Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/563 E. 2021/11 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/563 Esas – 2021/11

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 02/12/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilimiz …, 14.06.2007 tarih … nolu Resmi Gazetede yayımlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14. maddesi ile kurulmuştur. Müvekkilim faaliyetlerini ekte sunulu 26.07.2007 tarih … nolu Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren … Yönetmeliğine göre sürdürmektedir. …, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesine Hazine Müsteşarlığına bağlı ve müsteşarlık tarafından denetlenen tüzel kişiliğe sahip bir kuruluştur. Sigortacılık Kanununun 14. maddesi ve … Yönetmeliğinin 16. maddesi uyarınca müvekkilimiz … yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olanlara (aracın işletenine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara) rücu etme hakkı tanınmıştır. 01.01.2014 tarihinde Gümüşhane ili kürtün ilçesi Özkürtün beldesi arasında …’in sevk ve idaresinde bulunan ve malikinin … olduğu … plakalı araç anılan mevkiiye geldiğinde, yolun sağı tehlikeli virajlı bölümünde otomobilin virajı alamayarak karşı şeritten gelen … plakalı … yönetimindeki motosiklete çarpması neticesinde ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı, …’ın ölümü ile sonuçlanan trafik kazası meydana gelmiştir. Meydana gelen kazada, trafik kazası tespit tutanağına göre, sürücünün 2918 sayılı Karayolları Trafik kanununun 83. maddesi gereğince kusurlu bulunmuş, Torul Cumhuriyet Başsavcılığının … Hazırlık sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda …’ in kusurlu olduğu, müteveffa …’ın kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Kaza tarihinde … plakalı aracın geçerli bir karayolları zorunlu trafik mali mesuliyet sigortası bulunmadığından, vefat eden …’ın hak sahipleri olan babası … ve annesi …adına Av. …’ ın yapmış olduğu başvuru üzerine müvekkilimiz kurum tarafından inceleme başlatılmış ve yapılan inceleme neticesinde … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli bir karayolları zorunlu trafik mali mesuliyet sigortasının olmadığı ve kazada …’ ın vefat etmesi sebebiyle toplam 43.218,00 TL tazminat ödemesi yapılmıştır. Davalılar kötü niyetli olarak kazadan bir gün sonra 02.01.2014 tarihince araca zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmışlardır. … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle sürücüsü … ve maliki … meydana gelen kaza sebebiyle müvekkilimize karşı Borçlar Kanunu ile düzenlenmiş olan haksız fiil hükümlerine göre ve Karayolları Trafik Kanununun objektif sorumluluk hükümlerine göre sorumlu bulunmaktadır. Müvekkilimiz Sigortacılık Kanununun 14. maddesi ve … yönetmeliğinin 9/b maddesi gereğince; hak sahibine ödeme yapmakla yükümlü bulunmaktadır. … yönetmeliğinin 16. maddesi ile müvekkilimiz … yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olanlara ( aracın işletenine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara) rücu etme hakkı tanınmıştır. Müvekkilimiz, …’ın hak sahiplerine 26.03.2018 tarihinde 43.218,00 TL ödeme yapmış olup, ödenen tazminatın rücuan tahsili için davalı-borçlular hakkında Trabzon İcra Müdürlüğü … E. sayıda icra takibi başlatılmış; ancak borçluların takibe itiraz etmesi üzerine icra takibini durdurmuştur. Borçluların itirazı yasal dayanaktan yoksun olup itiraz, takibi uzatmaya yöneliktir. Dava öncesi, davalı-borçlular ile yapılan arabuluculuk müzakereleri de anlaşmama olarak sonuçlanmıştır. Davamız, Trabzon İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası, Torul Cumhuriyet Başsavcılığının … Hazırlık sayılı dosyası , tazminat ödeme belgeleri, hasar dosyası, tanık anlatımları, bilirkişi incelemesi ile kanıtlanacaktır. Dava şartı olan arabuluculuğa tarafımızca başvurulmuş 2019/… Büro No, 2019/… Arabuluculuk No 21.08.2019 tarihli anlaşamama son tutanağı sonucunda anlaşmaya varılamamıştır. Haksız fiillerde borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekmez. Haksız eylemden doğan tazminat ve bunun faiz borcu herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın istenebilir hale gelir. Davalılardan talep edilen faiz 3095 sayılı kanun m. 1 uyarınca belirlenen yıllık kanuni faiz oranı yani %9’dur ve yasal mevzuata uygundur. İş bu sebeple davalıların faize ilişkin itirazları da yasal dayanaktan yoksundur. Borçlunun iddiaları haksız, kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakmayı amaçlamaktadır. Dava öncesi ödemede de bulunmamaktadır. Borçlunun takibe itirazı hukuka ve somut gerçeğe aykırı olduğundan, itirazın iptali ile inkar edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ve takibin devamına, davalıların itiraz ettiği tutar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmile edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde delillerini ibraz etmiştir.
Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Dava konusu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklı zarar nedeniyle ödenmiş olan bedele ilişkin rücu talebi olduğu anlaşılmakla, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/… E., 2018/… K. Sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere “…Dava, 6762 sayılı TTK.’nun 1301. maddesinden (6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi) kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasında ki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”
Somut olayda davacı … olup haksız fiilden sorumlu kişiler aleyhine rücuen tazminat talebinde bulunmuştur. Bu durumda uyuşmazlığın HMK ve Yargıtay içtihatları uyarınca genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden davanın dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulen reddine ve mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK’nun 4. ve 5. maddeleri ile 6502 sayılı kanunun 3 ve 73. maddesi dikkate alınarak davanın mahkememiz açısından göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE.
2-Taraflardan birinin 6100 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde baş vurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli ve yetkili TRABZON NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE.
3-Harç, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilip karara BAĞLANMASINA. Taraflardan birinin 2 hafta içerisinde gönderme talebinde bulunmaması halinde yargılama giderinin mahkememizce hüküm altına ALINMASINA.

Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 (İki) hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 14/01/2021