Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/23 E. 2021/46 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3 HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/23
KARAR NO : 2021/46

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.11.2020
NUMARASI : 2020/439 Esas – 2020/388 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA TÜRÜ : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil Olmadığı Takdirde Tazminat
KARAR TARİHİ : 21.01.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.02.2021

Taraflar arasında görülen “Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil ile Olmadığı Takdirde Tazminat” davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen karar ve ara karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan 10/01/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında, yapımını davalının üstlenmiş olduğu ve dava dışı … … ile hissedarlarına ait bulunan Trabzon İli Yomra İlçesi Kaşüstü Mahallesi 346 ada 1 parselde inşa edilmekte olan konut ve dükkan inşaatının A bloktaki tüm inşaat işlerinin, anahtar teslimi olacak şekilde, davacı tarafından yapılması konusunda 15.02.2017 tarihinde sözleşme yapıldığını, iş bu sözleşme gereği müvekkili davacı tarafından yapılacak işler karşılığında toplam 48 daire ile zemin kat, 1. bodrum kat ve 2. bodrum kattaki dükkanların da %55 hissesinin davacıya verileceğinin kararlaştırıldığını, yine hangi aşamada ne oranda devir yapılacağının da sözleşme ile belirlendiğini, müvekkili tarafından sözleşmede üstlendiği inşaat işinin yaklaşık %70’i tamamlandığı halde davalı tarafça hakediş karşılığı tapu devirleri yapılmadığı gibi bildirimsiz olarak sözleşmenin de feshedildiğini, müvekkilinin inşaatın büyük bir kısmının iyi niyetli olarak tamamlandığını, bu nedenlerle söz konusu sözleşme gereği yapılan iş bedelinin tespit edilerek iş oranına isabet edecek taşınmazların mülkiyetinin davacı adına tesciline, mahkeme aksi kanaatte ise bu bedelin tazminat olarak ödenmesine, dava konusu Trabzon ili, Yomra ilçesi, Kaşüstü Mah, 346 ada, 1 parselde kayıtlı A Blok 1.Kat 1- 2- 3- 4, A Blok 2.Kat 13- 14- 15- 16- 17- 18- 19- 20- 21- 22- 23- 24, A Blok 5.Kat 33- 34- 35- 36- 37- 38- 40, A Blok 8. Kat 57- 58- 59- 60- 61- 62- 63- 64, A Blok 9. Kat 65- 66- 67- 68- 69- 70- 71- 72, A Blok 11. Kat 81- 82- 83- 84- 85- 86- 87- 88 Nolu Konut Niteliğindeki Bağımsız Bölümler ile A Blok -2. Kat 89- 90- 91- 92- 93- 94- 95- 96- 97- 98- 99- 100- 101- 102, A blok -1.Kat 103- 104- 105- 106- 107- 108- 109- 110- 111- 112- 113- 114- 115- 116, A Blok Zemin Kat 117- 118- 119- 120- 121- 122- 123- 124- 125- 126- 127- 128- 129- 130 Nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan 20/02/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında noterde düzenlenen bir sözleşme bulunmadığını, mevcut sözleşmesinin 29/12/2017 tarihinde feshedildiğini, feshedilen bir sözleşmeye dayanarak hak talep edilemeyeceğini, davacının alacağının ödenmiş olduğunu, tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan10/03/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafça ileri sürülen fesih iddiasından davacı şirket yetkilisinin hiç bir şekilde haberi olmadığını, fesih sözleşmesinde kimin imzasının bulunduğunu bilmediklerini, sunulan fesih sözleşmesinin bir bağlayıcılığı bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
TOPLANAN DELİLLER:
Sözleşmeler, tapu kayıtları ve tüm dosya kapsamı
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava konusu uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin olduğu, 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ile ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasınının dava şartı haline getirildiği, bu nedenlerle 01.01.2019 tarihinden sonra arabulucuya başvurulmadan mutlak veya nisbi bir ticari dava açılması halinde bu eksikliğin tamamlattırılması yönünden herhangi bir işlem yapılamayacağı, bu kurala diğer mahkemelerden görevsizlikle gelen dosyalar yönünden bir istisna da getirilmediği, arabuluculuk başvurusunda bulunma şartının, tamamlanabilir bir dava şartı olmadığı, bu hususlarda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi’nin 18/09/2019 tarih 2019/1647-1269 E-K sayılı kararının da aynı mahiyette olduğu, somut olayda bu koşul gerçekleşmediğinden davanın usulden reddinin gerektiğine karar verilmiştir.
Mahkemece son celse ara kararla taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati tedbirlerin devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesince verilen nihai karara karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili tarafından İlk Derece Mahkemesine sunulan 17.08.2020 tarihli İstinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, tapu iptali ve tescil davalarının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olmayıp bu nedenle arabuluculuğa elverişli olmadığını, yerel mahkemece arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, iş bu davanın öncelikle Trabzon 4.Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/76 E sayılı dosya ile açılıp mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğjni, 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunu ile bu kuralın ancak, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacağının hüküm altına alındığını, mutlaka bir mahkeme kararına ihtiyaç duyulan tapu iptal ve tescil, boşanma, velayet gibi davalarda arabulucuya gidilemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/439 Esas, 2020/388 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili mahkemenin 12.11.2020 tarihli ara kararına karşı verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacının mülkiyet hakkı yönünden korunacak bir hakkı olmadığı gibi korunması gereken muaccel bir alacağının olmadığını, dava değeri 100.000 TL olmasına rağmen 15.000 TL teminatla bağdaşmayacak şekilde davalıya ait 52 daire üzerindeki tedbirin sürdüğünü beyan ederek tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil; olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca; HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.
Davacı taraf, davalı şirket ile yaptıkları eser sözleşmesi uyarınca öncelikle tapu iptali ve tescil kararı verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde tazminata hükmedilmesini talep etmiş; davalı taraf davanını reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucu, iş bu davada arabulucuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Bununla birlikte, ihtiyati tedbir kararına karşı davalı tarafından yapılan itirazın mahkemece reddedilerek ara karar oluşturulduğu ve bu karara karşı da davalı tarafça istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2.maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca konusu bir miktar para alacağı olan talepler hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
Somut olayda ise uyuşmazlık, öncelikle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, asıl talebin reddedilmesi halinde terditli olarak tazminatın davalıdan tahsili talep edilmiştir. Tazminat talebi, tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesine bağlıdır ve terditli bir talep olarak ileri sürülmektedir. HMK’nın 111/2.maddesi gereğince, mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Davadaki asli talebin, zorunlu arabuluculuğu tabi olmadığı sabit olup, mahkemece davanın esası ile ilgili karar verilmesi gerekirken fer’i talep nedeniyle usulden ret kararı verilmesi yerinde değildir. O halde ilk derece mahkemesince davacının asıl talebi olan tapu iptali ve tescil talebinin 6102 sayılı TTK 5/A.maddesi gereğince arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı dikkate alınarak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılması gerekir.
Davalının ihtiyati tedbire ilişkin istinafı yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1. fıkrasında ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir.
Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.
İhtiyati tedbirin uygulanmasındaki en önemli kıstaslardan biri de tarafların hak ve yarar dengesinin korunması olduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu somut olayda davacının terditli istemlerinden ilkinin, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğu ve taşınmazın dava konusu olduğu sabittir. Bu nedenle tedbir kararı yerindedir. Davalının teminat miktarına ilişkin itirazı yönünden ise; mahkemece keşfen taşınmaz değerleri belirlendikten sonra teminat miktarı yeniden değerlendirilebileceğinden bu aşamada davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görüldüğünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.(6) maddesi gereğince kaldırılmasına, davalı vekilinin ara karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun ise HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edildiğinden dosyanın yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılıp sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K ÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2020 tarih ve 2020/439 Esas 2020/388 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a. (6) maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davalı vekilinin 12/11/2020 tarihli ara karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Dosyanın yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılıp yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
4-Davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda DİKKATE ALINMASINA,
5- Davalı taraftan alınması gereken 59,30 istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından tarafların lehine vekalet ücreti takdirine YEROLMADIĞINA,
8-6100 sayılı HMK’nun 359/4. maddesi uyarınca Dairemiz kararının Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a ve 362/1-f,g maddeleri gereğince KESİN olmak üzere 21.01.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır