Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2021/2468 E. 2022/354 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 2. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2468 – 2022/354
T.C.
TRABZON
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2468
KARAR NO : 2022/354

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2021
NUMARASI : 2021/510 Esas, 2021/462 Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2022

Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …..’ın …… Ltd. Şti.’nin sahibi ve aynı zamanda’da çalışanı olup davalı … Ltd. Şti. arasında davalı işyerinde bazı inşaat işlerinin yapılması için sözlü olarak kurulmuş iş ilişkisinin mevcut olduğunu, bu anlaşmaya göre müvekkilinin davacı yüklenici, davalı şirketin ise iş sahibi olduğunu, müvekkili ile çalışanı …….’ın 24/08/2016 tarihinde saat 10:30 gibi davalı ….. isimli işyerine asansörün alt kısmında daha önceden yaptıkları beton kalıpları sökmek için geldiklerini, bu iş için davalı şirket yetkilisi ……’ten onay aldıklarını ve asansörün altındaki kalıpları sökmek için iş yerinde bir çalışana ana şartelleri indirterek elektiriği kestirdiklerini, elektiriğin kesik olduğunu kontrol ettikten sonra çalışmaya başladıklarını ancak yerden 2-3 metre yükseklikte duran asansörün bir anda boşalarak müvekkilinin üzerine düştüğünü, kaza sonucu aldırılan bilirkişi raporunda müvekkilinin %30 tali kusurlu, davalı şirketin ise %70 asli kusurlu olduğu sonucuna varıldığını, bu nedenle müvekkili davacının 24.08.2016 tarihinde maruz kaldığı kaza nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı sakli kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 60.000,00 TL manevi tazminat talebimiz olmak üzere toplamda 61.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN AÇILDIĞI MAHKEME TARAFINDAN YAPILAN İŞLEMLER:
Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, somut olayın incelenmesinde; davacının tek ortaklı limited şirket sahibi olup yüklenici, davalı şirketin ise iş sahibi olduğu, her iki tarafın tacir olduğu, tacirler arasında haksız fiil esasına dayanan uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesi görevine girdiği anlaşılmakla, TTK’nun 4. ve 5. Maddeleri dikkate alınarak davanın mahkemeleri açısından göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan H.M.K.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile mahkemelerinin görevsizliğine dosyanın görevli ve yetkili Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’ne Gönderilmesine karar vermiştir.
DAVANIN GÖNDERİLDİĞİ MAHKEME TARAFINDAN YAPILAN İŞLEMLER:
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan değerlendirmede; Asliye Ticaret Mahkemeleri ticari davalara ve çekişmesiz işlere bakmakla görevli olup ticari davalarIN ise mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrıldığını, mutlak ticari davaların Türk Ticaret Kanunu başta olmak üzere bazı kanunlarda düzenlenmiş olup, tarafların sıfatına bakılmaksızın Ticaret Mahkemelerinin görevli kılındığı davalar olduğunu, Nispi ticari davaların ise normal şartlarda Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girmemesine rağmen dava taraflarının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi nedeni ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu davalar olduğunu, Yani bir davanın nispi ticari dava olması için dava taraflarının her ikisinin de tacir olmasının gerekli olduğunu ancak yeterli olmadığını, bunun yanı sıra uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini de ilgilendirmesinin de gerektiğini,
Somut olayda; Her ne kadar 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararında davacının tacir olduğu belirtilmiş ise de; davalı şirketin taraf olduğu sözleşmenin eser sözleşmesi olması nedeni ile mutlak ticari davaya sebebiyet vermeyeceği ayrıca; dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacının şirketin sahibi ve çalışanı olduğu, şirketin sahibi, hissedarı veya çalışanı olmanın kişiye tacir sıfatı kazandırmayacağı, tacir sıfatının davamızda taraf olmayan ve tüzel kişiliği bulunan …… Ltd. Şti.’ye ait olduğu ve dava taraflarından davacı tarafın tacir olmadığı bu nedenle görülmekte olan davanın nispi ticari dava olarak kabulünün de mümkün olamayacağının anlaşıldığını,
Açıklanan nedenlerle görülmekte olan davada Asliye Ticaret Mahkemesinin değil Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun anlaşıldığını belirterek ve karşı görevsizlik kararı vermiştir.
UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ:
Her iki mahkemenin karşılıklı yetkisizlik kararı vermiş olmaları üzerine karşı yetkisizlik kararını veren mahkeme, yetki uyuşmazlığının çözümü ile yetkili mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasını re’sen dairemize göndermiştir.
GEREKÇE:
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. (Yargıtay 5. HD 2021/13914-2022/643 E-K)

Somut olayda, davacının ortağı ve çalışanı olduğu ……. Ltd. Şti. ile davalı arasında bazı inşaat işlerinin yapımı kapsamında eser sözleşmesi kurulduğu, işin yapımı sırasında meydana gelen kazada davacı ile dava dışı bir işçinin iş ve çalışma gücünden yoksun kalacak şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır.
Eser sözleşmesi Borçlar Kanunu’nun 470 inci ve devamı maddelerinde düzenlendiğinden mutlak ticari davanın varlığından söz edilemez.
Nispi ticari davada ise, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Eser sözleşmesinin tarafı davacının ortağı olduğu limited şirket olup, limited şirket ortaklığı tacir sayılmak için yeterli değildir. (Yargıtay 19. HD 2000/5995-6934 E-K)
Davacının olay tarihi itibariyle …….td. Şti. isimli şirketin aynı zamanda çalışanı olduğu, gerçek kişi olarak tacir sıfatının bulunmadığı, meydana gelen iş kazasının davacı açısından haksız eylem niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığından nispi ticari davanın varlığından söz edilmesinin de mümkün olmadığı anlaşıldığından, davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Trabzon 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli yargı yeri olarak belirlenmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yazılıp açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Trabzon 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemesine iadesine,
Dair, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile 02/03/2022 tarihinde karar verildi.

Başkan- Üye- Üye- Katip-
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır