Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/180 E. 2020/173 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/180 – 2020/173
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/180
KARAR NO : 2020/173

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2017/531 – 2019/441 E.K.
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocuğu ve ileriki yıllardaki desteğinin 28/07/2005 tarihinde ticari aracın kendisini ezmesi neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın vefatına sebebiyet veren aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, bu kazada çocuklarını kaybeden müvekkillerinin hem bedeni, hem maddi, hemde manevi olarak hayatlarını idame ettirmek için ileriki yıllarda ihtiyaç duyacakları desteği kaybettiğini belirterek müvekkillerin her biri için 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinin kısmi ödeme yaparak zarardan ve zarar tazmin talebinden haberdar olarak temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak dosyanın İstanbul Anadolu Adliyesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, zarar görenin öncelikle ilgili sigorta kuruluşuna başvurusunun zorunlu olup davacılar herhangi bir başvuruda bulunmadığından davanın dava şartı yokluğuyla reddinin gerektiğini, talep hakkında husumet zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunduklarını, kusur oranlarının tespiti ile davacının müterafik kusuru olması halinde mahkemece bu oranda indirim gerekeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; Dava konusu uyuşmazlığın ZMMS poliçesinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline ilişkin olduğu, dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelerden davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın 28/07/2005 tarihinde yaya iken davacıların çocuğu -murisine çarpması sonucu adı geçenin hayatını kaybettiği olay nedeniyle Bitlis Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında yapılan yargılama neticesinde sigortalı araç sürücüsünün olayın meydana gelmesinde birinci derecede asli kusurlu bulunduğu, müteveffanın ise yaşı itibariyle cezai sorumluluğunun bulunmadığı; mahkememizce alınan trafik bilirkişisi tarafından tanzim edilen 20/06/2018 havale tarihli raporda özetle; araç sürücüsünün %60 oranında kusurlu olduğunun beyan edildiği, olaya uygun olan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tespiti amacıyla dosya aktüerya bilirkişisine tevdii olunduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; murisin vefat etmiş olması nedeniyle davacı anne için 43.298,29 TL, davacı baba için 17.225,71 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapıldığı, kaza tarihinde poliçe limitinin 50.000 TL olduğu, ödenecek tazminat miktarlarının poliçe limiti dikkate alınarak garameten paylaştırıldığında her bir davacı için ödenmesi gereken tazminat miktarının davacı anne için 35.769,52 TL, davacı baba için ise 14.230,48 TL olduğu, davacı vekilinin 07/05/2019 havale tarihli dilekçesi ile bedel artırım talebinde bulunduğu; tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, hasar dosyası, SGK yazı cevabı ve poliçe değerlendirildiğinde sigortalı olan aracın sürücüsü davacıların murisine çarpması sonucu davacıların kızının hayatını kaybettiği, kaza nedeniyle araç sürücüsünün %60 oranında kusurlu olduğu, buna göre bilirkişi tarafından toplam olarak hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 50.000 TL olduğu, tüm bu nedenlerle davacının davasının bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar tarafından müvekkil şirkete hiçbir başvuru yapılmadan dava açıldığını, mahkemece ıslah edilen miktar üzerinden işleyecek faizin ıslah tarihinden itibaren hükmedilmemesinin yasal olmadığını, yine mahkemece rapora karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, hesap raporundaki miktarların yüksek olduğunu, müteveffanın vefatında müterafik kusur olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacılar vekili müvekkillerin desteği ve çocukları olan murisin 28/07/2005 tarihinde davalı şirketin sigortalısı olan sürücü tarafından meydana getirilen kaza sonucu vefat ettiğini belirterek şimdilik 2.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı istemiş, davalı vekili ise cevap dilekçesinde yetki, derdestlik itirazında bulunmuş aynı zamanda başvuru şartının yerine getirilmediğini belirterek usulden davanın reddini istemiştir.
2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşan yazılı olarak başvurmasının dava şartı olduğu düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme usul hukukuna ilişkin olduğundan yürürlük tarihinden itibaren açılan davalarda uygulanmalıdır. Bu anlamda kaza tarihinin daha önce olmasının bir önemi yoktur.
6100 Sayılı HMK’da dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesine ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının HMK’nın 114/1 hükmü kapsamında dava şartı olduğu, bu şartın HMK’nın 115/2 (2. cümle) kapsamında dava açıldıktan sonra da tamamlanabileceği, bu şart yerine getirilmeden dava açıldığı takdirde ilgilisine eksikliği gidermek üzere HMK’nın 115/2 hükmü gereğince kesin süre verilmesi ve neticesine göre hareket edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır (Yargıtay 17.HD 2018/4932 E, 2018/12056 K).
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacılar tarafından davalı sigorta şirketine bir başvuru yapıldığına dair delilin veya belgelerin olmadığı görülmüştür. Keza mahkeme kararında da bu hususa hiç değinilmemiştir. Mahkemece yapılacak iş davacılar vekiline tazminat ödenmesi için sigorta şirketine başvuru yapması amacıyla süre verilmesi, bu süre içerisinde başvuru yapılıp buna ilişkin delil dosyaya konulduktan sonra yargılamaya devam edilip karar verilmesi şayet başvuru yapılmazsa davayı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddetmekten ibarettir. Bu itibarla davalı vekilinin dava şartı yokluğuna ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmüş, başvuru ve incelemenin niteliğine göre diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarih ve 2017/531 – 2019/441 E.K. sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkemece verilen kararın kaldırılma sebep ve şekli gözetilerek davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının DAVALIYA İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 18/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı