Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/221 E. 2020/299 K. 17.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/221
KARAR NO : 2020/299

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI : 2018/296 Esas- 2019/488 Karar

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/03/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2020

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/11/2017 tarihinde davalı … şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı ……l’ın sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı aracın yaya olarak bulunan davacıların murisi müşterek çocukları ..ı’nın üzerine devrilmesi sonucu hayatını kaybettiğini, murislerinin vefatı ile davacıların murisin desteğinden mahrum kalmak suretiyle maddi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için ayrı ayrı 3.000,00 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı ….. vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay 22. Hukuk Dariesi’nin 11/02/2014 tarih, 2014/442 Esas ve 2014/2051 karar sayılı ilamı gereği belirsiz alacak davası açılması için gerekli şartların oluşmaması halinde dava şartlarından olan hukuki yarar yokluğu gerekçe gösterilerek davanın reddolunması gerektiğini, bu nedenle davanın usulden reddini talep ettiklerini, davaya konu kazanın 23/11/2007 tarihinde gerçekleştiğini, davanın ise 24/05/2018 tarihinde açıldığını, ZMMS Genel Şartlar C.8. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zaman aşımına uğrar.” hükmü gereğince davanın reddinin gerektiğini. …. plaka sayılı aracın müvekkili şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden kaynaklanan sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararla sınırlı olduğunu, davanın dava dışı …’a ihbar edilmesi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunun 2. maddesi gereği kazanın karayolları dışında meydana gelmesi nedeniyle sigorta poliçesi teminatı dışında kaldığını, davacının maddi zararının belirlenmesinde bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücret esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “davacılar vekilinin dava dilekçesine, ekindeki belgelere, Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma numaralı dosyasında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına, mahkememizce alınan 03/07/2019 havale tarihli kusur raporu ve Aktüerya bilirkişisi tarafından ibraz edilen rapora, taraf beyanlarına, aile nüfus kayıt örneği ve tüm dosya içeriğine göre; 23/11/2007 tarihinde tek taraflı trafik kazası nedeniyle kaza tarih ve saatinde davalı şirketin ZMMS poliçesi kapsamında olan … plakalı araç sürücüsü dava dışı ….’ın meydana gelen kazada mahkememizce hükme esas alınan 03/07/2019 havale tarihli kusur raporuna göre %100 kusurlu olduğu bildirildiği, kusur oranı göz önüne alınarak alanında uzman aktüer bilirkişi tarafından hazırlanmış raporun açık, anlaşılır ve gerekçeli olması sebebiyle hükme esas alındığı, bilirkişi raporunda davacı anne için 77.201,15 TL, davacı baba için 45.578,92 TL tazminat hesaplandığı, kaza tarihinde teminat limitinin 80.000,00 TL olduğu” gerekçeleriyle davacı vekilinin ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulü ile, davacı …. için 50.302,07 TL, davacı … için 29.697,93 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu kazanın karayolları dışında meydana gelmiş olması nedeniyle Karayolları Trafik Kanunun 2. Maddesi uyarınca sigorta poliçesinin teminatları dışında kaldığını, aynı kanunun 3. Maddesinde karayolu ve trafiğin tanımlandığını, meydana gelen kazanın meydana geldiği yerin karayolu olmadığının bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, tüm bu bilgi ve tespitlere rağmen mahkemece bu husus irdelenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacıların destekleri …..’nın 23/11/2007 tarihinde ….. plaka sayılı traktörün üzerine devrilmesi sonucu vefat etmesi sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine yönelik açılan tazminat davasında mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, davalı tarafçada istinaf yoluna kazanın karayolu dışında meydana gelmesi sebebiyle Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. ve 3. maddesine aykırılık bulunması sebebiyle mahkeme kararının kaldırılmasının talep edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırlık dosyası ve ilgili sigortaya ait hasar dosyası getirtilerek kusur durumuna ilişkin rapor alınmış akabinde aktüerya raporu da aldırılarak hükme ulaşıldığı görülmüştür. Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …… hazırlık sayılı dosyası ile kazanın oluşumundan sonra düzenlenen olay yeri tespit tutanağı ve krokisinde kazanın meydana gelmesine sebebiyet veren traktör ile köy yolunun pozisyonları gösterilmiş, traktörün köy yoluna mesafesi ve durumu şekillendirilerek krokiye bağlandığı anlaşılmıştır. Bu haliyle olayın üzerinden geçen süre de dikkate alındığından mahkemesince yeniden keşif yapılmayarak krokiye hasren karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay’ın yeknesaklık kazanan kararlarında da belirtildiği gibi; “…Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.
Somut olayda; davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan traktör tarla içerisinde iken devrilmiş ve araç sürücüsü olan destek vefat etmiştir. Davacılar, müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatının tahsilini talep etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (H.G.K’nun 28.09.2011 tarihli, 2011/17-499-2011/557 sayılı kararı da bu yöndedir.)
Olay yeri inceleme raporunda, kaza yerinin engebeli sürülmüş, yumuşak toprak arazi olduğu, müteveffanın sürülmüş arazi kenarından devam eden ve traktörün devrildiği beyan edilen toprak yoldan yaklaşık 3,60 metre doğu istikametine doğru yatmakta olduğu belirtilmiş, olay yeri krokisinde kaza mahallinin sol tarafında stabilize yol olduğu tesbit edilmiştir. Buna göre, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (tarlanın) karayolu ile bağlantısı bulunduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. (Yargıtay 17. H.D.’nin 12/06/2019 tarih, 2016/12156 E., 2019/7414 K. sayılı ilamı, yine Yargıtay 17. H.D.’nin 06/12/2016 tarih, 2015/17649 E., 2016/11239 K. sayılı ilamı v.b.)
Yargıtay ilamlarından da anlaşıldığı üzere kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edileceği dosya içerisindeki krokiden de anlaşılacağı üzere kazanın meydana geldiği yerin köy yolu ile bağlantısı bulunduğu, KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu sebeplerle mahkemece verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/12/2019 tarih ve 2018/296 Esas, 2019/488 Karar sayılı kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yolu başvurularının HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE.
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan 1.370,00 TL harcın alınması gereken 5.464,80 TL harçtan mahsubuyla bakiye kalan ‭4.094,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA.
5-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6-Gerekçeli kararın Dairemizce TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 17/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.