Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/358 E. 2020/377 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/358
KARAR NO : 2020/377

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2020
NUMARASI : 2018/599 – 2020/50 E.K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/06/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/02/2017 tarihinde davalı şirketçe ZMMS ile sigortalı …. sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’in yaralandığını, kazaya ilişkin soruşturmanın Akçaabat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …… Soruşturma sayılı dosyasında sonuçlandırılarak taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçundan ötürü müvekkilinin şikayetçi olmamasından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin kaza sonucu %5 oranında sürekli özürlü hale geldiğini, davalı şirkete 30/11/2017 tarihinde yapılan başvurudan davalının yasal olarak hakkı olmadığı halde sürekli yeni belgeler talep etmesiyle başvuruyu sürüncemede bırakması sonucunda bir netice alınamadığını beyan ederek 10.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı aracı işletenin kusur oranı ile sınırlı olduğunu, sürücünün kusurunun açık bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin olup olmadığı, mevcut ise maluliyet oranı, niteliği ve maluliyetin dava konusu trafik kazası ile bağlantısının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu talep tutarlarından müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; davalı … bünyesinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan ….. plakalı kamyonetin, 22/02/2017 tarihinde sürücüsü dava dışı ….. olduğu sırada araç dışında bulunan yaya davacıya çarparak trafik kazasının meydana geldiği, bu trafik kazasının meydana gelmesinde davacının %25 oranda, davalı … bünyesinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü dava dışı ….’in ise %75 oranda kusurlu olduğu, dava konusu trafik kazası sebebi ile davacının geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olup, kalıcı maluliyet oranının ise %10,1 olduğu, yapılan aktüerya hesabı sonucunda dava konusu kaza sebebi ile davacının 39.252,26 TL maddi tazminat hakkı bulunduğu, dava konusu trafik kazası meydana geldiği sırada davacının kaza yapan araç içerisinde yolcu konumunda olmayıp araç dışında yaya olduğu için hesaplanan tazminattan hatır taşımacılığı indirimi yapılmasına yer olmadığı, davacı tarafça bedel artırım dilekçesi sunularak istem sonucunun 39.252,26 TL’ye yükseltildiği anlaşılmakla davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kabulüne” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirkete eksik evrak ile başvuru yaptığını, eksik evrak ile başvuru yapılmasının yeterli olmadığını, faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, yanlış yönetmeliğe göre maluliyet raporu alındığını, geçici işgöremezlik maluliyetinden doğan zararların yeni genel şartlar kapsamında teminat dışı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına ilişkin maluliyete dayalı maddi tazminat davasıdır.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili müvekkilinin 22/02/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralandığını, geçici ve sürekli sakatlığa maruz kaldığını belirterek fazlaya dair haklarının saklı tutmak suretiyle 10.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş;
Davalı ise davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verilerek 39.252,26 TL’nin faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili süresinde istinafa getirmiştir.
İstinaf dilekçesindeki talepler ve kamu düzeni ile ilgili hususlar dikkate alınarak;
1-Davalı vekili davacı vekilinin müvekkili şirkete eksik evrak ile başvuru yaptığını, eksik evrak ile başvuru yapılmasının yeterli olmadığını belirterek dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2918 Sayılı KTK’nun 97. maddesinde 6704 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklik ile sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik 26/04/2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu düzenleme ile sigorta şirketine başvuru hususu dava şartı haline getirilmiştir. Ancak gerek Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin uygulamalarında gerekse tüm istinaf uygulamalarında KTK’nun 97. maddesinde öngörülen bu dava şartı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince giderilebilir bir dava şartıdır.
Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen 8 günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Şu halde hak sahibinin temin edebildiği belgeler ile sigortacıya başvurusunun yeterli olduğu, tüm belgelerin sunulmasının zorunlu olmadığı gibi bu belgeleri davalının da isteme yöntemi ile temin edebileceği, davacı tarafından yargılama aşamasında 04/12/2017 tarihinde sigorta şirketine başvurulmasına rağmen davalı şirket tarafından talebe olumsuz cevap verilmiş olup davalı … şirketinin başvuru yapılmadığına dair istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekili faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Yukarıda belirtildiği üzere davacı, sigorta şirketine başvurusunu noter ihtarnamesi ile 30/11/2017 tarihinde bildirmiş ve bu ihtarname de davalıya 04/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı talebe olumsuz cevap vermiş olup temerrütün oluşma tarihi 13/12/2017’dir. Bu itibarla mahkemece sebep gösterilmeden 06/03/2017 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili yanlış yönetmeliğe göre maluliyet raporu alındığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dosyada mevcut KTÜ Farabi Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu raporuna göre davacının özür oranı %5 olarak tespit edilmiştir. Mahkemece KTÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 26/06/2019 tarihli raporda ise davacının işgöremezlik oranı %10,1 olarak bildirilmiş olup görüleceği üzere her iki rapor arasında bir çelişki mevcuttur. Mahkemece alınan maluliyete ilişkin rapor Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlanmıştır. Kaza tarihi 22/02/2017 olup yerleşik uygulamalara göre maluliyete ilişkin raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerekir. Dolayısıyla mahkemece alınan rapor usule uygun olmayıp her iki rapor arasında da çelişki bulunduğundan bu çelişkilerin giderilmesi yönünden istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
4-Davalı vekili geçici işgöremezlik maluliyetinden doğan zararların yeni genel şartlar kapsamında teminat dışı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğundan olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 Sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba kanunun 59. maddesi ile değişik KTK’nun 98. maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamının idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletilmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini-Konya barosu yayınları. Shf 7-8, Yargıtay üyesi: Hüseyin Tuztaş).
Bu halde davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
5-Davalı vekili müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Müterafik kusur kavramı TBK’nun 52. maddesinde belirtilmiş olup zararın artmasına neden olacak davranışlarda bulunmanın tazminatta indirim sebebi olabileceği açıklanmıştır. Örneğin alkollü olan arkadaşının aracına bu durumu bilerek binen kişinin yaralanmasında müterafik kusur indirimi yapılabilir. Ancak trafik kazasına dayalı olarak kusurun bulunması müterafik kusur indirimini gerektirmez. Bu husus zaten tazminat hesabında kusur indirimi olarak değerlendirilecektir. Olayda davacının %25 oranında kusurlu olduğu bilirkişi raporu ile sabittir. Ancak yine davacının müterafik kusurunu gerektirecek bir durum mevcut değildir. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş, kaza tarihi dikkate alınarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre üniversitelerin adli tıp bilimleri enstitülerinden veya ATK 3. İhtisas Kurulundan maluliyete ilişkin rapor almak ve alınacak bu rapor doğrultusunda yeniden önceki bilirkişiden maddi tazminata ilişkin ek rapor almak ve temerrüt tarihini 13/12/2017 olarak dikkate almaktan ibarettir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler kapsamında davalılar vekilinin temerrüt tarihinin başlangıcı ve maluliyetin tespitine ilişkin yapmış olduğu istinaf itirazlarının kabulü gerekmiş ve HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/01/2020 tarih ve 2018/599-2020/50 E.K. sayılı hükmünün HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
7-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın kararın niteliği gereğince davalıya İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 04/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı