Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1236 E. 2021/16 K. 08.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/1236
KARAR NO : 2021/16

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2019/350 Esas-2020/288 Karar

DAVACI : TRABZON İÇMESUYU VE KANALİZASYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … -…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/01/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 06.06.2002 tarihinden itibaren 82803 nolu iş yeri su aboneliğinin bulunduğunu, davalının bu aboneliğine ait ödenmemiş borçlarının tahsili amacıyla Trabzon İcra Müdürlüğü’nün * Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin de davalının haksız ve kötü niyetli itirazı uyarınca durduğunu ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı usule uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanlarında; su aboneliğinin adına olmasına karşın tüketiminin kendisi tarafından yapılmadığını, kira ilişkisini sonlandırıp iş yerini terk ettiğini, ancak aboneliğini sonlandırmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Trabzon İcra Müdürlüğü’nün * Esas sayılı takip dosyası iş bu mahkememiz dosyası içerisine celb edilerek incelenmiştir.
Mahkememiz dosyası * tarihinde bilirkişi SMMM * tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen * havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının davalı hakkında başlattığı * Müdürlüğü’nün * Esas sayılı dosyasında 17/02/2012 tarihli * TL Asıl Alacak,* TL işlemiş faiz olmak üzere* TL alacak talebinde isabetsizlik bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davacı kurum ile davalı arasında su aboneliğine ilişkin sözleşme bulunduğu ve bu sözleşmeye istinaden davacının bir dönem kullandığı ve sonrasında tahliye ettiğini belirttiği iş yerine su kullandırıldığı, kullanılan suya ilişkin faturalar düzenlendiği, söz konusu su faturalarının bir kısmının ödenmemiş olduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere ödenmemiş su fatura bedellerinin takip tarihi itibariyle toplam 9.493,48 TL olduğu sabittir. Davalı tarafın savunması dava konusu su aboneliğinin kendi adına olmasına rağmen borca konu su tüketiminin kendisi tarafından tahliye işlemi gerçekleştikten sonra dava dışı 3. kişilerin tarafından gerçekleştirildiği noktasında toplanmaktadır. Yani davacı dava konusu su aboneliği kendi adına olması rağmen su tüketimini kendisinin yapmadığını, kendisinin tahliye ettiği iş yerinde faaliyet gösteren dava dışı 3. Kişilerin yaptığını ileri sürmektedir. Bu noktada davayı aydınlatmak için çözülmesi ve tartışılması gereken husus abonelik sözleşmesini iş yerini tahliye ederken iptal ettirmeyen davalının bu sözleşmeye binaen 3. Kişilerin kullandığı su bedelinden sorumlu olup olmadığıdır. Davalı su abonesinin hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı olup bu durumda davalı abonenin sonuçlarına katlanması gereken bir davranış niteliğindedir. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/16371 Esas, 2016/13928 Karar sayılı ilamında; ”Benzer bir olayda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu abonenin sorumluluğunun hüküm altına alındığı 24/09/2003 gün ve 2013/13-492/505 esas, karar sayılı ilamı ile; “davalı su abonesinin hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolaysıyla da sonuçlarına katlanması gereken bir davranış niteliğinde olduğu kabul edilmelidir” denilmek suretiyle abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir. (HGK’nun 2008/19-174 Esas, 199 Karar, 3. Hukuk Dairesinin 2013/16514 Esas, 2014/278 Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir)” şeklinde karar vererek tahliye ettiği taşınmazın kendi üzerine olan su aboneliğini basit bir işlemle iptal ettirmesi mümkün iken bunu yapmayarak 3. Kişilerin su kullanmasına imkan veren davalının ortaya çıkan su borcundan sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Değinilmesi gereken son husus ise davacı tarafın icra inkar tazminatı talebidir. Dava konusu alacak miktarı belirli olup alacağın likit olduğu kuşkusuzdur. Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere aboneliğini iptal ettirmeyen davalının bu abonelikten sorumlu olduğu da sabittir. Tüm bu duruma rağmen davalı taraf borca itiraz ederek icra takibinin durdurulmasına ve tarafımızca görülen itirazın iptali davasının açılmasına sebebiyet vermiş olmakla davacı lehine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Bu nedenlerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçelerle davanın KABULÜ ile, Trabzon İcra Müdürlüğünün * Esas sayılı takip dosyası kapsamında davalı tarafça yapılan itirazın İPTALİ ile TAKİBİN DEVAMINA, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; aboneliğin üzerine olmasına karşın fiili kullanımın başkaları tarafından yapıldığını, daha sonraki kullanımlardan kendisinin sorumlu tutulamayacağını, takip konusu borcun sonraki kullanıcılar tarafından yapılandırma işlemine tabi tutulduğunu, mahkemece bu hususun gözetilmediğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, iş yeri su aboneliğinden kaynaklı alacak uyarınca başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; abonelik tesis edilen iş yerini fiilen terk etmesine rağmen aboneliğini sonlandırmayan davalının, daha sonrasında ortaya çıkan kullanım nedeniyle doğacak bedellerden de sorumlu olacak olmasına, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun, taraf ve yargı denetimine açık bulunmasına göre, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.09.2020 tarih ve 2019/350 Esas-2020/288 Karar Sayılı kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan harcın mahsubuyla bakiye 491,19-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer OLMADIĞINA,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali, gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362-(1)/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 08/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.