Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1088 E. 2021/77 K. 18.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1088
KARAR NO : 2021/77

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/09/2020
NUMARASI : 2019/423 Esas- 2020/256 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- ÇORUH ELEKTRİK PERAKENDE SATIŞ A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … – UETS
DAVALI : 2- ÇORUH ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş.
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 18/01/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/01/2021

Taraflar arasında görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden ön inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketlerin 2005/2014 yılları arasında elektrik abonesi olduğunu, davalı …Ş’nin elektrik dağıtım şirketi olduğunu, davalı … Perakende Satış A.Ş’nin ise perakende hizmeti sağlayıcısı olduğunu, davalı şirketlerin aynı ticari gruba ait şirketler olduğunu, EPDK’nın aldığı dağıtım şirketlerinin perakende faaliyetinde bulunamayacağı kararı uyarınca Çoruh Elektrik Perakende Satış A.Ş.’nin kurulduğunu, açıklanan nedenlerle; davacının elektrik faturalarında kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli olarak ve %2 TRT payının belirlenmesinde matraha dahil edilmemesi gereken bedel üzerinden hesaplama yapılması nedeniyle, keza KDV’nin belirlenmesinde matraha dahil edilmemesi gereken bedeller üzerinden yanlış hesaplama yapılması nedeniyle geçmiş 10 yıla dönük ödemesi gereken alacak tutarının 6100 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca belirlenmesi ile alacak miktarına temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı … Perakende Satış A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, miktar yönünden bedelin hakem heyeti sınırları içerisinde kaldığından hakem heyetine başvurulmadan dava açılamayacağını, davacının dilekçesinin sonuç kısmında açık ve belirli bir talep sonucuna yer vermediğini, kamu kuruluşlarının ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerine karşı açılacak davaların ilk derece mahkemeleri olarak Danıştay’da açılabileceğini, bu nedenle huzurdaki davada görevli mercinin Danıştay olduğunu, görev yönünden itirazlarının yerinde bulunmaması halinde de yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, davalı idarenin EPDK’nun kararlarının uygulamak zorunda olduğunu, davacının iddiasının davalının sebepsiz zenginleştiğine dayandığını, sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmamakla birlikte davalı kurumun kayıp kaçak bedellerini iade yükümlülüğünün bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle usulü itirazları yönünden reddini, usulü itirazları kabul görmediği takdirde davanın esas yönünden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacıya yönelik davalı tarafından düzenlenen elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedeli ile diğer bedellerin tahsilinde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafta yapılan haksız tahsil edilen bedellerin iadesi talebinin usul ve yasaya uygun olduğunu, bu yönde Yargıtay içtihatlarının da mevcut olduğunu, mahkemece verilen kararın Anayasa’nın 2., 13., 35., 6. ve 40. maddelerine aykırı olduğunu, eldeki dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenlemelerle davanın reddine karar verildiği halde aleyhlerine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmediğini, bu durumun hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alındığında davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağını, aksine davacı lehine maktu vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiğini, mahkemece 08/09/2020 tarihli duruşmada verilen kısa kararda istinaf yasa yolu açık olduğu bildirilmiş ise taraflarına tebliğ olunan kararın kanuna aykırı bir şekilde kesin olarak verildiğinin belirtildiğini, taraflarınca açılan davanın HMK’nun 170 maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu, mahkemece bu alacağa ilişkin davanın tümden reddedilmiş olması halinde davacı yönünden kararın kesin olduğundan söz edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle mahkemece verilmiş olan 19/06/2015 tarihli davacı vekilinin istinaf isteminin reddine ilişkin ek kararının kaldırılarak esasa yönelik istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacının elektrik faturalarında kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli olarak ve %2 TRT payının belirlenmesinde matraha dahil edilmemesi gereken bedel üzerinden hesaplama yapılması nedeniyle, keza KDV’nin belirlenmesinde matraha dahil edilmemesi gereken bedeller üzerinden yanlış hesaplama yapılması nedeniyle geçmiş 10 yıla dönük ödemesi gereken alacak tutarının 6100 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca belirlenmesi ile alacak miktarına temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödetilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemesince münderecatta elektrik yüksek mühendisi Mehmet Kalkışım’dan rapor alındığı ve rapor sonucunda davalının toplamda 44.388,75 TL davacıya bir ödeme yapması gerektiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın “Vergi Ödevi” başlıklı 73 üncü maddesindeki “…Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri ile belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gereken hallerde red kararı verilmesi de açıkça hukuka aykırılık teşkil etmekte olup bu hususun düzeltilmesi Yargıtayın yetkisinde bulunmaktadır. Hal böyle olunca; yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Davalının vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarına gelince; İlk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13. maddesi uyarınca; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.”
Somut uyuşmazlıkta; davacı, davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 1.000,00 TL üzerinden açmış olup, yargılama sırasında dava değerini artırmaya yönelik ıslah dilekçesi sunmadığı, bu haliyle dava değerinin 1.000,00 TL olarak değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu; ancak, mahkemece maktu vekalet ücreti olan 1.980 TL’ ye hükmedildiği anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen düzenleme çerçevesinde, mahkemece, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden dava değerinin 1000,00 TL olduğu gözetilerek, bu miktarı geçmeyecek tutarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarifede yazılı maktu vekalet ücreti tutarının tamamına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir. Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 ve 4 nolu bentleri çıkartılarak yerlerine;
“1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,”,
“4-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına” karar verildiği görülmüştür. (Yargıtay 3. H.D.’nin 19/10/2020 tarih, 2019/2302 Esas ve 2020/5725 Karar sayılı ilamı, yine Yargıtay 3. H.D.’nin 10/11/2020 tarih, 2020/144 Esas, 2020/6283 Karar sayılı ilamı v.b.)
Yukarıda açıklanan Yargıtay ilamı ve benzer birçok ilamda görüldüğü üzere Yargıtay’ın kayıp kaçak davalarında Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih, 2016/150 Esas, 2017/179 karar sayılı ilamı ile 6446 Sayılı Kanuna eklenen geçici 19. ve geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olmakla yukarıdaki ilamda da açıklandığı üzere EPDK’nun yetkileri genişletilerek maliyet unsuruna dahil edilen hususların dava konusu alacak kalemlerini kapsar biçimde tüketicilere yansıtılabileceğinin karara bağlandığı anlaşılmıştır. Bu haliyle mahkemenin davacının dava tarihindeki haklılığı da gözönünde bulundurularak 6446 sayılı Yasada yapılan değişiklik sonucu davaya konu tahsilatların EPDK kararlarına uygun olduğu anlaşılmakla dava açıldıktan sonra geçmişe etkili şekilde yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı gözönünde bulundurularak karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine vekalet ücreti taktirine ve davacının yaptığı giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekirken yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar vermesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisine karar verilmesine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2019 tarih, 2019/423 Esas, 2020/256 Karar sayılı hükmünün, HMK’nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA.
2-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a- Davacının davasının konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.
b- Alınması gereken 59,30 TL’den peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 31,60 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA.
c- Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 1.000,00 TL ücreti vekaletin davalılardan tahsili ile DAVACIYA ÖDENMESİNE.
ç- Davacı tarafça yapılmış olan 59,50 TL toplam harç, 19 adet tebligat gideri 157,70 TL, 5 adet posta gideri 59,60 TL ve bilirkişi ücreti 275,00 TL olmak üzere toplam 551,80 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE.
d- Yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla TARAFLARA İADESİNE. ” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE.
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında davacı yatırılan peşin harcın davacıya İADESİNE.
5-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından yargılama giderleri olarak yapılan 5 adet tebligat gideri 27,50 TL, dosya gidiş, dönüş posta gideri 48,50, istinaf başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 224,60 TL’nin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE.
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından bu aşama için davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA.
8-Kararın tebliği, kesinleştirme, gider/delil avansı iadesi ve harç tahsile ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE.
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 18/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Katip …
e-imzalıdır.