Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/160 E. 2020/205 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/160
KARAR NO : 2020/205

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2017/532 – 2019/445 E.K.
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLLERİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların küçük çocuğu ve ileriki yıllarda desteği ….’ın 16/10/2013 tarihinde …. plakalı aracın kendisine çarpması neticesinde vefat ettiğini, müteveffa desteğin vefatına sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davalının davacıların maruz kaldıkları destekten yoksun kalma zararlarının sigorta teminatları dahilinde tamamını tazmin etmekle sorumlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olup ceza dosyasında yapılan yargılamada cezalandırıldığını belirterek davacıların her biri için 2.000 TL destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinin kısmi ödeme yaparak zarardan ve zarar tazmin talebinden haberdar olarak temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağına göre kazanın ……. plakalı aracın …. tarafından el freni çekilmeden eğimli arazide ve anahtarı üzerinde ancak çalışmazken bırakıldıktan sonra sürücünün dikkatsizliği üzerine müteveffanın ölümü ile neticelenerek meydana geldiğini, trafik sigortacısı şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında tazminat ile sorumlu tutulabileceğini beyan ederek davanın öncelikle dava şartı yokluğundan usulden reddine, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; Dava ZMMS poliçesinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline ilişkin olup dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelerden davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 16/10/2013 tarihinde yaya iken davacıların oğulları – murisi …’a çarpması sonucu adı geçenin hayatının kaybettiği olay nedeniyle Ahlat Asliye Ceza Mahkemesinin …… Esas …. Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde sigortalı araç sürücüsü ….’ın olayın meydana gelmesinde sürücü birinci derecede asli kusurlu bulunduğu, müteveffa …….’ın ise yaşı itibariyle cezai sorumluluğunun bulunmadığı; mahkememizce alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 28/12/2018 havale tarihli raporda özetle; müteveffa çocuk ……’ın %25 kusurlu olduğunu, ….. plakalı araç sürücüsü ….. %75 oranında kusurlu olduğunun beyan edildiği, olaya uygun olan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tespiti amacıyla dosya aktüer bilirkişiye tevdii olunmuş, hukukçu aktüer bilirkişi …. tarafından düzenlenen raporda; …….’ın’ın vefat etmiş olması nedeniyle davacı anne ….. için 121.735,24 TL, davacı baba …. için 88.723,69 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapıldığı, kaza tarihinde poliçe limitinin 225.000 TL olduğu, davacı vekilinin 16/07/2019 havale tarihli dilekçesi ile bedel artırım talebinde bulunduğu; tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, hasar dosyası, SGK yazı cevabı ve poliçe değerlendirildiğinde sigortalı olan …. plakalı aracın sürücüsü …..’ın, davacıların murisi yaya…….’a çarpması sonucu davacıların oğlunun hayatını kaybettiği, kaza nedeniyle araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu, buna göre bilirkişi tarafından toplam olarak hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının davacı anne …. için 121.735,24 TL, davacı baba……. için 88.723,69 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı tüm bu nedenlerle davacının davasının bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verildiği” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 18.577,54 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 9.093,69 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların davalı sigortaya usulüne uygun şekilde başvuruda bulunmadığını, aracın hareket etmesine sürücü …..’ın değil davacıların çocuğu …..in sebep olduğunu bu nedenle kusur oranlarının yerinde olmadığını, sürücünün sigorta ettiren olmaması sebebiyle, sigorta ettirenin kusurunun bulunmadığını, bu sebeple talebin teminat dışında kaldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazası sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davalıların müşterek çocuğu …’ın 16/10/2013 tarihinde davalının (ZMSS) sigortacısı olduğu …. plakalı traktörün karıştığı kaza neticesinde vefat ettiği, araç sürücüsü ….’ın Ahlat Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….K sayılı ilamı ile taksirle ölüme neden olma suçundan ceza aldığı, cezanın onanarak kesinleştiği, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepli eldeki davayı açtığı, mahkemece davacı …. için 121.735,24 TL, davacı …. için 88.732,69 TL tazminata hükmedildiği, davacı ve davalı vekillerinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; (I) dava şartı olan sigortaya başvurunun usulüne göre yapılmadığına, (II) araç sürücüsünün aracın hareket etmesine sebebiyet vermediği, çocuğun buna sebep olduğunu ileri sürerek kusur oranlarının yerinde olmadığını, (III) araç sürücüsünün sigorta ettiren olmaması sebebiyle, sigorta ettirenin kusurunun bulunmadığını, bu sebeple talebin teminat dışında kaldığını ileri sürmüştür.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak vekalet ücretinin 18.577,54 TL olarak hesaplanması gerekirken 9.093,69 TL olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşan yazılı olarak başvurmasının dava şartı olduğu düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme usul hukukuna ilişkin olduğundan yürürlük tarihinden itibaren açılan davalarda uygulanmalıdır. Bu anlamda kaza tarihinin daha önce olmasının bir önemi yoktur.
6100 Sayılı HMK’da dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesine ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşan yazılı olarak başvurmasının HMK’nın 114/1 hükmü kapsamında dava şartı olduğu, bu şartın HMK’nın 115/2 (2. cümle) kapsamında dava açıldıktan sonra da tamamlanabileceği, bu şart yerine getirilmeden dava açıldığı takdirde ilgilisine eksikliği gidermek üzere HMK’nın 115/2 hükmü gereğince kesin süre verilmesi ve neticesine göre hareket edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır (Yargıtay 17.HD 2018/4932-2018/12056 E.K).
Somut olayda kaza tarihinin 16/10/2013 olduğu, sigorta poliçesinin 20/11/2012 – 20/11/2013 tarihlerini kapsadığı, davanın 23/11/2017 tarihinde açıldığı, davacıların davadan önce sigorta şirketine başvuru yapmadıkları sabittir. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Davalı tarafın diğer istinaf sebepleri yerinde değilse de kaldırma sebebi doğrultusunda davalı tarafın diğer istinaf sebeplerinin; dava şartına aykırılık giderildikten sonra vekalet ücretine ilişkin de yeniden hüküm kurulacak olması karşısında davacı tarafın istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir.
Yapılan değerlendirmeler neticesinde ilk derece mahkemesince davacılara davalı sigorta şirketine yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu eksiklik tamamlanmadan karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4 hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre tarafların diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığını karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarih ve 2017/532-2019/445 E.K. sayılı ilamının HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan istinaf karar harcının TALEP HALİNDE YATIRANA İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 25/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı