Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/303 E. 2020/359 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/303
KARAR NO : 2020/359

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 20118/468 Esas, 2019/519 Karar

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/06/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/06/2020

Taraflar arasında görülen tazminat istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların küçük çocukları muris ve ileri yıllardaki destekleri …in 19/10/2006 tarihinde yaya iken …. plakalı aracın kendisini ezmezi neticesinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, kazaya ilişkin Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda araç sürücüsünün kusurlu bulunarak cezalandırıldığını, müteveffanın vefatına sebebiyet veren aracın sigortacısının davalı şirket olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin anne-babanın destek pay oranlarını adalete ve vicdana uygun olarak yargılamada ve uygulamada birliğin sağlanması amacıyla belirlediğini ve sabitlediğini, kazada evlatlarını ve desteklerini kaybeden müvekkillerinin yaşadıkları acının büyük olduğunu, davacıların evlatları olan müteveffanın desteğinden hem maddi hem manevi olarak yoksun kaldıklarını, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının belli ve belirlenebilir olmadığını, tespitin yargılama ve bilirkişi incelemesi gerektirdiğini, destekten yoksun kalma zararının belirli hale geldiğinde tazminat miktarınca talebini artıracağını belirterek esas itibarı ile destekten yoksun kalan ve anne- baba sıfatı olan davacılar için ayrı ayrı 2.000,00 TL belirsiz alacak destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki menfaatinin olmadığını, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2014 tarihli, 2014/442 Esas, 2014/2051 Karar sayılı ilamıyla belirsiz alacak davacının açılmasında hukuki yarar bulunmaması halinde davanın reddolunması gerektiğinin belirtildiğini, HMK’nun 114/2. maddesinden atıfla KTK’nun 97. maddesi hükmü gereğince davacıların davalı sigorta şirketine başvuruda bulunmadan dava açtıklarını, bu nedenle açılan davanın dava şartı noksanlığından reddedilmesi gerektiğini, davaya konu taleplerin davanın açıldığı tarih itibarıyla zamanaşımına uğradığını, davayı kabul manasına gelmemekle birlikte müteveffanın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, bu nedenle hesaplanacak tazminatta kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dava ZMMS poliçesinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline ilişkin olup dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelerden davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plakalı aracın yaya iken davacıların oğulları murisi ….’e çarpması sonucu adı geçenin hayatını kaybettiği olay nedeniyle Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde sigortalı araç sürücüsünün olayın meydana gelmesinde tali kusurlu bulunduğu, ceza dosyasında alınan 25/01/2007 tarihli bilirkişi raporu, mahkememizce alınan 13/06/2019 havale tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan kusur raporuna göre “…Sürücü ….. sevk ve idaresindeki kamyoneti ile iki yönlü yolda mahal şartları da dikkate alıp hızını yeterince azaltarak kontrollü ve tedbirli bir şekilde seyir halinde olmadığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda %30 kusurlu, müteveffa yaya … araçların seyir durumunu gözetip gerekli ve yeterli kontrollerini yaparak tedbirli bir şekilde geçiş yapmadığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda %70 kusurlu olduğu.. ” beyan edildiği, olaya uygun olan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tespiti konusunda 18/10/2019 havale tarihli aktüer bilirkişi ..’un hazırlamış olduğu raporun içeriğinin doğru olduğu fakat sonuç kısmında hesaplama hatası yapıldığı, bunun mahkememizce resen dikkate alındığında davacı …… için 30.473,58 TL, davacı … için ise 25.465,41 TL tazminat hesaplaması yapıldığı, tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, hasar dosyası, SGK yazı cevabı ve poliçe değerlendirildiğinde sigortalı olan ……. plakalı aracın yolun karşı tarafına geçmekte olan davacıların murisi yaya ……’e çarpması sonucu davacıların oğlunun hayatını kaybettiği, kaza nedeniyle araç sürücüsünün %30 kusurlu olduğu” gerekçesiyle davacı vekilinin ıslah dilekçesi ve bilirkişi raporları doğrultusunda açılan davanın kabulü davacı …. için 30.473,58 TL, davacı …. için 25.465,41 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların HMK’nun 114/2. maddesinden atıfla KTK’nun 97. maddesi hükmü gereğince davacıların davalı sigorta şirketine başvuruda bulunmadan dava açtıklarını, davacıların belirtilen madde gereğince Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları Ek:6. maddesinde belirtilen tazminat ödemelerinde istenilecek belgeleri sunarak sigorta şirketine başvurmaları gerektiğini, bu nedenle açılan davanın dava şartı noksanlığından reddedilmesi gerekirken mahkemece kabulüne karar verildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacılar vekili müvekkillerin desteği ve çocukları olan …..n 19/10/2006 tarihinde davalı şirketin sigortalısı olan sürücü tarafından meydana getirilen kaza sonucu vefat ettiğini belirterek şimdilik 2.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı istediği, davalı vekili ise cevap dilekçesinde davaya konu taleplerin dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, aynı zamanda dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının dava şartı olduğu düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme usul hukukuna ilişkin olduğundan yürürlük tarihinden itibaren açılan davalarda uygulanmalıdır. Bu anlamda kaza tarihinin daha önce olmasının bir önemi yoktur.
6100 Sayılı HMK’da dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesine ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının HMK’nın 114/1 hükmü kapsamında dava şartı olduğu, bu şartın HMK’nın 115/2 (2. cümle) kapsamında dava açıldıktan sonra da tamamlanabileceği, bu şart yerine getirilmeden dava açıldığı takdirde ilgilisine eksikliği gidermek üzere HMK’nın 115/2 hükmü gereğince kesin süre verilmesi ve neticesine göre hareket edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır (Yargıtay 17.HD 2018/4932 E, 2018/12056 K).
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacılar tarafından davalı sigorta şirketine bir başvuru yapıldığına dair delilin veya belgelerin olmadığı görülmüştür. Keza mahkeme kararında da bu hususa hiç değinilmemiştir. Mahkemece yapılacak iş davacılar vekiline tazminat ödenmesi için sigorta şirketine başvuru yapması amacıyla süre verilmesi, bu süre içerisinde başvuru yapılıp buna ilişkin delil dosyaya konulduktan sonra yargılamaya devam edilip karar verilmesi şayet başvuru yapılmazsa davayı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddetmekten ibarettir. Bu itibarla davalı vekilinin dava şartı yokluğuna ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmüş, başvuru ve incelemenin niteliğine göre diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih, 2018/468 Esas ve 2019/519 Karar sayılı hükmünün HMK’nun 353/1-a-4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
2-Dosyanın HMK 353/1-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
4-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi DAVALIYA İADESİNE.
5-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına ALINMASINA.
6-İstinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesi sırasında duruşma yapılmadan karar verildiğinden bu aşamada davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA.
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, gider avansı ve harç iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 04/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Üye
e-imzalıdır.

Katip
e-imzalıdır.