Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/189 E. 2020/458 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/189 Esas – 2020/458

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 30/04/2020
KARAR TARİHİ : 10/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2020

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili mahkememize verdiği 30/04/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin; tacir olmadığını ücreti karşılığında talep edenlerin evlerini temizlediğini, davalının ise temizlik maddesi satmakta ve tacir olduğunu, müvekkili ile davalının bir kısım temizlik malzemesi ve bir miktar nakit borç alış-verişi hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin alacağı temizlik malzemesine karşılık davalıya 20.000,00 TL bedelli bonoyu, alacağı borç paraya karşı ise 5.000,00 TL bonoyu düzenleyip davalıya teslim ettiğini, davalının bu bonolara karşılık ne temizlik malzemesini teslim ettiğini, ne de borç parayı müvekkiline teslim etmediğini, ancak bonoların vadesi geldiğinde davanın bonoları icra takibine konu ettiğini, bono bedellerinin müvekkilinden talep ettiğini, arabuluculuk başvurusunu yaptıklarını, arabuluculuk toplantısı sonucunda davalı ile anlaşamadıklarını, iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, öncelikle takibin durdurulmasına, … bedelli bono ile ilgili olarak müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine, haksız takip nedeni ile davalının müvekkile bono bedellerinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı 26/08/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; kendisinin belgelerin düzenlendiği tarihte tacir olmadığını, davacı ile tanışıklığının bulunduğunu, davacının… San. Ve Tic. Ltd. Şti.adına bir çeke imza atacak kadar yetkili olduğunu, davacının kendisinden borç para istemesi üzerine senet düzenlenmesi halinde borç vereceğini, dava konusu senetlerin mal karşılığı olmayıp nakit para borcu karşılığı tanzim edildiğini, buna rağmen senetleri doldurup altını imzalayan davalının senetlerden birine “malen” yazarak senedi doldurduğunu, davacının kendisine olan borcuna istinaden ilk önce 20.000,00 TL’lik bononun düzenlendiğini, daha sonra 5.000,00 TL’lik bir bono daha düzenlendiğini, davacının kendisine olan borcunu ödemediğini, davacı aleyhine icra takibi başlattığını, icrai işlemin durdurulması için bu davayı açtığını, davacının davasının düşürülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Davacı vekili mahkememize sunduğu 28/09/2020 havale tarihli yazılı beyan dilekçesinde özetle (Bu dilekçe her ne kadar davacı vekilince cevaba cevap dilekçesi olarak sunulmuş ise de dava değeri itibariyle davanın basit yargılama usulüne tabi olması ve basit yargılama usulünde cevaba cevap ve ikinci cevap aşamaları bulunmadığından sunulan dilekçe yazılı beyan dilekçesi olarak kabul edilmiştir.) ; davalının çamaşırhane işlettiğini, temizlik malzemesi üzerine bir işletmesi bulunmadığını, çamaşırhanesinde kullanmak üzere toptancıdan fazladan aldığı temizlik malzemelerinin bir kısmını cüzi bir karla sattığını, davacının da bu malzemelerden satın almak için dava konusu senetlerden birini malen yazarak diğer senedi ise davalının vereceği borç para karşılığında nakden yazarak düzenlediğini ama davalının ne temizlik malzemesi teslim ettiğini ne de borç para verdiğini beyan etmiştir.

Davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesi ekinde yer alan davalıya ait “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı” sureti incelendiğinde, davalının iş yerinin 17/07/2008 tarihinde açıldığı, dava konusu her iki senedin tanzim tarihlerinin 02/06/2008 olduğu da dikkate alındığında dava konusu senetler tanzim edildiğinde davalı tarafından işletilmekte olan bir çamaşırhanenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı 16/10/2020 havale tarihli yazılı beyan dilekçesi sunmuş olup özetle; davacının dava dışı … isimli kişiyi aracı kılarak kendisine 40.000,00 TL ödeme karşılığında dava konusu uyuşmazlık konusunda sulh olmayı teklif ettiğini beyan etmiş, dilekçesine telefon mesajı görüntüsü eklemiştir.

Dosya içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Davalı tarafça … bonoların tanzim edilerek davacıya verildiği, bono bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacı aleyhinde Trabzon İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edildiği, davacı tarafça, bonolara konu mal ve borç paranın kendisine teslim edilmediğinden bahisle bu bonolardan kaynaklı davalıya borçlu olunmadığı iddiası ile görülmekte olan menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/…-… Esas – 2015/… Karar sayılı ilamında; “Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. Nihayet, “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/…-…, K:2003/… sayılı ilamı).” Davalı sunduğu cevap ve yazılı beyan dilekçelerinde malen kayıtlı bononun da borç para karşılığı tanzim edildiğini, mal satımı ile ilgili olmadığını ileri sürmüş ise de bu yönde bir delil sunmamıştır. Fakat bununla birlikte davacı taraf da malen kayıtlı bononun temizlik malzemesi satışına yönelik tanzim edildiğini kabul etmekle birlikte temizlik malzemelerinin teslim edilmediğini ileri sürerek davasını açmıştır. Yukarıda yer verilen Hukuk Genel Kurulu ilamında da belirtildiği gibi “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu-davacı tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının artık bono konusu malı teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir. Tam bu noktada açıklamak gerekmektedir ki; davacı vekili dava dilekçesinde davalının tacir olup temizlik malzemesi sattığını iddia etmiş daha sonra mahkememize sunduğu 28/09/2020 havale tarihli yazılı beyan dilekçesinde ise davalının çamaşırhane işlettiğini kendi çamaşırhanesi için toptancıdan ucuza aldığı temizlik malzemelerini cüzi karla davacıya sattığını, bu bononun da belirtilen şekilde temizlik malzemesi satışı için tanzim edildiğini ileri sürmüştür. Ama dosyada mübrez davalının çamaşırhanesinin İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsat sureti incelendiğinde, davalının iş yerinin 17/07/2008 tarihinde açıldığı, dava konusu her iki senedin tanzim tarihlerinin 02/06/2008 olduğu da dikkate alındığında dava konusu senetler tanzim edildiğinde davalı tarafından işletilmekte olan bir çamaşırhanenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani davacı taraf davalının çamaşırhanesinden temizlik malzemeleri satın alıp karşılığında senet verdiğini iddia ettiği tarihte davalının çamaşırhanesi dahi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafın iddiaları dosya bütünü ile örtüşmemekte ve tarafımızca samimi bulunmamaktadır. Öte yandan dava konusu senetlerin tanzim tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında görülmekte olan davanın, bedelsiz olduğu iddia edilen dava konusu senetlerin tanzimi üzerinden 12 yıldan daha uzun bir süre geçtikten sonra açılmıştır. Davalıya karşılıksız bonoları veren davacının 12 yıl bekledikten sonra böyle bir menfi tespit davası açması da hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir.
Davalının kötü niyet tazminatı talebine de değinmek gerekir ise, bilindiği gibi kötü niyet tazminatı aleyhinde takip başlatılan takip borçlusu tarafından istenebilir. Davalı dava konusu olayda borçlu değil alacaklı konumdadır. Bu nedenle kötü niyet tazminatı talep edebilmesi mümkün değildir. Alacaklı taraf haksız borca itiraz sebebi ile takibin durması halinde icra inkar tazminatı talep edebilmektedir ki somut olayımızda böyle bir durum yani davalının başlattığı takibin durması gibi bir olay söz konusu değildir. Bu nedenlerle davalı alacaklının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak davacı bono karşılığı mal ve nakiti aldığını bono ile ikrar etmiş olup aksini ispat edememiş iddiaları tarafımızca muteber bulunmamış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarı açıklanan nedenlerle;
1- Davanın REDDİ ile;
Yasal şartlar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2- Alınması gereken toplam 54,40 TL’nin peşin alınan 426,94 TL’den mahsubu ile bakiye 372,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE.
3- Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA.
4- Yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince davacı tarafından iban numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılarak, iban numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT vasıtasıyla DAVACIYA İADESİNE.

Dair, Davacı vekili ile davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/12/2020