Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/301 E. 2020/365 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/301
KARAR NO : 2020/365

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI : 2018/120 – 2019/397 E.K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/06/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın alacağının sağlanması amacıyla Trabzon İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığını, dava dışı müvekkilinin banka borçlusu ….. Tic. Ltd. Şti. tarafından bankaya olan borçlarını geri ödemek üzere tahsil edilerek borçtan düşülmesi için İş Bankası Selimpaşa/İstanbul Şubesi’ne ait, … tarafından düzenlenen …. çek nolu 18/04/2015 tarihli 204.147 TL bedelli çekin müvekkili bankaya verildiğini, davalının borca tüm ferileriyle itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, yargılama aşamasında da görüleceği üzere davalı yan tarafından düzenlenen ve dava dışı firma tarafından iyi niyetli 3. kişi olan müvekkili bankaya ibraz edilen çekleri ödemeden kaçınarak borca itiraz etmenin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, dava konusu çekin …… şirketi tarafından bankaya kredi teminatı olarak verildiğini, daha sonra ….. şirketinin batak hale gelip takibe düşünce iş bu çeki müsnet icra takibine konu ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Bilindiği üzere TTK 780/1 maddesinde çekte bulunması gereken unsurlar tahdidi olarak sayılmış olup, f bendi uyarınca keşidecinin imzası da çekte bulunması zorunlu unsurlar arasında belirtilmiştir. Davalı tarafın dava konusu çek üzerinde atılı keşideci imzasına itiraz etmesi üzerine Mahkememizce keşidecinin imza örnekleri toplanarak çek aslı ile birlikte imza incelemesine esas olmak üzere Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş ve yapılan inceleme sonucunda dava konusu çek altında keşideci davalı adına atılı imzanın keşideciye ait olmadığı anlaşılmış ve bu senet sebebi ile davalının davacıya borçlu olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının verdiği cevap dilekçesi ile çeki kabul ettiğini, imza itirazının kötü niyetli olduğunu, imza incelemesine ilişkin raporun usulüne uygun olmadığını, takibin ilamsız olması sebebiyle imza incelemesinin doğru olmadığını, icra dosyasında imzaya itiraz edilmediğinden davada ileri sürülemeyeceğini, tarafların ticari defteri incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, davalının çekin hukuken varlığına itirazının bulunmadığını, davacının iyi niyetli olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davalı tarafından davacı aleyhine 204.147 TL tutarlı 18/04/2015 tanzim tarihli çeke dayalı ilamsız takip başlatıldığı, davalı alacaklının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davacının eldeki dava ile itirazın iptalini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davalının dosyaya konu çekin keşidecisi, davacının ise çeki ciro yoluyla alan hamilin alacağını devralan şirket olduğu, davalının çekteki imzaya itiraz ettiği, mahkemece imza incelemesi neticesinde imzanın davalıya ait olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı istinaf sebebi olarak, davalının verdiği cevap dilekçesi ile çeki kabul ettiğini, imza itirazının kötü niyetli olduğunu, imza incelemesine ilişkin raporun usulüne uygun olmadığını, takibin ilamsız olması sebebiyle imza incelemesinin doğru olmadığını, icra dosyasında imzaya itiraz edilmediğinden davada ileri sürülemeyeceğini, tarafların ticari defteri incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, davalının çekin hukuken varlığına itirazının bulunmadığını, davacının iyi niyetli olduğunu ileri sürmüştür.
Dava, çeke dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu çek ibraz müddetinde bankaya ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla davacı ciranta hamil mahkemenin de kabulünde olduğu üzere TTK’nun 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayanarak keşideciye başvurabilir. Davacı, davalı ile aralarında temel ilişki bulunduğunu ileri sürmemiştir. Bu durumda hukuki tavsifin mahkemeye ait olması nedeniyle davacının sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayandığı kabul edilmelidir (Yargıtay 19.HD 2017/700 E, 2018/6437 K). Bu durumda ispat külfeti keşidecide olup, sebepsiz zenginleşmediğini ispatlamak zorundadır (Yargıtay 19.HD 2014/5077 E, 2014/8857 K). Ancak bunun için zorunlu unsurları içeren bir çek senedinin bulunması gerekmektedir.
TTK’nun 680/1-f hükmü gereğince keşidecinin imzası çekin zorunlu unsurudur. Bu unsurun eksikliği halinde TTK’nun 681/1 hükmü gereğince belge çek olarak nitelendirilemez. Senet üzerindeki imzanın keşideciye ait olmaması halinde bunun çek olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu belgelere dayalı olarak hak talep edilemez.
Takibe konu çekteki imzanın davalıya ait olmadığının Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 12/06/2019 tarihli raporu ile açıkça ortaya konulduğu, raporun bilimsel yöntemlere uygun ve usulüne göre toplanan imza örnekleri ile kıyaslama yapılmak suretiyle düzenlendiği, raporda dairemizce bir usulsüzlük bulunmadığı, davalının cevap dilekçesindeki beyanlarının imzanın ikrarı anlamına gelmediği dikkate alındığında, takip konusu çekin zorunlu unsurları barındırmadığı ve davacıya TTK’nun 732. maddesi kapsamında davalıya başvurma hakkı vermediği açıktır.
Davacı ile davalı arasında çek dışında hukuki ilişki iddiasının bulunmaması karşısında tarafların ticari defterlerinin incelenmesini gerektirir bir durum da söz konusu değildir. Kaldı ki bu hususun ilk derece yargılamasında ileri sürülmediğinden HMK’nun 357/1 hükmüne göre istinaf aşamasında dinlenmesi de mümkün değildir.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden, imzaya itirazı icra dosyasında ileri sürmeyip eldeki davada ileri sürmesinde hukuka aykırılık yoktur (Yargıtay 13.HD 2011/9059 E, 2011/17263 K).
Yapılan değerlendirme neticesinde davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2019 tarih ve 2018/120-2019/397 E.K. Sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın mahsubu ile başka harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın taraflara tebliğ işlemlerinin Dairemizce YERİNE GETİRİLMESİNE,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’a TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 04/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı