Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/357 E. 2020/351 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/357
KARAR NO : 2020/351

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI : 2018/41 – 2019/483 E.K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/06/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/07/2014 tarihinde ….. plakalı aracın kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması ile meydana gelen trafik kazasında ağır şekilde yaralandığını ve sağ ayağından özürlü kaldığını, müvekkilinin özürlü kalmasına sebebiyet veren …. plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı …’ye sigortalı olduğunu, ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….Karar sayılı ilamı ile ….. plakalı araç sürücüsünün birinci dereceden asli kusurlu bulunarak cezalandırıldığını beyan ederek müvekkilinin geçirmiş olduğu kaza nedeniyle geçici-sürekli sakatlık, geçici-sürekli işgöremezlik ve efor kaybından dolayı maruz kaldığı 4.000 TL belirsiz alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ehliyetsiz araç kullandığını, bu durumun kusurlu bir davranış olduğunu, davacının kask takmak gibi koruma önlemlerine de uymadığını, müvekkiline yapılan başvuruda belgelerin tam olmaması nedeniyle başvurunun reddedildiğini, bu haliyle başvuru yapılmış kabul edilemeyeceğini bu nedenlerle öncelikle geçerli başvuru yapılmaksızın açılan davanın usulden reddine, her halükarda haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Dava konusu uyuşmazlığın trafik kazası nedeniyle iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak davacı tarafından sigorta tahkim komisyonuna müracaat edildiği, sigorta tahkim komisyonu tarafından verilen 07/12/2015 tarih, . Karar sayılı kararı ile “başvuru sahibi …..’un kaza sonrası maluliyete uğradığı iddiasını ispat edemediğinden talebin reddine” şeklinde karar verildiği, sigorta tahkim komisyonu kararlarının mahkeme kararı niteliğinde olduğu, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin sigorta tahkim komisyonu tarafından verilen kararın Sigortacılık Kanunu’nun 30/12 maddesi uyarınca kesin hüküm teşkil ettiği” gerekçesiyle davacının davasının sigorta tahkim komisyonu tarafından verilen Sigortacılık Kanunu md 30/12 hükmü gereğince maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek davanın HMK’nun 114/1i ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sigorta Tahkim Komisyonunun ….. Karar sayılı ilamının müvekkili yönünden kesin hüküm olmadığını, bu kararın davanın esasına ilişkin olmayıp başvuru tarihinde müvekkilinin sürekli sakatlığı daha ortaya çıkmadığından red kararı verildiğini, komisyonun müvekkilin %7 oranında sürekli sakatlığına ve bu sakatlığa dayalı zararlara ilişkin hiç bir hüküm kurmadığını, zararın henüz oluşmadığı bir dönemde sakatlık mevcut değildir diye verilen hükmü yeni ortaya çıkan yeni sürekli sakatlık ve yeni zararlar için kesin hüküm saymanın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı maluliyete ilişkin maddi tazminat davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili müvekkilinin 25/07/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000 TL tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise davacının daha önceden Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğunu belirterek kesin hüküm nedeniyle davanın reddini istemiş;
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda Sigorta Tahkim Komisyonu kararının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanuna göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nun 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. fıkrasında “Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Şu halde “kural olarak” davacı tarafından tercih hakkı kullanılarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunulmuş ve Sigorta Tahkim Komisyonunca bir karar verilmişse artık bu taraflar için kesin hüküm ifade eder. Öte yandan Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldıktan sonra bu başvuru kesinleşmeden mahkemeye dava açıldığı taktirde dava şartlarından olan derdestlik durumu da ortaya çıkacaktır (Yargıtay 17. HD’nin 2016/16910-2017/8591 E.K. ve 2014/22687-2017/5788 E.K. Sayılı ilamları ).
Kural bu olmakla beraber maluliyete ilişkin tazminat davalarının kendine has özelliklerinin olduğu da unutulmamalıdır. Somut olayda davacının 25/07/2014 tarihinde …. plakalı araç ile kendi kullandığı aracın çarpışması sonucunda trafik kazasının meydana geldiği kaza sonucu davacının yaralandığı Bitlis Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre %7 oranında sürekli vücut fonksiyon kaybının oluştuğu, davacı tarafından davalıya başvuruda bulunulmasına rağmen herhangi bir ödemede bulunulmadığı, davacının Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunduğu 07/12/2015 tarihli kararla komisyonca maluliyetin bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği ve sonrasında iş bu davanın açıldığı sabittir. Davacı vekili gerek aşamalarda gerekse de istinaf dilekçesinde müvekkilinin yaralanmasında gelişen olguların bulunduğu belirtilmiş ve bu yönden kararın kaldırılması istenmiştir. Maluliyete dayalı davalarda başlangıçta yapılan yargılama sonucunda bir tazminata hükmedildikten sonra yaralanan, gelişen durum karşısında yeniden talepte bulunabilir. Bu halde kesin hükümden bahsedilemez. Burada davadan sonra kazaya bağlı olarak meydana gelen yaralanmanın ilerlediği, maluliyetin arttığı ileri sürülmekte ve yeniden bu gelişen durum karşısında tazminat istenmektedir. Şüphesiz bu durumda mahkemece yeniden rapor alınmalı ve maluliyette bir artış meydana geldiği taktirde bunun kaza ile illiyet bağının mevcudiyetinin kanaatine varıldığı taktirde tazminata hükmedilmelidir. Dolayısıyla davacı vekilinin gelişen durum iddiası karşısında mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir (Yargıtay 17.HD’nin 2018/3452-12616 E.K. sayılı ilamı).
Mahkemece öncelikle davanın reddine gerekçe gösterilen Sigorta Tahkim Komisyonunun …… karar tarih ve sayılı hakem kararı dosyasının bütünüyle getirtilerek bu dosyanın kesinleşip kesinleşmediğinin ortaya konması ve kesinleşmediğinin anlaşılması halinde derdestlik sebebine dayalı olarak şimdiki gibi davanın usulden reddine karar verilmesi;
Bu karar kesinleşmiş ise davacı vekilinin maluliyetin arttığına ilişkin olarak talepte bulunduğu göz önüne alınarak davacının yaralanması ve tedavisine ilişkin tüm tedavi evraklarının getirtilerek ve gerektiğinde davacı asilin son muayenesi yaptırılıp bu rapor da temin edildikten sonra ATK 3. İhtisas Dairesi veya üniversitelerin adli tıp bilimleri enstitülerinden kaza tarihine göre yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” ne göre davacının gelişen durum olgusu kapsamında kaza ile ilintili olarak maluliyetinin artıp artmadığı noktalarında rapor alınarak yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmüş ve HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/12/2019 tarih ve 2018/41 – 2019/483 E.K. sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVACIYA İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 02/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı