babası olduğu sabit olup kaza tarihi itibariyle ZMMS yeni genel şartları yürürlükte değildir. Bu durumda yukarıda bahsedilen Yargıtay kararları doğrultusunda 3.kişi sıfatıyla talepte bulunabileceği açıktır. …., hukuken ödediği tazminatı zarara kusuru ile sebebiyet veren başvuru sahiplerinin murisine, dolayısıyla mirasçısı olan başvuru sahibine rücu etmekle mükellef olduğu, bu nedenle de alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dava konusu olayda, TBK’nun 135.maddesi anlamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemez. (Yargıtay 17. HD’nin 12/06/2019 tarih ve 2016/19514- 2019/7426 E.K. Sayılı ilamı)
Diğer yandan 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşan yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir.
6400 Sayılı HMK’da dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115.maddesine ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda, kaza KTK’nın yürürlüğünden önce meydana gelmiş ise de, davanın açıldığı tarih itibari ile KTK’nın değişik 97. Maddesi yürürlüktedir. Ancak dosyada …. yönünden KTK’nun 97.maddesi anlamında bir başvuru yoktur. Arabulucuya başvuru şartının yerine getirilmesi sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Dava … başvurulmadan açılmış olup dava şartının yerine getirilmediği açıktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece işin esasına girilmeden ve delil toplanmadan karar verildiği gözetilerek mahkemece öncelikle KTK’nun 97. maddesindeki şartın yargılamada giderilebilecek dava şartı olduğu dikkate alınarak davacı vekiline bu yöndeki eksikliği gidermesi için süre verilmesi ve eksiklik giderildikten sonra ödeme yapılmadığı taktirde davacının kazada hayatını kaybeden araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalıp kalmadığı değerlendirilerek destekten yoksun kaldığının kabulü halinde …. karşısında 3.kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri gözetilerek bu yönden bilirkişi raporu aldırılması, bilirkişi raporu aldırılmadan önce davacının ölenin babası olduğu ve annesi ile boşandığı gözetilerek annesine ilişkin nüfus kayıtlarının da getirilerek bilirkişice bu yönden de değerlendirme yapılmasının sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla davacı vekilinin … yönünden istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve sonuçta aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1(a)Davacı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/10/2019 tarih ve 2019/90 – 2019/419 E.K. sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun davalı … Sigorta AŞ yönünden HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
b)Davalı … yönünden HMK’nun 353/(1)-a-4 ve 6. Maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkemece verilen kararın kaldırılma sebep ve şekli gözetilerek davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın başvuru sahibi DAVACIYA İADESİNE,
5-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararda HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın taraflara tebliği, gider avansı ve harç iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 09/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı